22. Hukuk Dairesi 2016/26539 E. , 2016/26325 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ücret alacağı, tenkisat tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili, ikramiye, yemek, kömür alacakları, işgüvencesi tazminatı, bayram harçlığı, ilave tediye, kötü niyet tazminatı, giyecek yardımı, aile yardımı ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin davalı ... bünyesinde çalışırken herhangi bir ödeme yapılmadan sözleşmesinin sona erdiğini belirterek kıdem tazminatı, fazla mesai, genel tatil ve hafta tatili ücreti, ücret alacağı, yıllık izin ücreti, toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan yemek yardımı, kömür yardımı, ikramiye alacağı, bayram harçlığı, giyecek yardımı, aile yardımı, ilave tediye, ikramiye alacağı ve işgüvencesi tazminatı ile tenkisat tazminatı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının ödenmeyen alacağı bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, süresi içerisinde, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını ve genel tatillerde çalıştığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma ve genel tatil alacaklarının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışma ve genel tatil çalışmalarının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, bu çalışmaların yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma ve genel tatil çalışması olup olmadığı araştırılmalıdır.
Somut olayda, mahkemece, davacı şahitlerinin anlatımına itibarla, fazla çalışma ücreti ve genel tatil ücreti alacakları hesaplanarak hüküm altına alınmıştır. Ancak dinlenen şahitlerden birinin davalıya karşı işçilik hak ve alacaklarının tahsili istemiyle açtığı davada, benzer talepte bulunduğu anlaşılmakta olup, bu davada işyerindeki çalışma düzeninin belirlenmesi açısından menfaatinin bulunduğu açıktır. Husumetli şahit beyanı ile sonuca gidilmesi mümkün değildir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının haftanın altı günü 08:00-17:00 saatleri arasında çalıştığı kabul edilerek fazla mesai ücreti alacağı hesaplanmıştır. Ancak dinlenen diğer şahit, davacının Cumartesi günleri yarım gün çalıştığını belirtmiştir. Belirtilen saaatler arasında hafta içi günlük bir saat kanuni ara dinlenme ile,cumartesi günleri ise yarım saat ara dinlenme ile yarım gün çalıştığı anlaşılan davacının haftalık 45 saati aşan fazla çalışmasının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Yine şahit, davacının genel tatil günlerinde vardiyalı çalıştığını belirtmişse de, davacının hangi vardiyalarda çalıştığı, tüm dini ve milli bayramlarda vardiyanın denk gelip gelmediği anlaşılamadığından hesaplamaya yarar delil bulunmamaktadır. Bu sebeple anılan isteklerin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasındaki diğer sorun davalının bilirkişi raporu ve bilirkişi ek raporuna yapmış olduğu itirazların usulüne uygun değerlendirilip değerlendirilmediği konusundadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 280. ve 281. maddeleri hükmüne göre, "Bilirkişi, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye verilir; verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir. Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir."
Dosya içeriğine göre, davalı ... vekili bilirkişi raporuna yapmış olduğu itirazlarda belediye mali hizmeler müdürünün imzasını taşıyan birkısım kayıt ve belgeler sunmuştur. Anılan belgeler ile davacıya ödeme yapıldığı savunulmuştur. İtirazların değerlendirilmesi için alınan ek raporda bu belgelerin tek başına ödeme aracı olarak değerlendirilemeyeceği kabul edilmiş ve mahkemece bu doğrultuda hüküm kurulmuştur. Bu belgelere karşı davacıdan diyecekleri sorularak oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.12.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.