20. Hukuk Dairesi 2014/518 E. , 2014/1971 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili ile davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği Patlangıç Köyü, Ahat Mevkiinde bulunan yaklaşık 35 dönüm miktarlı taşınmazı müvekkilinin imar - ihya ettiğini, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının müvekkili yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre müvekkili adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Davalı Hazine, 11.5.2010 havale tarihli dilekçe ile Medenî Kanunun 713/6. maddesi uyarınca çekişmeli taşınmazların Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazların 1960 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında fundalık olarak tesbit dışı bırakıldığı, % 15 eğimli oldukları, fen ve orman bilirkişi tarafından düzenlenen krokili raporda (A) harfi ile gösterilen taşınmazın 1. derece arkeolojik sit alanı içinde kaldığı, (B) harfi ile gösterilen taşınmazın ise, sit sınırı dışında yer aldığı, ancak, %12"den fazla eğimli çalılık ve fundalık yerlerin orman sayılan yerlerden olduğu, tesbit dışı bırakma tarihi ile imar planının kesinleştiği 1999 yılına kadar kişi yararına imar - ihya ve kazandırıcı zamanaşımı yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı ve taşınmazın taşlık, kayalık olduğu gerekçeleriyle davacı gerçek kişinin davasının reddine, Hazinenin davasının ise kısmen kabulü ile fen ve orman bilirkişi tarafından ortak düzenlenen 12.04.2010 tarihli rapora ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 3816,06 m² yüzölçümündeki bölümün Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, aynı krokide (B) harfi ile gösterilen 6287,11 m² yüzölçümündeki bölüme yönelik Hazinenin tescil talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar - ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil davasıdır.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde dava tarihinden önce 09/04/1981 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 24/11/2000 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması vardır. Yörede genel arazi kadastro işlemi ise 1960 yılında yapılıp 1961 yılında kesinleşmiş ve çekişmeli taşınmazlar bu kadastro sırasında fundalık olarak tesbit harici bırakılmıştır
1) Davacı ... vekilinin temyiz itirazları yönünden;
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve tescile konu taşınmazlardan bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen bölümün 1. derece arkeolojik sit alanı içinde kaldığı ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu"nun 11. maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre, kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilân edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece
- 2 -
2014/518 - 1971
arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazların zilyetlik yoluyla iktisap edilemeyeceği yönündeki düzenlemeye göre bu bölümün zilyetlik yoluyla kazanılamayacak yerlerden olması, krokide (B) harfi ile gösterilen bölüm yönünden ise, orman bilirkişinin bu bölümün 1992 tarihli hava fotoğrafında köklü kayalık, fundalık ve güney kısımlarını ise otluk olarak gözlendiği yönündeki raporu dikkate alındığı zaman bu bölümün de imar - ihya edilmediğinin ve bu tarihten davanın açıldığı tarihe kadar zaten davacı yararına kazanmayı sağlayan zilyetlikle taşınmaz edinme koşulları ve süresinin oluşmadığı anlaşıldığına göre, mahkemece, davacı ...’nin davasının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenle, davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2) Hazine vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece Hazinenin tescil talebi hakkında, krokide (A) harfi ile gösterilen bölüm yönünden kabul kararı, krokide (B) harfi ile gösterilen bölüm yönünden ise red kararı verilmiştir. Ancak, gerekçe bölümünde Hazinenin tescil talebine hiç değinilmemiş bu yüzden mahkemenin taşınmazın krokide (A) harfi ile gösterilen bölümü yönünden davayı niçin kabul ettiği, krokide (B) harfi ile gösterilen bölümü yönünden ise davayı niçin reddettiği, her iki bölüm yönünden kurulan hükümler gerekçesiz olduğundan anlaşılamamıştır. Bu durum karşısında, mahkemenin Hazinenin talebini değerlendirmediği sonucu ortaya çıkmaktadır.
1982 Anayasasının 141/3. maddesi uyarınca bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olmak zorundadır. 6100 sayılı H.M.K 297. maddesi uyarınca hükmün “Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri” göstermesi gerekir.
Dolayısıyla gerekçe, bir hükmün olmazsa olmaz unsurudur. Taraflar, ancak, kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde hükmün hangi maddi ve hukukî nedene dayandırıldığını anlayabilirler. Ayrıca, karar aleyhine kanun yollarına başvurulduğunda da HUMK"nun 428. maddesi uyarınca Yargıtay incelemesi sırasında gerekçe sayesinde kararın usûl ve kanuna uygun olup olmadığı denetlenebilir.
Mahkeme kararı, Hazinenin davası yönünden gerekçesiz olduğuna göre, denetim yapma olanağı bulunmadığından, kararın, diğer yönler incelenmeksizin bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Kabule göre ise; krokide (A) harfi ile gösterilen bölüm yönünden tapunun beyanlar hanesine " taşınmazın 1. derece arkeolojik sit alanında kaldığı" yönünde şerh verilmesi gerektiğinin düşünülmemiş olması da doğru değildir.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE,
2) Yukarıda ikinci bentde açıklanan nedenlerle; Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 17/02/2014 günü oy birliği ile karar verildi.