Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/5010
Karar No: 2016/15618
Karar Tarihi: 31.05.2016

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2016/5010 Esas 2016/15618 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2016/5010 E.  ,  2016/15618 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    DAVA : Taraflar arasındaki, ücret farkı, yol mesaisi, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil, fazla çalışma, vardiya primi, ağır ve tehlikeli işler primi, yıllık ikramiye, tahsil tazminatı, kıdemi teşvik primi, yıllık ücretli izin, iaşe bedeli, çocuk ve aile yardımı, sosyal yardım, kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı sebeplerle davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair verilen hükmün, taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi ve davacı avukatınca duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 01.12.2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına vekili Avukat ... geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi ve eksikliğin giderilmesi için mahkemesine geri çevrilerek, eksiklik giderildikten sonra dosya yeniden Dairemize gelmekle, öncelikle ek karar yönünden yapılan inceleme sonucunda;
    Mahkemece 11.08.2015 tarihli ek kararla, davalı vekilinin temyiz isteminin süresi içerisinde yapılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş, red kararı davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun geçici 1. maddesi uyarınca, yürürlüğü devam eden, 5308 sayılı Kanun"la değişikliğe uğramadan önceki 8. maddesi hükmü uyarınca, iş mahkemesinden verilen kararlar, yüze karşı verilmişse tefhimi, yoklukta verilmiş ise tebliği tarihinden itibaren sekiz gün içinde temyiz olunabilir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 321. maddesinin 2. fıkrasında, "Kararın tefhimi, mahkemece hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması ile gerçekleşir. Ancak zorunlu hallerde, hakim bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle, sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebilir. Bu durumda gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir." hükmü düzenlenmiştir. Bu sebeple, basit yargılamada 6100 sayılı Kanun"un 297/2. maddesindeki unsurları taşıyan hükmün, 6100 sayılı Kanun"un 321. maddesi uyarınca gerekçeli olarak açıklanması zorunludur.
    Somut olayda, mahkemece karar, taraflar vekillerinin hazır olduğu 14.07.2015 tarihli celsede tefhim edilmiş ise de, hükme ilişkin tüm hususlar gerekçesi ile birlikte açıklanmadığından, tefhim 6100 sayılı Kanunun 321. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca usulsüzdür. Bu halde, temyiz süresi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlayacaktır. Davalı vekili, gerekçeli kararın, 06.08.2015 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine, kanuni süresi içerisinde, 10.08.2015 tarihinde kararı temyiz etmiştir. Bu halde, temyiz süresinde olup, mahkemece, davalı vekilinin temyiz isteminin reddine dair tesis edilen ek karar usul ve kanuna aykırı olduğundan, davalı vekilinin ek karara yönelik temyiz isteminin kabulü ile mahkemece verilen 11.08.2015 tarihli ek kararın BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA karar verildi. Dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili, müvekkili işçinin davalıya ait işyerinde özel güvenlik görevlisi olarak çalıştığının kesinleşmiş mahkeme kararıyla tespit edildiğini, davalı işverenin, toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanmayı engellemek ve kadrolu özel güvenlik görevlilerine ödenen ücret ve diğer hakları ödememek için, müvekkilini kayıtlarda gönüllü köy korucusu olarak gösterdiğini, davalının, sendika üyesi olsun ya da olmasın kendi bünyesinde istihdam ettiği özel güvenlik görevlilerine aynı ücreti ödediğini ve aynı sosyal haklardan yararlandırdığını, eşitlik ilkesine aykırı olarak söz konusu ücret ve diğer hakların müvekkiline ödenmediğini, müvekkilinin iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan feshedildiğini ileri sürerek, tazminat ve bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
    Davalı vekili, davacı işçinin, müvekkiline karşı açtığı hizmet tespiti davasını kazandığını, davacının gönüllü köy korucusu olarak çalışmasının muvazaalı olduğunun kabul edilmesi ihtimalinde dahi, davacının sendika üyeliğinin bulunmadığından toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanamayacağını, dava konusu iddia ve taleplerin haksız olduğunu, ayrıca zamanaşımına uğradığını ileri sürerek, dava ve birleşen davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, Dairemizin 20.12.2012 tarihli ilamıyla bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyma kararı verilerek yapılan yargılama sonucunda, ödeme nedeniyle davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
    Somut uyuşmazlıkta, mahkemece, karar gerekçesinde, 19.03.2015 havale tarihli bilirkişi raporunun “B” şıkkına göre yapılan hesaplamalara itibar edildiği açıklanmış, bu hesaplamalarda belirtilen alacak miktarlarının yargılamanın devam ettiği bir tarihte davalı tarafça ödenmiş olması gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın konusuz kaldığı kabul edilmiş ve karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm sonucu tesis edilmiştir. Dosya kapsamına göre, mahkemece, 19.03.2015 havale tarihli bilirkişi raporunun belirtilen şıkkında yazılı hesaplamalara itibar edilmiş olması yerindedir. Ancak, davalı işverence, yargılamanın devam ettiği tarihte asıl alacak, işlemiş faiz ve vekalet ücretine yönelik ödemeler yapıldığı anlaşılmakta ise de, eldeki davada, davacının fazlaya ilişkin iddia ve isteminin bulunması karşısında, ödeme yapılan miktar haricindeki fazlaya ilişkin istem yönünden davanın konusuz kaldığından söz edilemez. Ayrıca, asıl alacağın ödeme tarihine kadar işlemiş faizi bakımından, işverence yapılan bir kısım faiz ödemelerinin, gerçekte ödenmesi gereken tutarı karşılayıp karşılamadığı yönünden bir değerlendirme yapılması gerektiği de açıktır. Mahkemece, bu yönlerin nazara alınmadan, yazılı gerekçeyle gerek asıl davanın gerekse de birleşen davanın tümden konusuz kaldığının kabul edilerek hüküm tesis edilmesi hatalı olmuştur.
    Diğer taraftan, asıl davaya ilişkin dava dilekçesinde, yazılı alacak kalemleri için talep edilen toplam değerin 70.000,00 TL olduğu gösterilmiş, ancak bu tutarın her bir alacak kalemine düşen kısmı açıklanmamıştır. Islah dilekçesinde ise, ikramiye ve izin ücreti bakımından talep edilmiş miktarlar ayrı ayrı gösterilmiş, dilekçede yazılı 58.967,63 TL"nin her bir alacak kalemine düşen kısmı açıklanmamıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 119/1-(ğ) maddesi uyarınca, dava dilekçesinde açık bir şekilde talep sonucu belirtilmelidir. Bu halde, davacı vekiline, toplam olarak gösterdiği talep miktarının her bir alacak kalemine düşen kısmını açıklaması için kesin süre verilmelidir.
    Mahkemece, yukarıda belirtilen yönler nazara alınarak yapılacak değerlendirme neticesinde bir karar verilmelidir. Ayrıca, sonuca göre, vekalet ücretlerinin yeniden değerlendirilmesi gerektiği de gözardı edilmemelidir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 31.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi