19. Hukuk Dairesi 2017/3740 E. , 2018/1041 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı, davalı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ve davalı vek. Av. ..."un gelmiş oldukları görülmekle duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, davacının davalıdan üzerinde fabrika bulunan bir taşınmaz satın alıp büyük ölçüde ödediğini, geriye kalan borcunun 56.299,00 TL olduğunu, davacının daha sonra davalıdan 377.024,16 TL tutarında yağ satın almak istediğini ve yağ parasını da vavans olarak ödemek üzere davalıya toplam borcu olan (56.299,00 TL + 377.024,00=) 433.323,00 TL karşılığında 30.06.2013 vadeli 50.000,00 USD, 30.09.2013 vadeli 20.000,00 USD, 25.12.2013 vadeli 50.000,00 USD ve vade tarihi boş bırakılmış 120.000,00 USD olmak üzere toplam değeri 240.000,00 USD olan 4 adet bono verdiğini, davalının sipariş ettiği yağı teslim etmemesi üzerine bonoların yağ bedeline tekabül eden kısmını oluşturan 30.09.2013 vadeli 20.000,00 USD bedelli, 25.12.2013 vadeli 50.000,00 USD bedelli, vadesi yazılmamış 120.000,00 USD bedelli bonoların tamamı ile ... 2. İcra Müdürlüğünün 2013/6914 Esas sayılı takip dosyasında takibe konulan 30.06.2013 vadeli 50.000,00 USD bedelli bononun 56.299,00 TL"sine tekabül eden kısmı dışında kaln kısmından dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davalı tarafından davacıya üzerinde fabrika binası bulunan arsanın satıldığının doğru olduğunu, satış bedelinin 429.000,00 TL"sinin arsa bedeli, 97.500,00 TL"sinin fabrika bina bedeli, 238.075,00 TL"sinin fabrika tesis bedeli ve 60.250,00 TL KDV olmak üzere toplam 825.775,00 TL olduğunu, davalının satış bedelini ödemek için 09.05.2013 tarihinde 180.000,00 TL 10.05.2013 tarihinde 90.000,00 TL, 12.06.2013 tarihinde ise 14.900,00 TL ödeme yapıldığını ve geriye kalan satış bedeli için 240.000,00 USD tutarındaki bonoların da 10.05.2013 tarihinde davalı tarafından davacıya teslim edildiğini, taşınmazın 13.06.2013 tarihinde tapuda davacıya devir edildiğini ve devir sırasında 240.000,00 USD kambiyo senedinin teminatı olmak üzere davacı lehine ipotek tesis ettiğini, davacının davlıya yağ satışı için avans mahiyetinde bono verdiği iddiasının doğru olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece verilen davanın reddine dair karar Dairemizin 05.04.2016 tarihli 2015/14720 Esas-2016/5945 Karar sayılı ilamı ile hüküm ile gerekçe arasındaki çelişki nedeniyle bozulmuş olup; mahkemece daha sonra davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Mahkemece davacının davalıya dava konusu bonoların büyük kısmını alacağı yağ için avans olarak verildiği iddiasının ve davacının fabrika binası için davalıya iletilmek üzere dava dışı kişilere ödeme yaptığı iddiasının kabul edilmemesi mevcut delillere göre doğru olmuştur. Ancak davacının bu iki vakıayı ispat için davalıya yemin teklif etme hakkı vardır. Mahkemece bunun hatırlatılmaması yerinde olmamıştır. Yemin deliline başvurulması halinde sonucun değişmemesi varsayımına göre öte yandan her 2 tarafın defterinde de kayıtlı bulunan davalı tarafından davacıya kesilmiş 13.06.2013 tarihli ve 31511 sayılı 611.775,00 TL"lik faturada fabrika arsa bedeli olarak gösterilen 215.000,00 TL"nin gerçeği yansıtmadığı, gerçek fabrika arsa bedelinin 13.06.2013 tarihli ve 9627 yevmiye numaralı akit tablosunda gösterildiği gibi 429.000,00 TL olduğu ve akit tablosunda 429.000,00 TL bedelin akdin yapılması sırasında alıcı tarafından satıcıya ödenmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece fabrika arsa bedelinin 429.000,00 TL olarak kabulü ile 13.06.2013 tarihli faturada arsa bedeli olarak gösterilen 215.000,00 TL"nin gerçek değerden düşülerek 214.000,00 TL"nin de 611.775,00 TL fatura toplamına eklenmesi ve davacının davalıya borcunun 825.775,00 TL olduğunun kabulü gerekir. Bu kabulden sonra davacı tarafından davalıya yapıldığı yine taraflar arasında çekişmesiz olan 09.05.2013 tarihli 180.000,00 TL, 10.05.2013 tarihli 90.000,00 TL, 12.06.2013 tarihli 14.900,00 TL ödemelerin, ödeme tarihindeki USD kuruna göre davacı borcundan düşüldükten sonra davacının kalan borcuna göre davalının elinde bulunan 4 adet bonodan bedelsiz kalan olup olmadığının saptanması gerekir. Bedelsiz kalan kısım ortaya çıkarsa bunun da hangi bonoya yansıtılacağı üzerinde durulması gerekir. Bu bağlamda yapılan incelemede 30.06.2013 tarihli 50.000,00 USD bedelli bononun ... 2.İcra Müdürlüğünün 2013/6914 Esas sayılı takip dosyasında takibe konulduğu ve yine 120.000,00 USD bedelli bononun ... 10. İcra Müdürlüğünün 2014/1211 Esas sayılı takip dosyasında takibe konulduğu, diğer 2 bononun takibe konulmadığı anlaşılmaktadır. Davacının yukarıda açıklanan yöntemle bu 4 bononun toplamı olan 240.000,00 USD"den borçsuz olduğu bir kısım ortaya çıkarsa borçsuzluğun en son vadeli bono üzerine yansıtılarak hüküm kurulması şayet tamamen borçlu çıkarsa o zaman da davanın reddi gerekecektir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekilleri Yargıtay duruşmasında hazır bulunan taraflar yararına takdiren 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin birinden alınarak yek diğerine verilmesine, peşin harçların istek halinde taraflara iadesine, 28/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.