3. Hukuk Dairesi 2016/4812 E. , 2017/15024 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 29/05/2009 tarih ve 5902 Sayılı Kanunun yürürlüğe girmesiyle Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığına bağlı İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü"nün İl Özel İdaresine devredildiğini, davalının İl Sivil Savunma Müdürlüğü"nde teknisyen olarak çalışmakta iken devirden itibaren İl Afet ve Acil Durum teknisyeni olarak çalışmaya başladığını, davalıya devirden önce ve sonra su altı arama kurtarma ekibi ve kurbağa adam personel yönergesi gereğince sehven dalış tazminatı ödendiğini, bu durumun muhasebe denetmeni tarafından tespit edildiğini iddia ederek fazlaya dair talep ve dava haklarını saklı tutarak 18.078,38TL"nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davanın sebepsiz zenginleşme davaları için öngörülen iki yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını belirterek davanın zamanaşımı nedeniyle reddini, aksi takdirde davalıya hatalı bir ödeme yapılmadığını, yapılan ödemelerin davalının emek ve mesaisinin karşılığı olarak ödendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davalıya yapılan yersiz ödemenin 24/11/2010 tarihli muhasebe denetmeni tarafından düzenlenen rapor ile tespit edildiği, yapılan yersiz ödemenin davalıdan tahsili amacıyla yapılan işlemler neticesinde 03/03/2011 tarihli taahhüt senedi ile davalının fazla ve yersiz ödeme yapıldığı belirtilen dalış hizmetleri tazminatının yasal faizi ile birlikte maaşından 1/4 oranında kesilerek ödemeyi taahhüt ettiği, aynı gün 500 TL ödeme yaptığı ancak bir sonraki ay hiç bir ödeme yapmadığı, iş bu davanın ise denetim raporunun düzenlenmesinden yaklaşık 3,5 yıl, davacının ödeme taahhüdünde bulunmasına rağmen süresinde ödeme de bulunmadığı tarihten itibaren ise yaklaşık 3 yıl sonra açıldığı, davacı kurumun yersiz ödemeden ve lehine yersiz ödeme yapılan kimseden haberdar olmasına rağmen süresinde yersiz ödemenin tahsili amacıyla dava açmadığı, 2 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra dava açıldığı gerekçesi ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm; davacı tarafça temyiz edilmiştir.
-2-
Dava; davalıya yapılan yersiz ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümlerince iadesi istemine ilişkin alacak davasıdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine göre zamanaşımı süresinin işleyebilmesi için davacı tarafın verdiğini geri istemeye hakkı olduğunu öğrenmiş olması gerekir. Bu durumda zamanaşımı, davacının dava açmaya hakkı olduğunu öğrendiği tarihten itibaren başlar.
Sebepsiz zenginleşmeye dayanan alacak davalarında zamanaşımı süresinin başlangıcı, kamu kurumlarında dava açılmasına emir vermeye yetkili makamın öğrenme gününden itibaren işlemeye başlar. (H.G.K. 25.06.2003 tarih ve 2003/4–422 E, 2003/439 K.). Bir başka deyişle; sebepsiz zenginleşmeye dayanan alacak davalarında zamanaşımı süresinin tüzel kişilerde, dava açılmak üzere emir vermeye yetkili organının zararı ve zarar vereni öğrenmesi, dava açılmak üzere "olur" vermesi ile başladığı kabul edilmektedir.
Somut olayda; davacı kuruma dava açmak üzere emir vermeye yetkili makamın olur tarihinin bildirilmesi amacıyla mahkemece yazılan müzekkereye verilen 05/06/2015 tarihli cevapta; davalıya sehven dalış tazminatı ödendiğinin kurum muhasebe denetmeni tarafından hazırlanan 24/11/2010 tarihli rapor ile tespit edildiği, davaya konu miktarın idari yoldan tahsil edilememesi nedeniyle iş bu davanın açıldığı belirtilmiş, ne var ki "olur" tarihi bildirilmemiştir.
O halde mahkemece; somut olayda, dava açmak üzere emir vermeye yetkili makamın olur tarihinin tespit edilememesi nedeniyle, zamanaşımı süresinin davanın açıldığı tarihten itibaren başlayacağı kabul edilip, zamanaşımı süresinin dolmadığı göz önünde bulundurularak, işin esasına girerek, oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yukarıdaki gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı taraf yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.