12. Ceza Dairesi 2013/9699 E. , 2014/4418 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Ceza Mahkemesi
Suç : Haberleşmenin gizliliğini ihlal
Hüküm : Beraat
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Belirli veya belirlenebilir iki veya daha fazla kişinin, başkalarının bilmemeleri gerektiği yönünde haklı bir inanç ve iradeyle hareket ederek, gizliliği sağlamaya özen gösterip, elverişli araçlar (internet, telefon, telsiz, faks, mektup, telgraf, kağıt vb.) ve ortak semboller (söz, yazı, işaret vb.) aracılığıyla paylaştıkları bilgi, düşünce, duygu ve tutumlarının; özel hayata ilişkin olsun ya da olmasın, başka kişi veya kişiler tarafından, özel bir çaba gösterilerek, doğrudan veya dolaylı şekilde (zarfı açılmadan ışığa tutulan mektupta olduğu gibi), okunmak veya dinlenmek suretiyle öğrenilmesi eyleminin TCK"nın 132/1-1. cümlesinde; anlaşılabilir olsun ya da olmasın, başkalarının haberleşme içeriklerinin kaydı, yani; yazı, ses, görüntü, özel işaretler gibi ortak sembollerin, başka bir nesne üzerine taşınarak (örneğin; ses veya görüntünün, manyetik bant üzerine, yazının başka bir kağıt, defter vb. nesne üzerine geçirilmesi, kopyasının alınması, elektronik iletinin taşınabilir belleğe veya CD"ye aktarılması gibi işlemlerle) sabitlenmesi eyleminin aynı Kanunun 132/1-2. cümlesinde; başkalarının haberleşme içeriklerinin, ilgilisi veya ilgililerinin rızası dışında ifşa edilmesi, yani; yayılması, açığa vurulması, afişe edilmesi, ilan edilmesi, kamuoyuna duyurulması, özetle; içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan kişi veya kişilerin bilgisine sunulması eyleminin aynı Kanunun 132/2; kişinin kendisiyle yapılan haberleşme içeriğini, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan aleni bir ortamda, ilgilisi veya ilgililerinin rızası dışında ifşa etmesi eyleminin aynı Kanunun 132/3. maddelerinde düzenlenen haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirileceği,
TCK"nın 132. maddesindeki haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, genel kast ile işlenebilen suçlardan olup, sanığın, “kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal etme” neticesini bilmesi ve istemesiyle anılan maddenin ilk fıkrasındaki; taksirle ya da tamamen hukuka uygun elde edilmiş olsa dahi, kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini bilerek ve isteyerek ifşa etmesi halinde anılan maddenin ikinci fıkrasındaki suçun manevi unsurunun oluşacağı; ancak her iki halde de kastın varlığından söz edebilmek için, sanığın hukuka aykırı hareket ettiğini bilmesi ve bu biçimde hareket etmeye devam etmesi gerektiği,
Bu açıklamalar ışığında incelenen dosya kapsamına göre; katılan ..."in bilgisayar işletmeni olarak çalıştığı kurumda müdür olarak görev yapan sanık ..."ın, katılan ... adına, Isparta 1. İcra ve İflas Müdürlüğünden gönderilen zarfı, onun bilgisi dışında açarak, zarf içindeki, katılan aleyhine, alacaklı Şakir lehine düzenlenen kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılacak takipte ödeme emri ve bono fotokopisini okumak suretiyle haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu işlediği iddiasına konu olayda,
Sanığın, şikayete konu zarfı, daha önce, katılanın maaşına haciz konulmasına ilişkin çeşitli icra dairelerinden Orman İşletme Müdürlüğüne hitaben gönderilen evraklardan olduğunu zannederek ve zarf üzerindeki alıcı kısmına dikkat etmeden açıp, içindeki belgeleri sehven “Gelen Evrak” bölümüne havale ettiğine ve suç işleme kastının bulunmadığına dair savunmasının aksine, mahkumiyetine yeter, her türlü derecede şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşılmakla, tebliğnamedeki, “Müştekinin yargılamanın tüm aşamalarında alınan ve çelişki içermeyen beyanları ve bu beyanları destekleyen farklı havale tarihli icra evrakı ile zarfların üzerinde muhatabın şüpheye yer bırakmayacak şekilde müşteki olduğunun açıkça yazılmış olması” nedeniyle sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi düşüncesiyle bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılanın bir nedene dayanmayan diğer temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 24.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.