3. Hukuk Dairesi 2016/3932 E. , 2017/15017 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki eşya alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; düğün hediyesi olarak alınan değerli takı ve mücevherlerini, davalının evlilik birliği içinde koruyamayacağı baskısı ve tehdidi içerisinde, sahip olduğu otelin kasasına koymak bahanesiyle kendisinden aldığını bir daha da teslim etmediğini iddia ederek, belirtilen ziynetlerin aynen iadesini olmadığı taktirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000TL"nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacının takılarının 2009 yılında müşterek hanede yaşanan hırsızlık olayında çalındığını, bu hırsızlıktan bakiye kalan bir takı var ise bunları da davacının evi terk ederken yanında götürdüğünü belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; dinlenen davacı tanıklarının bir kısmının altınların, tarafların müşterek evindeki gizli kasaya konulduğunu, hırsızın bunları bulamadığını davacıdan duyduklarını, bir kısmının da altınların davalının otelinin kasasına konulduğunu davacıdan duyduklarını beyan ettikleri, davacı tanıklarının görgüye dayalı beyanlarının bulunmadığı, taraf tanıklarının davacının, müşterek haneyi davalının evde bulunmadığı bir zaman terk ettiğini ifade ettikleri, davacının ziynet eşyalarının davalıya ait otelin kasasına konulduğu iddiasını ispat edemediği, evden ayrılış şekli de dikkate alındığında ziynet eşyalarının davacı kadının üzerinde olduğunun kabulünün gerektiği, davacı vekilinin davalı tarafa yemin teklif etmeyeceklerini beyan etmesi dikkate alınarak davanın reddine karar verilmiş, hüküm; davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay İçtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
Davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalı tarafından alınarak, sahibi olduğu otelin kasasına konulduğunu ileri sürmüş, davalı koca ise davaya konu ziynetlerin evde yaşanan hırsızlık olayında çalındığını, kalanı var ise davacı kadın tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden yanında götürmesi gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Aksini ispat yükü davacı kadındadır.
Somut olayda davacı kadın; iddiasının ispatına yönelik tanık dinletmiştir. Davacı tanıklarından ... davacının kardeşi olup; gerek davalı gerek davalının ailesinden kendilerine ait ziynetlerin de otel kasasında olduğunu, hırsızlık hadisesinden sonra da oraya konulduğunu bizzat davalıdan duyduğunu beyan etmiş, yine davacı tanığı ... davacının arkadaşı olup; hırsızlık olayından sonra tutanak tutulurken orada bulunduğunu, ziynetlerin davalı tarafından alınarak otel kasasına götürüldüğünü bizzat bildiğini beyan etmiştir. Belirtilen davacı tanıklarının beyanları, davacı tarafından duyduklarına değil, bizzat davalının beyanlarına dayanmaktadır. Buna göre davacı; dava konusu edilen ziynet eşyasının davalı tarafından alınarak, sahibi olduğu otelin kasasına konulduğununu ispat etmiş bulunmaktadır. Aksinin ispatı davalıya düşmektedir.
O halde mahkemece; davacının talep ettiği ziynet eşyalarının davalı tarafta kaldığı kabul edilip, miktar ve cinsi yönünden de tanık beyanları ve bilirkişi raporu değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı taraf yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.