20. Hukuk Dairesi 2014/5948 E. , 2014/7467 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... ve Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ve parsel numarasını belirtmediği taşınmazının orman olarak Hazine adına tespit edildiğini, oysa, bu yerin murisinden kendisine kalan tarım alanı olduğunu ileri sürerek, tespitin iptali ile adına tescilini istemiştir. Mahkemece çekişmeli yerin ... Köyü 182 ada 11 sayılı parsel olduğu, bu parselin 2308,35 m2 yüzölçümü ile Mustafa Işık adına tespit edildiği, husumetin yanlış yöneltildiği gerekçesi ile davanın reddine, çekişmeli taşınmazın tespit gibi Mustafa Işık adına tapuya tesciline karar verilmiş, davacı ... tarafından hükmün temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 18/05/2010 tarih ve 2010/ 3840- 6617 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “ Davacı dava dilekçesinde davaya konu ettiği yerin sınırlarını bildirmiş, ancak, davanın hangi parsele yönelik olduğunu açıklamamıştır. Mahkemece 24/04/2008 tarihli oturumda davacıdan bu hususun açıklanması istenmiş, davacı diğer celse tarihi olan 19/06/2008 tarihinden önce 26/05/2008 havale tarihli dilekçede çekişmeli yerin 204 ada 1 olduğunu açıklamıştır. Dosyaya getirtilen tutanaktan çekişmeli yerin ... Bağları Devlet Ormanı adı altında tespit edildiği anlaşılmaktadır. Buna rağmen, mahkemece, yeniden sorulması üzerine bu kez davacı vekilince çekişmeli yerin 182 ada 11 sayılı parsel olduğunu bildirir 20/05/2009 tarihli dilekçe verilmiş, bu parsel tutanağı da getirtilerek 20/10/2009 tarihli celsede davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davacı gerçek kişi, dava ettiği yerin orman parseli içinde kaldığını açıkça belirterek ve Orman Yönetimine husumet yönelterek bu yerin 204 ada 1 sayılı parsel olduğunu da açıkladığı halde, vekil tarafından sehven bildirilen parselin dava konusu yer olduğunun kabul edilmesi doğru değildir.
Bu nedenle; davaya 204 ada 1 sayılı parsel yönünden devam edilmeli, ormanların mülkiyetinin Hazine, kullanım hakkının Orman Yönetimine ait olduğu da gözetilerek Hazine davaya dahil edildikten sonra tarafların savunma ve delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmelidir. “ hükmüne yer verilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne; bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 4800,17 m2"lik bölümün tespitinin iptali ile davacı adına; geriye kalan 11329961,47 m2"lik bölümün tespit gibi orman niteliğinde Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, karar Hazine ve davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükümlerine göre orman kadastrosu yapılmış, çekişmeli yerler orman sınırları dışında bırakılmıştır.
Davacı davaya konu olup adına tescil kararı verilmeyen ve fen bilirkişi krokisinde (A1) ile gösterilen bölüm, Hazine ise davacı adına tescile karar verilen (A) harfli bölüm yönünden temyize gelmişlerdir.
Dosya arasında bulunan bilirkişi raporlarından taşınmazın güney kısımlarında sakızlık ve sumak çalıları; kalan bölümde ise çok sayıda sakız ağacına aşılı fıstık ağacı, sumak çalıları ve bakımsız bağ çubukları bulunduğu, zeminin uzun süredir işlenmediği ve otlu durumda olduğu, toprağının orman toprağı niteliği taşıdığı, 1963 tarihli memleket haritasında (A1) bölümünün yeşil renkli çalılık, (A) bölümünün ise yeşil renkli bağlık alanda kaldığı açıklanmıştır.
1) İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada, çekişmeli taşınmazın (A1) bölümünün orman sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığından davacı gerçek kişinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2) Hazinenin (A) harfli bölümle ilgili temyiz itirazlarına gelince; taşınmaz başında dinlenen yerel bilirkişi, tespit bilirkişisi ve tanıklar taşınmazın 30 yıl öncesinde davacıya ait bağ olduğunu, bağ kuruduktan sonra 30 yıldır taşınmazın kullanılmadığını bildirmişlerdir. Dosya arasında bulunan tarım uzmanı ve orman bilirkişi raporları da bu hususu doğrular niteliktedir. Uzun süre taşınmazın ekonomik amaca uygun bir biçimde tasarrufta bulunulmaması iradi olarak terki anlamına gelir. Terk, zilyetliğin iradi olarak kaybedilme şekillerindendir. Bir taşınmaz üzerindeki kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile doğan haklar terk ile son bulur. Davacının yukarıda açıklandığı üzere taşınmaz üzerindeki zilyetliğini iradi olarak terk ettiği ve 30 yıldır da herhangi bir kullanımın bulunmadığına göre, Medenî Kanunun 713 ve 3402 sayılı Kanunun 14. madde hükümden yararlanamayacağı ve davada kazandırıcı zamanaşımı koşullarının gerçekleşmediğinin kabulü gerekir. Değinilen yönler gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken (A) harfli bölümün davacı adına tescili yolunda kurulan hüküm usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının REDDİNE,
2- İkinci bentde açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA 11/09/2014 günü oy birliği ile karar verildi.