20. Hukuk Dairesi 2014/6798 E. , 2014/7689 K.
"İçtihat Metni"
Davacı vekili yerel mahkeme hükmünü kanun yollarına başvuru sırasında adlî yardım isteminde bulunularak temyiz etmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi tarafından 07/01/2014 gün ve 2013/17019 – 2014/673 sayılı karar ile verilen adlî yardım isteminin reddine dair kararın itirazen incelenmesi davacı şirket vekili tarafından HMK’nun 337/2. maddesi gereğince istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan itiraz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı/birleşen davalı vekili temyiz dilekçesinde müvekkili olduğu şirketin gayri faal olduğunu bildirerek yerel mahkeme hükmünü adlî yardım istemli olarak temyiz ettiği, yerel mahkeme verdiği ek kararlarla, davacı/birleşen davalar davalısı şirket yetkilisinin adlî yardım talebini reddederek, temyiz harcının yatırılması için bir haftalık kesin süreli muhtıra çıkarttığı, davacı tarafça bu karara ve çıkarılan muhtıraya itiraz edilmesi üzerine, yerel mahkemece bu sefer kesin sürede harç yatırılmadığı gerekçesiyle asıl dava davacısı/birleşen dava davalısı şirket yetkilisinin temyiz yoluna başvurmamış sayılmasına karar verildiği, bu kararında davacı/birleşen davalar davalısı şirket vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 07/01/2014 gün ve 2013/17019 – 2014/673 sayılı kararı ile [6100 sayılı HMK"nın 336/3. maddesinde yer alan “Kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebi bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya yapılır.” hükmüne göre, temyiz yoluna başvuru sırasında adlî yardım talebinde bulunan davacı/birleşen davalar davalısı şirket vekilinin bu talebinin Yargıtayca değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek, yerel mahkemenin bu konuda verdiği ek kararların kaldırılmasına ve adli yardım talebinde bulunabilme koşullarının somut olayda gerçekleşmediği gerekçesiyle, davacı/birleşen daval yetkilisinin adlî yardım talebinin reddine ve hükmü temyiz eden davacı/birleşen davalı vekilinin temyiz yoluna başvurma harcı ile nispi temyiz harcını yatırmadıkça müteakip işlem olan temyiz incelemesine başlanamayacağından HUMK 434/3. maddesi uyarınca, muhtıra çıkarılarak işlem yapılması için dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiş, bu karara davacı/birleşen davalı vekilinin yaptığı itiraz üzerine, dosya HMK"nun 337/2. maddesi uyarınca itirazı incelemekle görevli olan Dairemize gönderilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Adli yardımdan yararlanacak kişiler” başlıklı 334. maddesi; “(1) Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukukî korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adlî yardımdan yararlanabilirler. (2) Kamuya yararlı dernek ve vakıflar, iddia ve savunmalarında haklı göründükleri ve mali açıdan zor duruma düşmeden gerekli giderleri kısmen veya tamamen ödeyemeyecek durumda oldukları takdirde adli yardımdan yararlanabilirler.] hükmünü içermektedir.
Yine aynı kanunun 335 vd. maddeleri uyarınca, adlî yardım talebinde bulunan kimsenin, kendisiyle ailesini geçindirmek bakımından önemli bir zarurete düşürmeksizin davanın gerektirdiği giderleri ödemekten kısmen veya tamamen acz içinde bulunduğunu (fakirlik şartı) ve davasında veya savunmasında haklı olduğunu (haklı olma şartı) ispat etmesi gerekir. Aynı Kanunun 336/2. maddesine göre de talepte bulunan kişi, iddiasını dayandırdığı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır.
Yukarıda belirtilen kanun maddeleri çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; kanunda adlî yardımdan gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği, kanunda adlî yardımdan yararlanacak kişiler arasında sayılmadığı için sermaye şirketlerinin adlî yardımdan faydalanamayacağı anlaşılmaktadır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 17/09/2013 gün ve 2012/17244 – 2013/15900 sayılı kararı da bu yöndedir).
Somut olayda adlî yardım talebinde bulunan davacı bir özel hukuk tüzel kişisi olan limited şirket olduğundan anılan kanun hükmü gereği adlî yardımdan yararlanma hakkı bulunmadığı gibi davacı tarafça sunulan adlî yardım talebine ilişkin dilekçelerin ekinde, taleplerini haklı gösterecek hiçbir bilgi ve belgeye yer verilmediği de anlaşıldığına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen itirazının HMK"nun 337/2. maddesi uyarınca kesin olarak reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde görülmeyen itirazının HMK"nun 337/2. maddesi uyarınca kesin olarak REDDİNE, 15/09/2014 günü oy birliği ile karar verildi.