3. Hukuk Dairesi 2017/14578 E. , 2017/14445 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki ziynet eşyası alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, düğünde kendisine hediye edilen 14 adet yaklaşık 380 gr. bilezik, 50 adet çeyrek altın, 2 adet yarım altın, 1 adet cumhuriyet altını (zinciri ile birlikte) ve 2 adet yüzükten ibaret ziynet eşyalarının davalı tarafça bozdurularak harcandığını ileri sürerek, fazlaya ilişikin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 30.000 TL ziynet eşyası bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu ziynet eşyalarını harcadığı yönündeki iddiaların doğru olmadığını, davacının düğünden önce ablasına olan borçlarının düğün ve nişanda takılan bir kısım ziynet eşyaları ile ödendiğini, kendisinin evden ayrılırken, evlilik birliği içinde alınan 3 adet bilezik ve 1 adet seti yanında aldığını, daha sonra seti davacıya iade ettiğini, diğer 3 bileziği ise bozdurup davacı ile ortak olan kredi kartı borçlarını ödediğini, bahsettiği bu ziynet eşyalarının düğünde takılanlardan olmayıp daha sonra evlilik birliği içinde alındığını, dava konusu edilen ziynet eşyalarının kendisinde olmadığını belirterek, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacı tarafın, ziynet eşyalarının davalı tarafça alıkonulduğu veya harcandığını iddiasını ispat edemediği, evden ayrılış şekli itibariyle davanın ziynetlerini yanında götürmüş olduğu, bir kısım ziynetlerin ise borca karşılık davacının da rızasıyla bozdurulduğu, davalının herhangi bir şekilde el koymasının söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.
1-)Dava, ziynet eşyası alacağı istemine ilişkindir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında, bir kısım ziynet eşyalarının davalı koca tarafından bozdurularak araba aldığını ileri sürmek suretiyle, ziynet eşyası alacağı isteminde bulunduğu, yargılamanın devamı sırasında mahkemece davacı kadına talep ettiği ziynet eşyalarının bedelini belirtmek üzere süre verildiği, ancak davacı kadın tarafından boşanma davasında talep edilen ziynet eşyası talebi açıklanmak ve usulünce harçlandırılmak yerine, ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2014/509 esas sayılı dosyası ile ayrı ve yeni bir ziynet eşyası alacağı davası açıldığı, bağımsız olarak açılan bu ziynet davasının önce boşanma davası ile birleştirilmesine, ardından ise farklı yargılama usulüne tabi olduğu gerekçesiyle boşanma davasından tefrikine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Açıklandığı şekilde, iş bu yargılamanın konusu oluşturan ziynet eşyası alacağı davasının, davacı kadın tarafından boşanma davasından ayrı olarak açılan ve ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2014/509 esas sırasına kaydedilen (tefrikten sonra 2014/885 esas,2015/18 karar) yeni ve bağımsız bir dava nitelinde olduğu açıktır. Buna göre eldeki dava bakımından 6100 sayılı HMK"da öngörülen yargılama usullerinin aynen uygulanması gerekecektir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, ilk derece yargılamasını aşamalara ayırmıştır. Bu aşamalar:
a)Dilekçelerin karşılıklı verilmesi,
b)Ön inceleme,
c)Tahkikat,
d)Sözlü yargılama,
e)Hüküm
olmak üzere beş aşamadan oluşmaktadır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunun “Dördüncü Bölüm’unde düzenlenen önincelme aşamasının amacı, tahkikat aşamasına geçmeden önce gerekli hazırlıkların yapılması, bu suretle gerek mahkeme gerekse de tarafların davaya tam bir hakimiyet ile davanın uzamasına sebep olacak nedenlerden arınmış olarak tahkikat aşamasına geçmesini sağlamaktır (Pekcamtez/Atalay/Özekes, s.375-376; Ermenek, İbrahim: “Hukuk Muhakemeleri Kanununa Göre Ön inceleme”, İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 2, S. 1, Y. 2011, s. 145-146). Gerçekten konuyla ilgili düzenlemelere göz atıldığında, 6100 sayılı HMK’nun 137.maddesinde, ön incelemenin kapsamı; 138.maddesinde ön inceleme aşamasında dosya üzerinden dava şartları ve ilk itirazlar hakkında verilecek kararlar; 139.maddesinde ön inceleme duruşmasına davet ve 140.maddesinde yapılması zorunlu olan ön inceleme duruşması düzenlenmiştir.
Düzenlemelere daha yakından bakıldığında; 6100 sayılı HMK ön incelemenin kapsamı başlıklı 137.maddesinde; dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılacağı, 138.madde dikkate alınarak, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verileceği, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında gerektiği takdirde mahkeme kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebileceği, ön inceleme duruşmasında tarafların iddia ve savunmaları kapsamında, uyuşmazlık konularını tam olarak belirleyebileceği, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapacağı, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda, onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik edeceği ve bu hususların tutanağa geçirileceği belirtilmiştir. Ön inceleme duruşmasında dava şartlan ve ilk itirazlar ile sınırlı olmak üzere tanık dinleme, belge inceleme, bilirkişi görüşü alma, keşif yapma ve yemin teklif etme gibi işlemlerin yapılması öngörülmektedir.
Ön inceleme aşamasında yapılacak işlemelere bakıldığında; ön incelemenin efektif bir tahkikatın ön şartı olarak kabul edildiği söylenebilir (Ermenek, s. 146). Nitekim, HMK m,137/2’de “ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemeyeceği ve tahkikat için duruşma gunu verilemeyeceği” düzenlenmiştir. Bu düzenleme emredici nitelikte bir düzenlemedir. Gereksiz duruşmalara ilişkin uygulamadaki eski alışkanlıkların devam etmesinin kesin olarak önüne geçilmesi amacıyla Kanun koyucu, ön inceleme aşaması tamamlanmadan ve bu aşamada alınması gereken kararlar alınmadan tahkikat aşamasına geçilmesini ve tahkikat için duruşma günü belirlenmesini kesin bir ifade ile yasaklamıştır (Pekcamtez/ Atalay/Özekes, s.375-376).
Bu açıklamalar nazara alındığında; somut olayda dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlandıktan sonra, öncelikle dosya üzerinden dava şartları ve ilk itirazların incelenerek bu konular olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi; dosya üzerinden karar verilemeyen dava şartları ile ilk itirazlar hakkında karar verilmek ve diğer ön inceleme işlemlerini yapmak üzere tarafların ön inceleme duruşmasına davet edilmesi, 6100 sayılı HMK 137 ve 140.maddelerine göre ön inceleme duruşmasında gerekli usul işlemleri yapıldıktan sonra, tahkikat duruşmasına geçilmesi gerekir.
6100 sayılı HMK"nun 140.madde uyarınca ön inceleme duruşmasında; tarafların anlaştıkları ve anlaşmadıkları hususlar tespit edilmemiş, tarafların iddialarının konusu belirtilmemiş, taraflara dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları için 2 haftalık kesin süre verilmesi hükme de yerine getirilmemiştir.
HMK. 147.maddesi uyarınca; "Taraflar, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra tahkikat için duruşmaya davet edilir. Taraflar gönderilecek davetiye de, belirlenen gün ve saatte geçerli bir özrü olmadan mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde, duruşmaya yokluklarında devam edileceği ve yapılan işlemlere itiraz edemeyecekleri bildirilir."
Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; mahkemece, tensip zaptının taraflara, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden sonra taraflara duruşma gün ve saatinin bildirildiği ancak ön inleme duruşması niteliğinde yapılması gereken 14/01/2015 tarihli celsenin açıklanan yargılama usullerine riayet edilmeksizin yürütüldüğü ve iş bu davanın boşanma davasından bağımsız yeni bir dava olduğu gözetilmeksizin, boşanma davasında taraflara tanınan delil bildirme süresinin geçtiğinden bahisle, aynı celse davanın esasına yönelik karar verildiği, bu şekilde tarafların hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece yapılacak iş yukarıda belirtilen esaslar ışığında ön inceleme duruşması için bir gün belirleyerek tarafları davet etmek ardından duruşmada HMK 140 ve devamı maddelerini uygulayarak taraflarca dilekçelerinde bildirdikleri delillerden sunulmayan deliller varsa ibrazı, bildirilmeyen tanık olduğun da isimle adreslerini bildirmek için kesin süre verip tahkikat aşamasına geçip müteakip safhaları tamamlayarak yargılamayı bitirmek olmalı iken tüm bu hususlar göz ardı edilerek, açıklanan şekilde eksik inceleme ile yazılı şeklide karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma nedenlerine göre davacının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.