21. Hukuk Dairesi 2018/2537 E. , 2019/2810 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki temyiz kapsam ve sebeplerine göre, davalılar vekillerinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Dava, 04/08/2009 tarihli iş kazası nedeniyle sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, 86678,87 TL maddi tazminat ile 50000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 04/08/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar verilmiştir.
İş kazası sonucu sürekli iş görmez duruma gelen sigortalı sorumlulardan maddi zararlarının giderilmesini isteyebilir. Maddi zarar kavramı ise, malvarlığının zarar verici olaydan sonraki durumu ile böyle bir olay meydana gelmeseydi göstereceği durum arasındaki farkı ifade etmek için kullanılmaktadır. ...... Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin tazminat davalarında öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanan gelirin peşin sermaye değeri ile geçici iş göremezlik ödeneğinin tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.
Davanın bu yönüyle yasal dayanağını ise, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu oluşturmaktadır. Kanunun 55. maddesinde, “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen ...... ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez.” hükmüne yer verilmiştir. ...... Komisyonu"nun 55. madde gerekçesinde; “...... ödemelerinin, denkleştirme (indirim) işlevi görebilmesi, onun sorumluluğu doğuran olaya sebebiyet verenlere rücu edilebilmesine bağlıdır. Bu kural gereği, rücu edilemeyen ...... ödemeleri; teknik arıza, tam kaçınılmazlık hallerindeki ödemeler, bu tazminatlardan indirilemez. Bağlanan gelirlerin, işçinin kusuru ve kaçınılmazlık gibi nedenlerle rücu edilemeyen kısmı da indirilemez. Bir kısmı rücu edilemeyen miktar dahi denkleştirilemeyeceği gibi, zarar görenin kusuruna (müterafık kusura) yansıyan ...... ödemeleri, tahsis tarihinden sonra meydana gelen ...... ödemelerindeki artışlar, kısmi kaçınılmazlık ve teknik arıza halindeki ödemeler ve benzerleri rücu edilemediğinden bu miktarlar dahi denkleştirilemez.” ifadeleri zikredilmiştir.
Öte yandan, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunun 2. maddesine göre “Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları, gerçekleştirildikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanır”. Dairemizin ve giderek Yargıtay"ın yerleşmiş görüşleri, Kurumca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin ve geçici iş göremezlik ödeneklerinin hesaplanan zarardan indirilmesi, Kurumun rücu hakkının korunması ve mükerrer ödemeyi önleme ilkesine dayandığından, kamu düzenine ilişkin olarak kabul edilmiştir. Kaldı ki, 6098 sayılı Kanunun 55. maddesi de emredici bir hükme yer verdiğinden gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın tüm fiil ve işlemlere uygulanmalıdır.
...... Mahkemesinin 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı ...... Gazetede yayınlanan 2003/10 Esas ve 2006/106 Karar sayılı ilamı ile 26. maddedeki “sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere...” bölümünün ......ya aykırılık nedeniyle iptaline karar verilmiştir. 26. maddedeki anılan cümlenin iptali ile Kurumun rücu hakkının yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı ya da hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olması karşısında, rücu davasında, ilk peşin değerli gelirin tazmin sorumlularının kusuruna isabet eden miktarla sınırlı şekilde tenzili ile hüküm kurulması gerekir. ...... Mahkemesinin iptal kararının gerekçesinde de açıkça gelirlerde meydana gelen artışların istenemeyeceği belirtilmiştir. Bu nedenle, ...... Mahkemesinin iptal kararından sonra 26. maddeye dayanılarak açılan rücu davalarında artışlar istenemeyeceğine göre, böyle bir ibare bulunmayan 10. maddeye dayanan rücu davalarında da gelirlerdeki artışların istenemeyeceği açıktır. HGK"nun 19.03.2008 gün ve 2008/10-254 Esas ve 2008/266 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir.
Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda; maddi tazminat alacağının tespitinde davacıya sürekli iş göremezlik oranı gözetilerek kurumca bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin rücuya kabil (39124,83 TL’nin % 80 oranında tenzili ile 31299,86 TL olmak üzere) kısmının, hükme esas alınan 19/09/2015 tarihli hesap raporunda tespit edilen 125803,70 TL"lik tazminat alacağından tenzili gerekirken; hesaplanan zarardan davacıya bağlanan ilk peşin değerli gelirin tamamen tenzil edilerek karar verilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece, yukarıda belirtilen maddi ve hukuksal olgular gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği anlaşıldığından hüküm bozulmamalı, yürürlükteki 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca karar düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm kısmının 1, 2-a, 3-a, 5-a, 6-a ve 6-b fıkraları tamamen silinerek yerlerine;
“1-)Davanın ve birleşen davaların KISMEN KABULÜ ve KISMEN REDDİ ile;
94503,00 TL maddi tazminat ile 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 04/08/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-)a)Esas dava ve birleşen 02/09/2013 tarih, 2013/320 Esas ve 2013/379 Karar sayılı dava yönünden Harçlar Kanunu"na göre alınması gerekli 6455,50 TL"nin, davanın ve birleşen davanın başında peşin ve ıslah ile alınan 363,76 TL"den mahsubu ile kalan 6091,74 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat olarak kaydına, davacı tarafından peşin olarak karşılanan 363,76 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-)a)Esas dava ve birleşen 02/09/2013 tarih, 2013/320 Esas ve 2013/379 Karar sayılı davada davacı tarafça karşılanan 42,70 TL ilk başvuru gideri, 174,00 TL tebligat gideri, 132,00 TL posta gideri, 2.497,00 TL bilirkişi gideri, 15,00 TL havale gideri olmak üzere toplam 2.860,70 TL"nin davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak hesaplanan 2.488,80 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-)a)Esas dava ve birleşen 02/09/2013 tarih, 2013/320 Esas ve 2013/379 Karar sayılı dava yönünden kendisini avukat marifetiyle temsil ettiren davacı yararına, karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca takdir edilen 9.960,24 TL avukatlık ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-)Birleşen 03/10/2013 tarih, 2013/689 Esas ve 2013/488 Karar sayılı dava yönünden kendisini avukat marifetiyle temsil ettiren davalılar yararına, karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca takdir edilen 2.400,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,” miktar ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davalılara yükletilmesine, 11/04/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.