8. Hukuk Dairesi 2011/7934 E. , 2012/5666 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Nazilli Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 11.01.2011 gün ve 1635/41sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, dava konusu 1283 parselin ortak muristen kaldığını, taşınmazın kuzey bölümünde kalan 630 m2 yerin taraflar arasında yapılan 12.04.1975 tarihli taksim ve anlaşma mukavelesiyle tanıklar huzurunda vekil edenine devredildiğini, ancak davalıların taşınmaz hakkında ortaklığın giderilmesi davası açtıklarını ileri sürerek 630 m2 yerin tapu kaydının iptaliyle müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar ..., ... ve ... yargılama oturumları ve cevap dilekçesinde davanın yersiz açıldığını, dayanılan sözleşmesinin geçerli olmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Davalılardan ... 31.01.2008 tarihli oturumdaki imzalı beyanlarında, taşınmaz hakkında bir talebi bulunmadığını ve davayı kabul ettiğini bildirmiştir.
Mahkemece, davacının dayandığı sözleşmenin geçerli olduğunun kabul edilmesi halinde taşınmaz elbirliği mülkiyeti şeklinde olduğundan tapuda infazının sağlanmasının taraflara ait olduğu, sözleşmenin geçersiz kabul edilmesi halinde uyuşmazlığın ortaklığın giderilmesi suretiyle çözüme ulaştırılması gerektiği görüşünden hareketle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Portakal bahçesi niteliğindeki dava konusu 1283 parsel, 20 yıldan fazla süre zilyetliğinde bulunduğu açıklanmak suretiyle 21.10.1969 tarihinde .... adına tespit edilmiş, tutanağın 17.09.1969 tarihinde kesinleşmesi üzerine tapu kaydı oluşmuştur.
Dava; TMK.nun 676.maddesi uyarınca taksim sözleşmesine dayalı iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Dava konusu taşınmaz, tarafların ortak miras bırakanı .... adına tapuda kayıtlıdır. Kayıt maliki 28.01.1975 tarihinde ölmüştür. Taşınmaz elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olup dava mirasçıları arasında açılıp yürüyen bir dava niteliğindedir. Davacı vekili, 12.04.1975 tarihli “taksim ve anlaşma mukavelenamesi” adı altında düzenlenen sözleşmeye dayanmaktadır. TMK.nun 676. maddesinde; mirasçılar arasında payların oluşturulması ve fiilen alınması veya aralarında yapacakları paylaşma sözleşmesinin mirasçıları bağlayacağı, paylaşma sözleşmesiyle mirasçıların, tereke mallarının tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin miras payları oranında paylı mülkiyete dönüştürülmesini kabul edebilecekleri ve paylaşma sözleşmesinin geçerliliğinin yazılı şekilde yapılmasına bağlı olduğu açıklanmıştır. Davacının dayanmış olduğu 12.04.1975 tarihli sözleşmede mirasçılardan ... mukavelenameyi parmak izi kullanmak suretiyle imzalamış olup sözleşmede tanık imzaları var ise de, köy ihtiyar heyeti tarafından onaylanmamıştır.1086 sayılı HUMK.nun 297.maddesinde (6100 sayılı HMK.nun 206 m.), “Mühür veya bir alet vasıtasıyla vazolunan imza veya cüzdan ile muamele icrasını itiyat etmiş olan müesseselerde muamelenin iptidasında tayin olunup bir sureti hesap defterine veya cüzdana mevzu bulunan mühür veya imza ile yapılacak muamele muteberdir. Bundan başka imza vaz"ına muktedir olamayan veya yazı bilmeyen şahsın heyeti ihtiyariye ve mahallince maruf iki şahıs tarafından tasdik edilmiş ve el ile yapılmış bir işaret veya mühür istimal etmesi caizdir.”denilmektedir. O halde; anılan maddeye dayalı olarak düzenlenmiş bir taksim sözleşmesinden söz edilemez. Mahkemece davayı kabul etmeyen davalılar yönünden açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ise de hüküm redde ilişkin olup sonucu itibarı ile doğru görüldüğünden davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ... dışındaki davalılara yönelik bölümünün açıklanan nedenlerle ONANMASINA,
Davalılardan ...’a yönelik temyiz itirazlarına gelince; davalı ... davayı kabul ettiğini ve taşınmaz üzerinde hak talebi bulunmadığını bildirmiştir. HUMK.nun 95. (6100 sayılı HMK.nun 308 m.) maddesine göre feragat ve kabul, kesin hükmün hukuki neticelerini hasıl eder ve yapıldığı andan itibaren hüküm ifade eder. Dava,1283 parselin teknik bilirkişi raporunda A harfiyle gösterilen 630 m2’lik bölümüne ilişkin olduğuna ve davalı ... davayı kabul ettiğine göre, dava konusu yer, taşınmazın tamamına oranlanmak suretiyle davayı kabul eden ...’ın payının belirlenmesi ve bu pay yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken kabul beyanı gözden kaçırılarak yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün davalı ...’a ilişkin bölümünün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK. nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla HUMK. nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK.nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna ve aşağıda dökümü bulunan 18,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 2,75 TL peşin harcın temyiz eden davacıdan alınmasına 18.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.