3. Hukuk Dairesi 2013/9474 E. , 2013/12364 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen sebepsiz zenginleşme, tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davalı vek. Av.... geldi. Aleyhine temyiz olunan davacı ve vekili gelmedi. Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için 10.09.2013 gününe bırakılması uygun görüldüğünden, belli günde dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının davalıya ait 1669 parselde 540 m² yeri 13.10.2006 harici satış sözleşmesi ile satın aldığını, sözleşmeye göre davalının 30.08.2006 tarihine kadar duvar çevirip davacıya teslim etmediği takdirde 200.000 TL tazminat ödemeyi taahhüt etmesine rağmen davacıya teslim etmediğini belirterek, 200.000 TL maddi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında, taşınmazın davacıya değil davacının amcası Nazım Akdemir’e satıldığını, 13.10.2006 tarihli sözleşmedeki imzanın davalıya ait olmadığını beyan etmiştir.
Mahkemece; 02.11.2010 tarihli kararı ile sözleşmenin geçersiz olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiş, 13.Hukuk Dairesinin 13.12.2011 tarih, 2011/7355 E.-2011/18628 K.sayılı ilamı ile “Geçersiz sözleşme gereğince davacının davalıya ödediği bedelin saptanıp, bunun denkleştirici adalet kuralları gereğince inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi” gerektiği belirtilerek bozma kararı verilmiş, mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmesinden sonra taşınmazın dava tarihindeki rayiç değeri 75.600 TL’nin davalıdan tahsiline ilişkin hüküm kurulmuş, kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen 12.08.2006 tarihli harici satış sözleşmesi gereğince “1669 parselde 540 m² olan hissesini davacı ...’a zilyetliğini devrettiğini, 30.08.2006 tarihine kadar duvar çevirip teslim etmezse 200.000 TL tazminat ödemeyi taahhüt ettiğini” belirtmiş, Adli Tıp Kurumu raporu ile sözleşmedeki imzanın davalının eli ürünü olduğu açıklanmış, mahallinde yapılan keşif sonucu taşınmazın dava tarihindeki arz değerinin (A) sahasında 48.600 TL, (B) sahasında 75.600 TL olduğuna ilişkin bilirkişi raporu verildiği anlaşılmaktadır.
Taşınmazın devrine ilişkin taraflar arasında imzalanan 13.10.2006 tarihli harici satış sözleşmesi, TMK.nun 705, BK.nun 213 (TBK.nun 237), Tapu Kanununun 26., Noterlik Kanununun 60.maddeleri gereğince ve HGK.nun 15.11.2000 tarih, 2000/13-1612 E., 2000/1704 K.sayılı kararı ile resmi şekilde yapılmadığı için geçersizdir.
818 sayılı BK.nun 61-66 maddelerine (6098 sayılı TBK.nun 77-82.maddeleri) gereğince, geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin malvarlığından, diğerinin mal varlığına kayan değerlerin iadesi, “Denkleştirici adalet” düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebebe dayanmadan başkasının mal varlığından istifade ederek, kendi malvarlığını artıran kişinin elde ettiği kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eksi hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder. Bu şekilde haksız değer kaymalarının önlenmesi sağlanmış olur.
Bu bakımdan, sebepsiz zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken, taşınmazın satış bedelinin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekir.
Davada, geçersiz satış sözleşmesi gereğince sebepsiz zenginleşme kurallarına göre alacak talep edilmektedir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, dava konusu taşınmazın satışı ile ilgili geçersiz sözleşme gereğince davacı tarafından davalıya ödenen bedelin 13.Hukuk Dairesinin bozma ilamı da gözetilerek belirlenmesinden sonra bu bedelin dava tarihi (15.09.2008 tarihi) itibariyle ulaştığı alım gücünün uzman bilirkişi raporu ile çeşitli ekonomik etkenlerin, altın ve döviz kurlarındaki artışın, maaş artış oranları, ÜFE artış oranları vs. dikkate alınarak bu değerlerin ortalaması sonucu oluşacak bedele hükmedilmesi gerekirken, mahkemece; taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 990 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.