Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/9102
Karar No: 2017/14510
Karar Tarihi: 24.10.2017

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/9102 Esas 2017/14510 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2016/9102 E.  ,  2017/14510 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki hak sahipliği belgesinin düzenlenmesi, olmadığı takdirde alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm, davacı vekili ile davalılardan ... ve diğerleri vekili tarafından temyiz edilmiş, hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle, duruşma günü olarak belirlenen 24.10.2017 tarihinde davacı asil ... ve vekili Av.... ile davalılardan Hazine vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı, dava konusu 10 dönüm araziyi 11.12.1997 tarihli harici satış sözleşmesi ile aynı zamanda davalı ..."nün de vekili olan ..."den satın aldığını, kararlaştırılan satış bedelinin ödendiğini, bu nedenle ... parsel numarasını alan taşınmaz ile ilgili olarak tanzim edilen 10.02.1998 tarihli kadastro tutanağında hak sahibi olarak yazıldığını, ancak daha sonradan ... ada ... parsel olarak tespit gören taşınmazla ilgili olarak tanzim edilen ve 20.10.2010 tarihinde askıya çıkarılan kadastro tutanağında ise taşınmazda hak sahibi olarak yazılmadığını, bu duruma satıcı ..."nün ölümünden faydalanan davalıların neden olduğunu, kadastro tutanağına karşı yapmış olduğu itirazın ise ... Kadastro Mahkemesinin 2010/78 E. 2011/108 K. sayılı ilamı ile reddedildiğini ileri sürerek; 6292 sayılı kanun uyarınca dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmaz ile ilgili hak sahipliği belgesinin adına düzenlenmesini, bu talebinin kabul edilmemesi halinde satış bedeli olarak ödenen 10.000 USD"nin denkleştirici adalet kurallarına göre ulaştığı bedelin ve aynı sözleşme ile belirlenen cezai şarttan şimdilik 20.000 USD"nin fiili ödeme günündeki Türk Lirası karşılığının faizi ile birlikte davalı ..."den tahsilini talep etmiştir.
    Davalı Hazine; evveliyatı orman olan taşınmaz hakkında yapılan çalışmalarda, davacının zilyetliğini ispat edemediği için beyanlar hanesine kaydının yapılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Davalı ... ve diğerleri; davacının hak sahipliği belgesi isteminin kesinleşmiş ... Kadastro Mahkemesinin 2010/78 E.-2011/108 K.sayılı ilamı nedeniyle reddinin gerektiğini, bedel istemi yönünden ise; davanın zamanaşımına uğradığını, ayrıca ..."nün 10.03.2010 tarihinde öldüğünü, bu nedenle vekalet görevi son bulan Av. ... imzalı 20.12.2011 tarihli belgenin bir geçerliliğinin bulunmadığını, taşınmazı kullanan ..."nün ilerde kadastro geçtiği zaman hak sahibi olmak isteyen kişilerle 11.12.1997 tarihinde sözleşmeler yaptığını, davacının da bu sözleşmenin imzalandığı kişilerden olduğunu, davacının sözleşmede yazılı olan 500 TL"yi ödediğini ..."den duyduklarını, ancak bu bedel dışında bir ödeme yapılmadığını, davacı ile yapılan sözleşmenin Av. ... tarafından 18.01.2003 tarihinde iptal edildiğini, satış bedelinin bakiye kalan bölümünü ödemeyerek 11.12.1997 tarihli sözleşmeye aykırı hareket etmiş olan davacının kararlaştırılan cezai şartı da talep edemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
    Mahkemece; taraflar arasında kadastro mahkemesinde görülen davada; davacının, dava konusu taşınmazda fiili kullanımının olmadığı, geçmişe yönelik satışın sonradan gerçekleşmemesi nedeniyle feshedildiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verildiği, hükmün derecaattan geçerek kesinleşmiş olması nedeniyle 6292 sayılı yasanın koşullarının oluşmadığı, terditli olarak açılmış olan bedele ilişkin talep yönünden de 11.12.1997 tarihli satış sözleşmesinin sonradan iptal edilmesi, bu sözleşmede bir kısım davalıların murisi ..."nün imzasının bulunmaması, davacının bedeli ödediğine dair bir belgenin söz konusu olmaması, sözleşmede ismi geçen Av. ..."ın bedelin ödendiğine dair belgenin 8,5 yıldan fazla süre saklandıktan sonra imha edildiğini bildirmesi nedenleriyle davacının satış bedelini ödediğini kanıtlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2- Davacı, davalılardan ... ve ..."in murisi olan ... ile 11.12.1997 tarihli taşınmaz satım sözleşmesinin imzalandığını, satış bedeli olarak kararlaştırılan 2.500.000.000 TL"den 500.000.000 TL"nin sözleşmenin imzalanması sırasında, bakiye kalan 2.000.000.000 TL"nin ise bilahare ödendiğini ileri sürerek; sözleşmenin yerine getirileceği inancıyla yapmış olduğu ödemelerin, denkleştirici adalet ilkesi gereğince davalılardan ..."den iadesini istemiştir.
    Davaya konu 11.12.1997 tarihli sözleşme; TKM. md 634 (TMK. md 706), BK. md 213 (TBK. md 237), Tapu Kanunu md 26 ve Noterlik Kanunu md 60 uyarınca resmi şekilde yapılmadığından geçersizdir. O nedenle geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz. Bu durumda taraflar verdiklerini haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebilirler.
    Somut olayda; davaya konu satım sözleşmesinde muris Yaşar Atalay Süslü"nün imzası bulunmamakta ise de, mirasçısı olan davalılar ... ve ... verdikleri cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında; gerek satım sözleşmesini, gerekse sözleşmede satış bedeline mahsuben nakden ödendiği belirtilen 500.000.000 TL"nin (yeni 500 TL"nin) muris ... tarafından alındığını kabul etmişlerdir. Bu durumda; davalılardan ... TMK"nun 641/1. maddesi uyarınca, murisi olan ..."nün almış olduğu bu bedeli iade ile mükelleftir.
    Hal böyle olunca, mahkemece; davaya konu 11.12.1997 tarihli sözleşmenin, ... Kadastro Mahkemesinin 2010/78 E. 2011/108 K. sayılı ilamının kesinleştiği 03.12.2012 tarihinde ifasının imkansız hale geldiği gözetilerek, davacı tarafından 11.12.1997 tarihinde ödenilen 500.000.000 TL"nın (yeni 500 TL"nin), denkleştirici adalet ilkesi uyarınca ifanın imkansız hale geldiği tarihte ulaşacağı alım gücünün, çeşitli ekonomik etkenlerin (enflasyon, ÜFE, TÜFE, faiz, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar vs.) ortalamaları alınmak suretiyle belirlenmesi için konusunda uzman bilirkişiden rapor aldırılması ve ondan sonra ortaya çıkacak sonuca göre terditli olarak ileri sürülen bedel talebi hakkında hüküm tesis edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile istemin tümden reddi doğru görülmemiştir.
    3- Bozma nedenine göre, davalı tarafın temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, üçüncü bendde açıklanan nedenlerle davalı tarafın temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 1.480 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin yekdiğerinden alınıp yekdiğerine verilmesine, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi