22. Hukuk Dairesi 2015/10462 E. , 2016/15635 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, haklı bir sebep olmadan iş sözleşmesinin feshedildiğini beyan ederek davalıdan kıdem tazminatı ile bir takım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı taraf temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedilip feshedilmediği uyuşmazlık konusudur.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 25. maddesinin (II) numaralı bendinin (ı) alt bendinde, işverenin malı olan veya eli altında bulunan makine, tesisat, eşya ya da maddelere otuz günlük ücreti tutarını aşacak şekilde zarar vermesi halinde, işverenin haklı fesih imkanının bulunduğu belirtilmiştir.
İşçinin kusursuz olduğunun ortaya çıkması durumunda, işverenin haklı fesih imkanı olmadığı gibi işçinin kusuru belli bir yüzde ya da belli bir oran olarak saptanmışsa; zararın miktarının bu kusur nispetinde azaltıldıktan sonra otuz günlük ücreti aşıp aşmadığına bakılmalıdır.
Zararın işçinin kasıtlı davranışından ya da taksirli eyleminden kaynaklanmasının hukuki sonuca etkisi bulunmamaktadır. Örneğin işverene ait iş makinesi paletlerine kasten metal cisim sokmak suretiyle zarar veren veya trafik kazası sonucu işvereni zarara uğratan işçinin aynı şekilde iş sözleşmeleri haklı sebeple sona erdirilebilir.
Zarar tutarı ile karşılaştırılacak olan işçinin otuz günlük ücretinin brüt ya da net olarak dikkate alınması gerektiği noktasında Kanunda herhangi bir açıklık bulunmamakla birlikte, işçi lehine yorum ilkesi uyarınca brüt ücretin esas alınması gerekir. Otuz gün, bir aydan farklı bir kavramdır. Bu noktada işçiye aylık olarak ödenen ücret yerine, günlük yevmiyesinin otuz katı tutarı dikkate alınmalıdır.
Maddede sözü edilen ücret dar anlamda ücrettir. İkramiye, prim, fazla çalışma ücreti ve benzeri ödemeler bu maddede yer alan otuz günlük ücret içersinde değerlendirilmemelidir. Ancak, ücretin garanti ücret üzerine yapılan işe göre ilave ücret veya satış primi olarak belirlendiği hallerde, gerçek ücretin bu ödemelerin toplamı olarak değerlendirilmesi yerinde olur. Örneğin uygulamada uluslararası yük taşıyan tır şoförleri asgari ücret ve sefer pirimi karşılığı çalışmaktadır. Sefer primi olarak adlandırılan kısım da dar anlamda ücrettir. Bu durumda maddenin uygulanması anlamında otuz günlük ücret, tır şoförleri yönünden her iki ödemenin toplamına göre belirlenmelidir.
Zararın otuz günlük ücreti aşması durumunda işverenin fesih hakkı doğar. İşçinin zararı derhal ödemiş ya da ödeyecek olması, işverenin bu hakkını ortadan kaldırmaz. İşverence zarar tutarının işçiden talep edilmemiş olması fesih hakkını ortadan kaldırmaz.
4857 sayılı Kanun"un 26. maddesi yönünden bir yıllık hak düşürücü süre, zarara sebep olan olayın oluşumu tarihinden itibaren başlar. Ancak altı işgünlük ikinci süre, zarar miktarının belirlenmesinin ardından, bu durumun feshe yetkili makama iletilmesiyle işlemeye başlayacaktır. Zarar miktarının belirlenmesi bazen uzun zaman alabilir ve fesih hakkının kullanılması bakımından zarar miktarının belirlenmesi ve işçinin ücreti ile kıyaslanması zorunluluğu vardır.
Somut olayda; davacının işyerine ait olan araçla yapmış olduğu kaza sonrasında iş sözleşmesinin feshedildiği anlaşılmıştır. Davalı davalı işyerine ait olan araçla işyerinden izinsiz ve keyfi olarak işyerinden çıkardığını ve kaza yaptığını, yüzde yüz kusurlu bulunduğunu, davacının bu kaza ile davalıyı aylık ücretinden fazla zarara uğrattığını, davranışının ahlak ve iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığını savunmaktadır. Mahkemece; davacının müşteriye ait aracın tamiri ve bakımı sonrası test sürüşüne çıktığı ve kaza yaptığı, iş sözleşmesinin trafik kazası gerekçe gösterilerek feshedilmesinin haksız olduğu sonucuna varılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamına göre, davacının tamirci olarak çalıştığı, davalı işyerine bakım ve onarım için getirilen dava dışı şahsa ait olan bir aracı izinsiz test sürüşü yapmak amacıyla, işyerinden çıkardığı ve kaza yaptığı, olay yeri tutanağında davacının yol hakimiyetini kaybederek refüje çarptığı, hız, yük ve yol durumları açısından kusurlu olduğu belirtildiği anlaşılmaktadır. Davalı işveren bu kaza sebebiyle 4857 sayılı Kanun"un 25. maddesinin II. numaralı bendinin (ı) fıkrası kapsamında zarara uğramıştır. Tüm dosya kapsamı itibariyle, davacının görevi olmadan ve bu konuda talimat almadan aracı çıkardığı ve kaza yaptığı, söz konusu eylemde kusurlu olduğunun anlaşıldığı ve neticesinde zarar meydana geldiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece işverenin iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiği gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatının reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile anılan tazminatların kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine, 31.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.