10. Hukuk Dairesi 2016/15943 E. , 2016/14813 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı, çalıştığı iş ve işyeri itibariyle itibari hizmet süresinin tespiti ile sigortalılık süresine eklenmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, hükümde belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı işveren vekili ile fer’i müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-11.09.2014 tarihli Mükerrer Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanunun 64"üncü maddesi ile 5521 sayılı Kanunun 7"inci maddesine üç ve dördüncü fıkra olarak “31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat edilmesi zorunludur. Diğer kanunlarda öngörülen süreler saklı kalmak kaydıyla yapılan müracaata altmış gün içinde Kurumca cevap verilmezse talep reddedilmiş sayılır. Kuruma karşı dava açılabilmesi için taleplerin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması şarttır. Kuruma başvuruda geçirilecek süre zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz.
Hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, dava Kuruma resen ihbar edilir. İhbar üzerine davaya davalı yanında ferî müdahil olarak katılan Kurum, yanında katıldığı taraf başvurmasa dâhi kanun yoluna başvurabilir. Kurum, yargılama sonucu verilecek kararı kesinleştikten sonra uygulamakla yükümlüdür.” hükmü eklenmiştir.
Eldeki davada, davacıya ait çalışmaların Kuruma bildirilmiş olduğu ve bu nedenle itibari hizmet süresinin tespitine ilişkin uyuşmazlığın, 6552 sayılı Kanunun
64. maddesi ile 5521 sayılı Kanunun 7. maddesine eklenen 4. fıkradaki, hizmet akdine tabi çalışma nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti niteliğinde bulunmadığı gözetildiğinde, Sosyal Güvenlik Kurumunun davada usulünce davalı sıfatı ile taraf olmasının sağlanması gerekirken, hatalı değerlendirme ile Kuruma davada fer’i müdahil sıfatı ile yer verilmesi;
2-Davacının davaya konu olan 19.10.1992-30.09.1995 tarihleri arasındaki çalışmalarının dava dışı işveren yanından Kuruma bildirimlerinin yapıldığının, anılan şirket ile davalı işveren arasında işyeri devri ve benzeri ilişkinin bulunmadığının anlaşılması ve davacı tarafından anılan çalışmaların davalı işverene ait işyerinde geçtiğinin ileri sürülmesi karşısında, davacıya, anılan çalışmaların davalı işverene ait dava konusu işyerinde gerçekleştiğinin tespiti için dava açması amacı ile süre verilerek, HMK’nın 165. maddesi kapsamında anılan sorun bekletici mesele yapılarak, açılacak davanın sonucu beklenerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması;
3-Basım ve gazetecilik işyerindeki çalışma koşulları nedeniyle itibari hizmet süresinden yararlanabilmek için, sigortalının basım ve gazetecilik işyerinde çalışmış olması yanında, 506 sayılı Yasa"nın Ek 5/II. maddesinin (a-f) işaretli alt bentlerinde yazılı fiziksel dış etkenlerden birinin de çalışan yönünden gerçekleşmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
Davacının, davalı işverene ait işyerindeki çalışmalarının itibari hizmet süresinden yararlanmayı gerektirir koşullarda geçip geçmediğinin tespiti amacıyla yapılan incelemede, davalı işveren ile arasında aynı konuda uyuşmazlık bulunan tanıkların beyanları ile mahkemenin ... esas sayılı dava dosyasında yapılan keşifte tespit edilen hususlar esas alınarak, kimya mühendisi bilirkişinin dosya üzerinden yaptığı incelemeyle düzenlediği, dava konusu çalışmada, bu iki koşulun varlığı açısından; işyerinin kapsamı, çalışma düzeni, bölümleri ve bu bölümlerin taşıdıkları özellikler yönünden yeterli inceleme içermeyen; sigortalının, hangi bölümlerdeki çalışmalarında anılan fiziksel dış etkenlere nasıl maruz kaldığını ayrıntılı olarak inceleyip bireyselleştirmeyen bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm kurulmuştur.
Mahkemece, öncelikle, davalı işveren ile arasında aynı konuda dava bulunmayan bordro tanıkları belirlenerek, işyerinde itibari hizmet süresinden yararlanmayı gerektirir koşullarda bildirimi yapılan sigortalılar bulunup bulunmadığı araştırılarak, varlığı halinde, çalışma ortamı yönünden beyanlarına başvurulması gereği üzerinde durularak, işyeri özlük dosyaları davalı işverenden celp edilerek, davalı işverene ait işyerinin üç ana bölümden oluştuğu gözetilerek, makinelerin bölümlerdeki pozisyonları, bölümler arası geçişi sağlayan kapıların konum ve büyüklükleri çalışma esnasında anılan kapıların kapalı olup olmadığı ve kapatılmış ise hangi tarihten itibaren kapatıldığı belirlenerek, işyerinin kapsamı, çalışma düzeni ve koşulları ile bölümleri ve bu bölümlerin taşıdıkları özellikler, hangi bölümlerdeki çalışmalarda anılan yasada sayılan fiziksel dış etkenlere maruz kalındığı ve buna bağlı olarak itibari hizmet süresinden yararlanmayı gerektirir işlerden olup olmadığı yönleri incelenip, davacının çalışmasının işyerinin hangi bölümlerinde geçtiği, yapılan işin niteliği, özellikleri ve buna bağlı olarak hangi olumsuz dış etkenlere maruz kalındığı; gürültü ve ihtizaz yapıcı makine ve aletlerdeki çalışma düzeniyle, çalışmanın gerçekleştiği saatler, gürültü düzeyi ve kullanılan maddelerin, insan sağlığı için tehlike düzeyinin belirlenmesi amacıyla, tanıkların, aynı işyerinde çalışma ve işyeri koşullarına ilişkin beyanlarının gerçekliği, dönem bordroları veya tanıklara ait sigorta kayıtlarından denetlenerek, dosyaya katılan tüm bilgi ve kanıtlar ışığındaki değerlendirme sonucunda bir hüküm kurulması gereği gözetilmeksizin, soyut düzeydeki tanık anlatımları ve bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı işveren ve fer’i müdahil Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davalıya iadesine, 12.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.