3. Hukuk Dairesi 2021/2407 E. , 2021/12720 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen kurum işleminin iptali davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesince yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; sağlık hizmeti satın alınması sözleşmesi kapsamında Kuruma sundukları 2015 yılı Ocak, Şubat ve Mart ayına ilişkin faturaların örnekleme usulüyle incelenmesi neticesinde Mart ayı için 256.646,09-TL, Ocak ayı için 9.408,70-TL, Şubat ayı için 95.235,48-TL olmak üzere toplam 361.290,27-TL kesinti yapıldığını, uygulanan kesinti kararının soyut iddialardan oluştuğundan haksızlığının tespitini ve kesinti işleminin iptalini istemiştir.
Davalı; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; usulüne uygun olarak hazırlanan ve her hastanın durumunu inceleyen bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın kabulüne; 2015 yılı Ocak, Şubat ve Mart dönemlerine ait toplam 361.290,27 TL kesintinin iptali ile muarazanın giderilmesine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ve hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK"nın 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut uyuşmazlıkta; davacının işletmekte olduğu hastanede tedavi hizmeti sunduğu SGK kapsamındaki hastaların faturalarından çeşitli nedenlerle Kurumca kesinti yapılmıştır. Davacı tarafından; yapılan kesintilerin mevzuata ve taraflar arasındaki sözleşmelere uygun olmadığı gerekçesiyle açılan davada, uyuşmazlık konusu teknik bilgiyi gerektirdiğinden, mahkemece bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Ancak bu rapora karşı davalı tarafça; hastalarda görüş alanına engel bir patoloji olmadığından hastalara görüş alanına engel psödopitoza işleminin yapılmadığı ve Nazolakrimal Balon Uygulamaları yapılmasını gerektirir bir durumları olmadığı için sağlık hizmeti verilmediğine dair itiraz dilekçesi sunulduğu halde mahkemece bu itirazların yerinde olup olmadığına dair ek rapor alınmayarak, bilirkişilerce yapılan hesaplamaların doğru olup olmadığına yönelik uyuşmazlık giderilmeden eksik inceleme ile hüküm verilmiştir. O halde mahkemece yapılması gereken; tereddüde yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun, davalı tarafın itirazlarını karşılayacak şekilde, içerisinde göz hastalıkları uzmanı doktorun da yer aldığı yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak hüküm kurulması gerekirken, itiraza uğramış bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK"nın 373/1 maddesi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK"nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 09/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.