20. Hukuk Dairesi 2014/252 E. , 2014/2115 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Araklı (Kapatılan) Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 04/07/2011
NUMARASI : 2009/12-2011/49
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekilince tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Araklı Asliye Hukuk Mahkemesinde davacı H.. K.. ile davalı Hazine arasında görülen tescil davası, kadastro sırasında dava konusu taşınmazların Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu edildiğinden bahisle davalı şerhi konulmuş ve malik hanesi boş bırakılarak A.. K.. adına tesbit yapılmış, akabinde Asliye Hukuk Mahkemesince Kadastro Kanunu 27. maddesi hükümlerince kadastro mahkemesine aktarılmıştır.
Kadastro mahkemesinde, davaya dahil edilen davacı mirasçıları feragat etmiş olup, mahkemece, davanın feragat nedeniyle reddine, çekişmeli 2.. ada 1 ve 2.. ada 1 sayılı parsellerin dahili davalılar adına tesbiti yapılan A.. K.. mirasçıları adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğinde olup, Kadastro Kanununun 30/2. maddesi gereği gerçek malikin araştırılması zaruri olan aktarılan davalardandır.
Mahkemece, feragat nedeniyle davanın reddine karar verilerek taşınmazın davalılar A.. K.. mirasçıları adlarına tesciline karar verilmiş ise de, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 5, 26, 27 ve 30/2. maddelerinde kadastro tesbit tarihinden önce dava konusu olan taşınmazlar hakkında ne gibi işlem yapılacağı gösterilmiştir. Davacı H.. K.. tarafından Hazine ve Köy Tüzel Kişiliği aleyhine açılan tescil davası nedeniyle dava konusu taşınmazlar hakkında malik hanesi ve niteliği boş bırakılmak suretiyle tesbit tutanağı düzenlendiğine göre, 3402 sayılı Kanunun 27, 28 ve 29. maddeleri gereğince yargılamaya devamla, tesbit tutanağında yazılı hak sahiplerinin davaya dahil edilip, husumet yaygınlaştırılıp taraf oluşturulduktan sonra 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince tarafların gösterecekleri deliller ile mahkemece re"sen lüzum görülen diğer deliller de toplanıp dava konusu taşınmazın gerçek hak sahibi adına tesciline karar verilmesi gerekir. Somut olayda, taşınmazların malik haneleri açık olmasına rağmen, 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince re"sen hak sahibinin belirlenmesi için her hangi bir inceleme ve araştırma yapılmamış, adlarına tescil kararı verilen kişiler lehine zilyedlik koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılmadığı gibi, taşınmazların sınırında orman bulunmasına rağmen orman yönünden herhangi bir inceleme yapılmamıştır. Bu nedenle,
Mahkemece, öncelikle hak sahibi olabbilcek kişiler ile özellikle Orman Yönetimi davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan, krokili, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, (murisler) yönünden de aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 18/02/2014 günü oy birliği ile karar verildi.