3. Hukuk Dairesi 2016/7357 E. , 2017/14663 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, dava dilekçesinde; tarafların paydaş oldukları ... Köyü ... ada ... ve ... nolu parselin bir kısmının kamulaştırıldığını, taraflar arasında eylemli taksim olduğunu ve taşınmazların buna göre kullanıldığını, kendisinin 123 ada 3 parselde kullanmış olduğu 636,94 m2 alana karşılık kendisine 30.642,67 TL ödenmesi gerekirken, 18.560 TL ödeme yapıldığını; davalının ise, kullanmış olduğu 31,74 m2 alana karşılık 1.125,10 TL ödeme alması gerekirken 18.560 TL ödeme aldığını, kendisine eksik ödenen 12.082,67 TL "nin pek çok kez davalıdan istenmesine rağmen ödeme yapılmaması üzerine Giresun 1.İcra Müdürlüğünün 2014/3816 esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının 23.10.2014 tarihli dilekçesi ile takibe itiraz ettiğini; mahkemenin 2013/190 esas sayılı dosyası ile tarafların davalı olduğu benzer konulu dava olduğunu, bu davada kimsenin eylemli kullanmaya itiraz etmediğini, davalının hesabına Karayolları tarafından 08.11.2012 tarihinde ödeme yapıldığını; bu nedenlerle, itirazın iptali ile takibin devamına, %20" den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesi ile; davacının ilamsız icra takibine konu ettiği bedeli ispat etmek zorunda olduğunu, mahkememizin 2013/190 esas sayılı dosyasının 20.09.2013 tarihli duruşma zaptında davacının " bu yer müşterek tapudur " kamulaştırma haricinde kalan yer tekrar 4 paya bölünecektir, kalan yerin 4 paya bölünmesine kimse karşı değildir " şeklinde fiilen taksimin bulunmadığı beyanının bulunduğunu savunarak; davanın reddini ve davacının %20 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın reddine, alacak likit olmadığından %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya arasında bulunan taraflar arasında görülüp temyiz edilmeksizin 24.03.2015 tarihinde kesinleşen ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/190 E. 2015/55 K. sayılı ilamında ‘…taraflar arasında fiili bir taksimin varlığı yönünde mahkememizce kanaat oluşmuştur. Bu nedenle davacıların fiili taksim yönündeki iddiası yerinde görülmüş, müşterek maliklerin fiili taksime uygun şekilde hareket etmesi gerektiği, fiili taksim gereğince her müşterek malik kendisine isabet eden bölüme ilişkin zararın karşılanmasını isteyebileceği, kendisine ait bölümün zarar görmesinden doğan alacağının kendisine ödenmesi gerektiği sabit olmuştur.’ ifadeleri yer aldığı gibi, eldeki davanın kararında da benzer sözler kullanılmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir. Öncelikle belirmek gerekir ki, taraflar arasında görülüp kesinleşen ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/190 E. 2015/55 K. sayılı kararı tarafları ve mahkemeyi bağlar. Mahkemece, fiili taksim olgusu kabul edilmiş olmasına rağmen; gerekçeli karar ve kurulan hüküm arasında açıkça çelişki oluşturulmuştur.
Mahkeme kararlarında hangi hususların belirtilmesi (yazılması) gerektiği, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 388. maddesi ile 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/2 maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, karar (hüküm), tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsar. Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Hüküm gerekçesi dosya içeriğine uygun olmak zorundadır.
Hal böyle olunca, mahkemece; hüküm ile gerekçe arasındaki çelişki giderilerek eski hükümle bağlı olmaksızın davacının talebi de göz önünde bulundurularak sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.