Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1852
Karar No: 2021/6126

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2021/1852 Esas 2021/6126 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2021/1852 E.  ,  2021/6126 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece asıl davada ... parsel sayılı taşınmaz yönünden pasif husumet yokluğundan davanın usulden reddine,diğer davalılar yönünden ise esastan reddine, birleştirilen dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına ilişkin verilen kararın asıl ve birleştirilen davada davacı vekili tarafından istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin verilen karar asıl ve birleştirilen davada davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    -KARAR-
    Asıl ve birleştirilen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
    Asıl davada davacı, mirasbırakan babası ...’un 91,92,127 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarının tamamı ile ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazlarını davalı oğlu ...’a, ... parsel sayılı taşınmazını ise davalı yeğeni ...’a satış suretiyle temlik ettiğini, ...’nın da ... ve ... parsel sayılı taşınmazlar ile ... parsel sayılı taşınmazın ½ payını davalı kardeşi ...’a devrettiğini, temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile mirasçılar adına payları oranında tescile karar verilmesini istemiştir.
    Birleştirilen davada davacı, ...’nın mirasbırakandan temlik aldığı ... parsel sayılı taşınmazdaki payını eski eşi olan davalı ...’e, ...’ün de davalı ...’a devrettiğini, temliklerin muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile mirasçılar adına payları oranında tescile karar verilmesini istemiş, yargılama aşamasında davasını atiye terk ettiğini bildirmiştir.
    Asıl ve birleştirilen davada davalı ..., mirasbırakanın 2001 yılından itibaren bir çok kişiye kefil olduğunu, asıl borçlular borçlarını ödemeyince yıllar içinde mirasbırakanın borçlu duruma düştüğünü ve taşınmazlarına haciz konulduğunu, bu dönemde taşınmazlar üçüncü kişilere gitmesin diye mirabırakanın borçlarını ödediğini, ayrıca, 140.000,00 TL bedelle taşınmazları satın aldığını, ... ve ... parsel sayılı taşınmazları da bedeli karşılığı kardeşi ...’ye sattığını, mirasbırakanın tüm mirasçıları ile arasının iyi olup mal kaçırmasını gerektiren bir durum bulunmadığını; asıl ve birleştirilen davada davalı ..., mirasbırakana ait bir kısım borcun tarafından ödenmesi nedeniyle devirlerin yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Asıl davada davalı ..., taşınmazı 81.000,00 TL bedelle satın aldığını, mirasbırakanın 6.000,00 TL borcu düşüldükten sonra kalan satış bedelinin nakit olarak mirasbırakana ödediğini, devirden itibaren taşınmazı kullandığı belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Birleştirilen davada davalı ..., ..."nın eski eşi olduğunu, ...’nın ... parsel sayılı taşınmazdaki payını boşanma tazminatı olarak kendisine devrettiğini, kendisinin de taşınmazdaki payını 160.000,00 TL bedelle davalı ...’a sattığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Birleştirilen davada davalı ..., davaya cevap vermemiş, yargılama aşamasındaki beyanlarında işlemin gerçek satış olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davalı ...’ye yapılan temlikin gerçek satış olduğu,mirasbırakanın diğer taşınmazlarını ise borçlarını ödeyebilmek için bedel karşılığında oğlu ...’ya devrettiği, temliklerdeki amacın mal kaçırmak olmadığı, ... parsel sayılı taşınmazın ise ... adına kayıtlı olmadığı gerekçesiyle ... parsel sayılı taşınmaz yönünden asıl davanın pasif husumet yokluğundan usulden reddine, diğer davalılar yönünden ise esastan reddine, birleştirilen dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, asıl ve birleştirilen davada davacı vekilinin istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince; 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1936 doğumlu mirasbırakan ...’un 26.12.2014 tarihinde ölümü üzerine davacı kızı ..., davalı oğulları ... ve ... ile dava dışı eşi ...’nin mirasçı kaldıkları, ...’nin yargılama aşamasında 27.01.2019 tarihinde öldüğü, mirasbırakan ...’un maliki olduğu dava konusu ... parsel sayılı taşınmazı ile ... parsel sayılı taşınmazdaki ½ payının tamamını 10.05.2002 tarihinde, ... parsel sayılı taşınmazı ile ... ve ... parsel sayılı taşınmazlardaki 1/5 ‘er paylarını ve ... parsel sayılı taşınmazdaki 7000/34200 payının tamamını 01.03.2011 tarihinde davalı oğlu ...’ya, ... parsel sayılı taşınmazını 01.03.2011 tarihinde davalı yeğeni ...’a satış yoluyla temlik ettiği, ... parsel sayılı taşınmazdaki payın ...tarafından 02.05.2014 tarihinde eski eşi olan birleştirilen dava davalısı ...’a, ... tarafından da 15.03.2016 tarihinde birleştirilen dava davalısı ...’a satış yoluyla devredildiği, ...’nın mirasbırakandan temlik aldığı ... parsel sayılı taşınmazın ½ payını üzerinde bırakarak kalan ½ payı ile ... ve ... parsel sayılı taşınmazları 12.08.2014 tarihinde kardeşi olan diğer davalı ...’ye satış yoluyla devrettiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazların mirasbırakanın tüm mal varlığını oluşturduğu, mirasbırakanın değişik tarihlerde taşınmazlarını davalı iki oğlu ve yeğeni ...’ye temlik ederek mal varlıklarını elden çıkardığı, davalılar ... ve ... savunmalarında mirasbırakanın borçlarını ödediklerini bildirmiş iseler de, ödenen borç tutarları ile taşınmazların gerçek değerleri karşılaştırıldığında bu savunmaya itibar edilemeyeceği, davalı ...’nin temlik aldığı ... parsel sayılı taşınmaz için ödediğini beyan ettiği tutar ile bilirkişilerce taşınmazın temlik tarihindeki belirlenen değeri arasında aşırı fark bulunduğu ve ...’nin taraflar arasındaki ilişkileri bilebilecek durumda olduğu, davalı tanıklarından mirasbırakanın eşi ve tarafların annesi ...’nin “ davalılar taşınmazları üzerine alırken bizim bir kız kardeşimiz var, biz onun gönlünü de yaparız dediler” şeklindeki beyanı da göz önüne alındığında temliklerin mirasbırakanın tek kız çocuğu olan davacı ...’den mal kaçırma amacıyla yapıldığı sonucuna varılmaktadır.
    Hâl böyle olunca; asıl dava yönünden davalılar adına kayıtlı olmayan ... parsel sayılı taşınmaz dışındaki diğer taşınmazlar için davanın kabulüne karar karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
    Davacının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 371/1-a maddesi uyarınca ...Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 HMK"nin 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.10.2021 tarihinde kesin olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.
    -KARŞI OY-
    Asıl ve birleştirilen davalar muris muvazaası hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteklerine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince asıl davada ... parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın usulden, diğer taşınmazlar yönünden davanın esastan reddine, birleştirilen dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi Dairesince davacının istinaf isteği esastan reddedilmiş, davacının asıl dava yönünden hükmü temyiz etmesi üzerine Dairenin sayın çoğunluğu tarafından, ... parsel sayılı taşınmaz dışındaki taşınmazlar yönünden temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek hüküm bozulmuştur.
    Hemen belirtmek gerekir ki, mirasbırakanın oğlu olan davalı ..."ya yapılan temlikin muvazaalı olduğu, ondan bir kısım taşınmazlar ve taşınmaz payı alan ..."nin de mirasbırakanın oğlu olması nedeniyle durumu bilen kişi konumunda olduğu gözetilerek anılan kişiler yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği yönünde sayın çoğunluk ile aramızda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
    Ancak, davalı ..."a yapılan temlikin muvazaalı olduğu iddiasının ispatlandığını söyleyebilme imkanı bulunmamaktadır. Zira; davalının sosyo-ekonomik durumunun taşınmaz alabilmeye uygun olduğu, mirasbırakanın bu temlikten önce lehine mal kaçırdığı oğlu varken, onu da kapsayacak şekilde muvazaalı işlem yapmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, bir kısım davalı tanıklarının ..."ye yapılan satış işlemini doğrulayan beyanları gözetildiğinde ... parsel sayılı taşınmaz yönünden davalı ..."ye yapılan satış işleminin gerçek olduğu sonucuna varılmaktadır.
    Açıklanan nedenlerle, davalı ... yönünden davanın reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararı yerinde bulunduğundan hükmün onanması gerektiği kanaatiyle sayın çoğunluğun bu yöndeki bozma kararına katılmıyorum.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi