3. Hukuk Dairesi 2016/3047 E. , 2017/14553 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali ve tenkis davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar: murislerinin düzenlediği vasiyetname ile sahibi olduğu daire ve içindeki eşyaları davalıya vasiyet ettiğini, davalının murisin eşinin vefat ettiği 1990 yılına kadar hiç kimsesi olmadığı hususunda muris ve eşini inandırarak onlarla birlikte yaşadığını, sonrasında davalının teker teker akrabalarının ortaya çıktığını ve gerek davaya konu vasiyetname ile gerekse davalının yakınlarına yapılan muvazaalı satış işlemleri ile birlikte murisin mirasçıları zararına haksız kazanç sağladıklarını, 1990 yılında eşinin vefatından sonra murisin tamamen davalının kontrolüne girdiğini ve murisin çocukları dahil herkesle bağlarını kopartmaya çalıştığını, bu arada murisin iyice yaşlanarak sağlıklı düşünme ehliyetini yitirdiğini ve murisin bu halinden yararlanan davalının iptale konu vasiyetin düzenlenmesini sağladığını belirterek; 16.03.1994 tarihli vasiyetnamenin iptaline talebin reddi halinde tenkise karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, 6 yaşında iken yakınları tarafından muris ile eşinin yanına bırakıldığını, hatta muris ve eşi tarafından kendilerine bakmaz endişesi ile okula dahi gönderilmediğini, evin ferdiymiş gibi murisin bakımını üstlendiğini, davacıların muris hayatta iken onu bayramlarda dahi arayıp sormadıklarını, telefonla para istemek için aradıklarını ve murise yakın birer evlat olmadıklarını, murisin vasiyetinde hiçbir mal kaçırma amacında bulunmadığını, kaldı ki davacıların da dava sebebi olarak böyle bir nedene dayanmadıklarını, diğer yandan davacıların miras paylarına ve hatta saklı paylarını karşılayacak şekilde temlik dışı terekenin mevcut olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacıların iddialarını ispat edemediği ve saklı paylarına el atılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- 6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanununun avansın iadesi başlık 333. maddesine göre; hükmün kesinleşmesinden sonra mahkeme kendiliğinden, yatırılan avansın kullanılmayan kısmının iadesine karar verir. Bu kararın tebliğ gideri iade edilecek avanstan karşılanır.” hükmü yer almaktadır. Buna göre mahkemece hükme; karar kesinleştiğinde davacılar tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının iadesine karar verilmesi gerekirken, bu yönde karar verilmemesi doğru görülmemiştir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK"nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacıların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükme “ 6- Karar kesinleştiğinde davacılar tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının davacılara iadesine” maddesinin eklenmesi suretiyle hükmün davacılar yararına düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.