3. Hukuk Dairesi 2016/5449 E. , 2017/14820 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki ziynet alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, kendisine düğünde 14 tane Osmanlı altını, 50 cm pullu kalın zincir, 4 tane teklik bilezik hediye edildiğini, davalı kayınpederi ... "in borcu nedeni ile haciz yapıldığını, hayvanların haczedileceği sırada eşi davalı ..."in düğünde takılan altınları bozdurarak borcu ödediğini, altınların tümünün elinden alındığını, geri verilmediğini, kendisinin evden kaçarak babaevine sığındığını ileri sürerek; ziynetlerin aynen iadesine, olmaz ise bedeli olan 14.350.00.TL"nin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar, davacının sadece 7 Osmanlı altınının satıldığını, diğer ziynetleri alarak evi terkettiğini belirterek; davanın reddini istemişlerdir .
Mahkemece;a)Davacının ziynet eşyalarının iadesine yönelik davasının kısmen kabulü ile; 7 osmanlı altınının aynen olmadığı taktirde 4.235 TL değerinin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalı ..."den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,b)Davacının davalı ... aleyhine açmış olduğu davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir .1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.2- Türk Medeni Kanununun 6.maddesi uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayı ispatlaması gerekir.Somut olayda; davacı tanığı ... beyanında; davalı ..." den eşinin altınlarını bozdurarak borçları ödediğini duyduğunu belirtmiş, davacının tanığı ve dedesi olan ... beyanında; davacının gece eve geldiğini, dövüldüğünü, yanında çantası ve telefonunun bulunmadığını belirtmiştir.
Aksine ciddi, inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır. Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz. Davada, anılan tanıkların olmamışı olmuş gibi ifade ettiğini kabule yeterli delil ve olgu da yoktur. Ayrıca, davacının ve anılan tanıkların beyanları birbirini doğrulamaktadır ve tutarlıdır.Davalı ..., boşanma davasının dosyasına sunduğu cevap dilekçesinde de davacının 9 tane Osmanlı altınını bozdurduğunu belirtmiştir, mahkemece davalının çelişkili beyanına itibar edilmesi de isabetli bulunmamıştır Davacı yan, düğünde takılan tüm ziynetleri davalı ... "in bozdurduğunu yöntemine uygun olarak ispatlamıştır. Mahkemece yapılması gereken, bozdurulan bu ziynet eşyaları yönünden davalı ... aleyhine açılan davanın tamamının kabulüne karar vermekten ibarettir. Eksik inceleme, yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçeler ile davanın kısmen kabulüne ilişkin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 30.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.