Esas No: 2022/2410
Karar No: 2022/8771
Karar Tarihi: 14.06.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2022/2410 Esas 2022/8771 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Davacı iş güvenliği malzemeleri satan bir şirkettir. Davalı şirkete verilen 5 adet çek bankaya ibraz edilerek cirolandırılmıştır. Daha sonra iade edilen malların karşılığında alınan avans çekleri iade edilmemiştir ve davalı şirket tarafından yapılan haksız haciz sonucunda davacı şirket ticaretine devam edemez hale gelmiştir. Davacı şirket, maddi ve manevi tazminat istemiştir. Mahkeme davacı şirketin borçlu olmadığının kesinleşmiş yargı kararı ile tespit edildiğini ancak davacı şirketin ödeme güçlüğü içine düştüğünü belirlemiş, yapılan haksız işlemler nazara alındığında davacı şirketin ticari itibarının zedelendiği, iş yapamaz hale geldiği gerekçesiyle davalıdan takdiren 25.000,00 TL maddi ve manevi tazminatın alınarak davacıya verilmesine karar vermiştir.
TBK 50. Madde: \"Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.\"
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki haksız hacizden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılama sonunda; maddi ve manevi tazminatın kısmen kabulüne dair verilen kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
K A R A R
Davacı vekili, müvekkili şirketin 2002 yılından beri iş güvenliği malzemeleri satan cirosu yüksek bir şirket olduğunu, ancak yaşanılan kriz kaynaklı ödeme güçlüğü nedeni ile müvekkili şirketin davalı şirkete verdiği 65.000,00 TL tutarındaki 5 adet çekin davalı şirketçe bankalara ibraz edilerek cirolandırıldığı, bu durumu davalı şirket ile görüşen müvekkili şirket yetkililerinin satın almış oldukları malları iade etme ve aynı türden başka firmalardan almış oldukları malları borca mahsuben verme tekliflerinin davalı tarafça kabul edilmesi üzerine 03/06/2009 tarihinde davalı şirkete iade ve teslim faturası düzenlenerek 175.104,70 TL tutarında mal teslimi yapıldığını ve davalı şirketin iade olunan bu mallar karşılığında almış olduğu avans çekleri iade edeceği sözünü verdiğini, ancak davalı şirket yetkililerinin bu sözlerini tutmayarak çekler hakkında ihtiyati haciz kararı alarak yapılan icra takipleri sonucunda müvekkili şirketin menkul malları ile banka hesapları ve çalıştığı firmalardan olan hak ve alacakları üzerine haciz konularak müvekkili şirketin ticaretine devam edemez hale getirildiğini, bunun üzerine Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2009/360 esas sayılı dosyasında, Bursa 3. İcra Müdürlüğünün 2009/9438 sayılı dosyası için müvekkili şirketin borçlu olmadığının tespiti için dava açtıklarını ve bu dosyada aldırılan 15/06/2011 tarihli bilirkişi raporu ile müvekkili şirketin davalı şirkete muaccel borcunun bulunmadığının anlaşıldığı, bu nedenle haksız ihtiyati haciz kararı alındığını, müvekkil şirketin ticari itibarının zedelendiğini ve büyük maddi kayıplar yaşadığını belirterek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, davacı ile 2005 yılından itibaren mal alışverişlerinin olduğunu, ancak aralarında yazılı bir bayilik sözleşmesi olmadığını, tamamen sözlü güvene dayalı bir çalışmalarının olduğunu, davacının daha sonra yaşadığı ödeme güçlüğü nedeniyle çeklerini ödeyemediğini ve davalı şirketten yardım talep ettiğini, davalının bazen nakit yardımı bazen de çekleri erteleyerek ileri tarihlerde tahsil etmek suretiyle yardımda bulunduğunu ancak daha sonra davacının fahiş fiyatla fatura ettiği mallar üzerine alacağını tahsil amacıyla icra takipleri yaptığını belirterek, açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, 30/09/2014 havale tarihli bilirkişi heyet raporunda; davacı şirket aleyhine davalı şirket tarafından Bursa 3. İcra Müdürlüğü'nün 2009/9438 sayılı takip dosyası ile yapılan 05/06/2009 tarihinde yapılan icra takibinin ve 09/06/2009 tarihinde uygulanan haczin 03/06/2009 tarihinde yapılan mal iadesi sonucunda bedelsiz kalan çeklere dayalı olarak yapılmış olması nedeniyle haksız olduğunu, davacı şirketin takip ve haciz tarihinden önce ödeme güçlüğü içine düşmüş olması nedeniyle davacı şirketin ticari faaliyetinin durmasına tek başına davalı tarafından yapılan haksız icra takibi ve haczin neden olmadığını, yapılan haksız takip ve uygulanan haksız haczin davacı şirketin ekonomik durumunun daha da ağırlaşmasına, maddi ve manevi zarar görmesine neden olduğunu, davalı şirket tarafından davacı şirket aleyhine başlatılan haksız icra takibi ve uygulanan haciz nedeniyle davacı şirketin uğradığı maddi zararın miktarının kanıtlanamamış olduğu, dava dosyasındaki mevcut bilgi ve belgelerin maddi zarar tutarının hesaplanmasında yetersiz olduğunun belirtildiği, tarafların itirazları üzerine aynı bilirkişi heyetinden alınan ek raporda da kök rapordaki görüşün değiştirilmediği, daha sonra ek rapora da itiraz edilmesi üzerine mahkemece talimat yoluyla yeniden bilirkişi incelemesi yapıldığı ve 26/11/2015 havale tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; davacının, davalı şirkete borçlu olmadığının kesinleşmiş yargı kararı ile tespit edildiği, icra takibine konu çeklerden dolayı borçlu olunmadığı halde yapılan takibin davacıyı manevi olarak etkileyebileceği, davacının maddi tazminat istemini kanıtlayamadığı, şirketin ödeme güçlüğü içine düşmesinde, davalıca yapılan icra takibinin etkisinin olabileceğini, ancak şirketin zaten davalı eylemi olmadan da ödeme güçlüğü içinde olduğu, davacının manevi tazminat isteminin mahkemenin takdirinde olduğunun bildirildiği anlaşılmış; mahkemece alınan bilirkişi raporlarının birbirlerini doğrular mahiyette olup, karar vermeye yeterli olduğu, davacı tarafından açılan menfi tespit davasının kabul edilerek Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle onandığı, bilirkişi raporlarında da değinildiği üzere, davacı şirketin ödeme güçlüğü içine düşmesi ve ticari hayatının durmasına tek başına davalının yaptığı haksız haczin sebebiyet vermediği, ancak ekonomik durumunun daha da ağırlaşmasına sebebiyet verdiği ancak haksız haciz sebebiyle davacının uğradığı zararı belirlenemediği, bu nedenle TBK 50.maddede “Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler” kuralı gereğince davacı şirketin bilançosu, yapmış olduğu geçen yıllardaki kâr oranları, faaliyet alanı, almış olduğu önlemler v.s. hususlarda göz önünde bulundurularak takdiren 25.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesinin yerinde olacağı, yapılan haksız işlemler nazara alındığında davacı şirketin ticari itibarının zedelendiği, iş yapamaz hale geldiği, bu sebeple manevi tazminat talebinin de yerinde olduğu göz önünde bulundurularak yine takdiren 25.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, bu sebeple davacının davasının kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre tarafların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan kararın ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 773,17 TL fazla alınan temyiz peşin harcının davacıya geri verilmesine ve aşağıda dökümü yazılı 2.562,00 TL kalan onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına 14/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.