22. Hukuk Dairesi 2016/15483 E. , 2016/26068 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı-karşı davalının, ödenen 250.000 Doların geri ödenmesi, karşı davacının ise bakiye süre ücreti alacağının tahsili istemlerine ilişkin davanın yapılan yargılaması sonunda; asıl davada ilamda yazılı sebeplerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karşı davanın ise reddine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı-karşı davacı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 01.03.2016 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı-karşı davacı adına asil geldi. Karşı taraf adına vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukat ve asilin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi ve eksikliğin giderilmesi için mahkemesine geri çevrilerek, eksiklik giderildikten sonra dosya yeniden Dairemize gelmekle, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı-karşı davalı vekili, müvekkili işveren ile davalı işçi arasında 20.12.2001 tarihinde iş sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin “7.1” maddesi uyarınca, davalı işçiye 250.000,00 Amerikan Doları ödendiğini, sözleşme hükmüne göre bu tutarın azami beş yıl içinde işverene geri ödenmesi gerektiğini, işçinin her sene çalışmasının karşılığında işverenden hak kazanacağı “ bonus” adı verilen ve yıllık 50.000,00 Amerikan Dolarını geçemeyecek olan primlerin işçiye ödenmeyerek bahsi geçen 250.000,00 Amerikan Dolarından mahsup edilmesi yöntemiyle, beş yıllık süreç içerisinde geri ödemenin kararlaştırıldığını, yine sözleşme uyarınca işçiye ödenen tutarın garantisi olmak üzere davalı işçinin müvekkili işveren lehine ipotek tesis etme yükümlülüğüne girdiğini, davalı işçiye yapılan ihtara rağmen ipotek tesis edilmediğini ve tesis edilmeyeceğinin beyan edildiğini, iş sözleşmesinin müvekkilince 24.04.2002 tarihli ihtarnamede yazılı sebeplerle haklı olarak feshedildiğini, davalı işçinin aldığı ödeme tutarını iade etmediğini ileri sürerek, 250.000,00 Amerikan Dolarının 27.04.2002 tarihinden itibaren işlemiş dolar faiziyle birlikte hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili, davaya cevabında, işverence müvekkiline ödenen 250.000,00 Amerikan Dolarının transfer bedeli olduğunu, geri ödeme şartına tabi olmadığını, sözleşme imza tarihinden önce ödenmiş olduğunu, müvekkili işçinin tüm görevlerini yerine getirdiğini, iş sözleşmesinin işverence haklı bir sebep bulunmadan ve kötüniyetli olarak feshedildiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuş; karşı davasında ise, taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinin “6.1.b” maddesi uyarınca, sözleşmenin feshedilmesi halinde işveren tarafından işçiye sözleşmenin sona ermesi dönemine kadar olan tüm aylık ücretlerinin ödenmesi gerektiğini, müvekkilinin aylık ücretinin 5.000,00 Amerikan Doları olduğunu ve sözleşmesinin beş yıl süreli olduğunu, sadece 2002 yılının birinci ve ikinci aylarının ücretlerinin ödendiğini, müvekkilinin 290.000,00 Amerikan Doları daha ücret alacağının olduğunu, ayrıca müvekkilinin işveren adına Houston Konferansına katıldığını ve fakat bu görev ile ilgili müvekkilince yapılan 6.800,00 Amerikan Doları tutarında görev harcamasının da işverence ödenmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla toplam alacağının, şimdilik 1.000,00 Amerikan Doları kısmının 08.04.2002 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyma kararı verilerek yapılan yargılama sonucunda, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle asıl davanın kabulüne; karşı davanın ise reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı-karşı davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı-karşı davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Karşı dava dilekçesi talepleri arasında, iş sözleşmesinin “6.1.b.” maddesinde cezai şart olarak düzenlenen, sözleşme süresi sonuna kadar fiilen çalışılmamış aylara ilişkin ücret alacağına yönelik talebin yanı sıra işçinin fiili çalışma süresi için hak kazandığı aylık ücret alacağına yönelik talep de bulunmaktadır. Davalı-karşı davacı işçinin, “6.1.b” maddesi uyarınca, cezai şart olarak düzenlenen, sözleşme süresi sonuna kadar fiilen çalışılmamış aylara ilişkin ücret alacağına hak kazanmadığına ilişkin mahkeme kabulü dosya kapsamına göre isabetlidir. Ancak, mahkemece, işçinin fiili çalışma süresi için hak kazandığı aylık ücret alacağına yönelik talep üzerinde durulmamıştır. Davalı-karşı davacı işçi vekili, işçiye sadece 2002 yılının birinci ve ikinci aylarına ait aylık ücret alacağının ödendiğini ileri sürmektedir. Bu halde, işçinin, işe giriş ve çıkış tarihleri arasındaki çalışması için hak kazandığı aylık ücret alacağının hesaplanması ve işçiye ödenmiş tutarın düşülerek varsa bakiye kalan tutara (taleple de bağlı kalınarak) hükmedilmesi gerekirken, mahkemece, karar gerekçesinde bu yöne ilişkin bir değerlendirme yapılmadan yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi hatalı olmuştur.
3-İş sözleşmesinin “7.6” maddesinde, iş seyahatleriyle ilgili tüm uçak biletlerinin, prestijli konaklama masrafları ile diğer masrafların işveren tarafından karşılanacağına dair düzenleme bulunmaktadır. Karşı davada, işçinin görevi kapsamında Houston konferansına katıldığı ileri sürülerek yapılan masrafların hüküm altına alınması talep edilmiş olup, bu iddiaya ilişkin bir kısım deliller dosya kapsamına sunulmuştur. Mahkemece, söz konusu taleple ilgili, iddia, savunma ve sunulan delillerin bir değerlendirmeye tabi tutulmadan, talebin reddine karar verilmesi yerinde değildir.
4-Asıl dava dilekçesinde, alacağa yabancı para faizinin işletilmesi talep edilmiştir. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un, yabancı para borcunda faiz başlıklı 4/a. maddesinde “Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir. Mahkemece, talebin, anılan kanun hükmünün ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın iş sözleşmesinden kaynaklandığı hususunun nazara alınmadan, asıl davada hüküm altına alınan alacağa reeskont faizinin işletilmesi hatalı olmuştur. Hükmün davacı-karşı davalı işveren tarafından temyiz edilmemiş olduğu da nazara alındığında, asıl davada hüküm altına alınan alacağa işletilecek faizin türü, “reeskont faizi oranı geçmemek kaydıyla, Devlet Bankalarının Amerikan Doları ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı” şeklinde kabul edilmelidir.
Yukarıda yazılı sebeplerden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.