Esas No: 2013/8319
Karar No: 2014/2243
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2013/8319 Esas 2014/2243 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Belediye Başkanlığı ile davalılar ..., ... (... oğlu 1966 d.lu), ... (... oğlu 1969 d.lu) ve ... ve arkadaşları vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
2859 sayılı Kanun gereğince yapılan yenileme kadastrosu sırasında, ... Köyü (eski ... parsel sayılı 67.800 m²) ... ada ... parsel sayılı 65.805,20 m² yüzölçümündeki taşınmaz, davalılar adlarına tesbit edilmiştir.
Davacı ... Yönetimi, çekişmeli taşınmazın kısmen kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığı iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece davanın reddine ve dava konusu parselin yenileme tesbiti gibi tesciline karar verilmiş; davacı tarafından temyiz edilmekle hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 24/04/2008 tarihli ve 2008/2176 E. - 6305 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme sonucunda kurulan hüküm doğru değildir. Davacı ... Yönetimi, yörede 2859 sayılı Kanun gereğince yapılan yenileme kadastro çalışmasında çekişmeli taşınmazın kısmen kesinleşen orman sınırları içinde kaldığı ve orman sayılan yerlerden olduğu iddiası ile yenileme kadastro çalışmasına itiraz davası açmıştır. Mahkemece uzman orman ve fennî bilirkişiler tarafından düzenlenen raporlara göre, çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman sınırları dışında kaldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, davacı ... Yönetimi, yapılan yenileme çalışmasının yetersiz olduğu iddiası ile bu davayı açtığına göre, öncelikle, yenileme çalışmasının kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak yapılıp yapılmadığı hususunda bilirkişiler ile inceleme yapılması gerekmektedir.
2859 sayılı Kanunun yenileme başlıklı birinci maddesi; “Teknik nedenlerle yetersiz kalan, uygulama niteliğini kaybeden veya eksikliği görülen ve en az bir mevkii ya da ada biriminde zemindeki sınırları gerçeğe uygun şekilde göstermediği tesbit edilen tapulama ve kadastro paftaları bu kanun hükümlerine göre tapu ve kadastro genel müdürlüğünün teklifi ve ilgili bakanın onayı ile yenilenir. Buna göre, tapu sicilinde gerekli düzeltmeler yapılır” hükmünü taşımaktadır.
Yenilemenin esasları başlıklı dördüncü maddesi; “Yenileme yalnız teknik çalışmaları kapsar. Tapu siciline geçmiş veya geçmemiş mülkiyet ve mülkiyete ilişkin haklar inceleme konusu yapılamaz. Yenileme işlemi sırasında ilk kadastro ve tapulamanın tahdit ve tesbit ettiği parsel sınırlarına itibar olunması esas alınır. Parselin zemindeki sınırları değişmemiş ise, ölçümleme sonunda yeni bulunan değerler aynen kabul edilir. Parselin zemindeki sınırları değişmiş veya işaretsiz ise, ilk kadastro veya tapulamanın pafta ve fennî belgelerinden yararlanarak sınırlar tesbit edilir. Parsel sınırlarının tesbit edilememesi halinde yol, dere ve benzeri tabii ve suni tesislerle çevrili parseller topluluğu bir bütün olarak ele alınır. Bu topluluk içindeki parsellerin konumu dikkate alınarak yüzölçümü farklılıkları her bir parselin sicilindeki yüzölçümü ile orantılı olarak bütün parsellere dağıtılmak suretiyle dengelenir. Bu işlemler sırasında parseller içindeki mevcut daimi yapı ve tesislerin aynı parsel içinde bırakılması, hak sahiplerinin birbirleri ile uyuşmazlık çıkarmadan kabullendikleri yerleşme biçimlerinin olduğu gibi muhafazası gözönünde bulundurulur. Bu topluluk içindeki sınırları değişmemiş parseller dengelemeye dahil edilmeyip haklarında üçüncü fıkra hükmü uygulanır”şeklinde düzenlenmiştir.
Öte yandan, kanunun 6. maddesine göre çıkarılan Yenilemenin Yapılış Biçimi ve Uygulanacak Teknik Yöntemleri Gösteren Yönetmeliğin 23. maddesinde parsel sınırları veya köşe noktalarında tapulama veya kadastro sırasında varolan ifraz ve parselasyon sonucu doğmuş olan parsellerin yenilemede, durumunu koruyan sabit zemin işaretleri tesbit edilerek, anılan sınırların yenilemede esas alınacağı 24. maddesinde yapılan ölçülerde herhangi bir hata bulunmaması halinde bu sınırlara aynen itibar edileceği 28. maddesinde ise, sınırları zeminde belirlenen parsellerle parseller topluluğunun yüzölçümlerinin köşe koordinatlarına göre hesaplanacağı vurgulanmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, yenileme işlemi, önceki kadastro ile saptanan mülkiyet ve geometrik durumu yok sayan veya tamamen hükümsüz kılan yeni bir kadastro çalışması değil, mümkün olduğu kadar aslına sadık kalınarak onun eksikliklerini tamamlayan sınırlarında ve yüzölçümlerinde görülen yanlışlıkları “orantı” ve “dengeleme” kurallarına göre düzelten bir önceki kadastroya ek bir işlemdir.
Zorunlu sebepler (parsel köşe noktalarının kaybolması, röperlerin bozulması gibi) sonucu ortaya çıkan sınır değişiklikleri, her zaman mülkiyet değişikliği niteliğinde değildir. İlk kadastronun aslına bağlı kalınmakla beraber, tüm kanun ve yönetmelikte gösterilen bilimsel ve teknik verilere uygun olarak yapılan ölçümlere rağmen, elde olmayan zorunlu sebepler sonucu ortaya çıkan değişiklik ve buna bağlı geometrik durumun kabulünde zaruret vardır.
Ayrıca, ilk kadastro ile yenileme sonucu üretilen paftalar ve buna bağlı parseller ya da parsel topluluğu arasındaki fark ya da farklar tecviz dışı ise parsel yüzölçümlerinin yukarıda değinildiği şekilde dengeleme ve orantı yoluyla düzeltileceği, bu suretle meydana gelen haksızlıkların da önlenebileceği kuşkusuzdur.
Bu durumda; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle, sınırların değişip değişmediğinin belirlenmesi zorunludur. Zira, sınırların değişmesi halinde uygulanacak hükümle, değişmemesi halinde uygulanacak hükümler birbirinden farklıdır.
Eğer sınırlarda bir değişiklik yoksa eski sınırlara itibar edileceği, sınırlarında ve yüzölçümlerinde bir yanlışlık ve eksiklik bulunmayan parsellerin yenileme dışı bırakılacağı tabiidir.
Sınırlarda değişiklik mevcut ise, tapulama haritaları ile yenileme haritalarının çakıştırılıp uygulanması, bu uygulamada özellikle parsel köşelerinin hesaplanacak koordinatlarına göre tersim edilmesi, sınırların tesbit edilememesi halinde sabit noktalardan (sınırlardan) yararlanılması, tüm bulguların arz üzerinde işaretlenip rapor edilmesi ve gerekçelerin gösterilmesi asıldır. Ayrıca, taşınmazda fiilî kullanım sonucu ortaya çıkan yeni oluşum, yeni bir mülkiyet değişikliği niteliğinde olup, yenileme paftalarında nazara alınmaz.
Teknik bilirkişi, aradaki farkın ilk tesis kadastrosunun hatalı olmasından ileri geldiğini, ilk üretilen haritanın koordinat hesaplarında yapılan hatalar ve sınırlandırmalar nedeni ile hatalı olduğunu, oysa yenilemenin zemine uygun olduğunu açıklamaktadır.
Ne var ki, mahkemece somut olayın özelliğine göre yukarıdaki ilkeler gözetilerek uzman fennî bilirkişi ile uygulama yapılmamıştır.
2859 sayılı Kanunun 5. maddesi gereğince yenileme tesbitlerine yapılacak itirazlar ve komisyon kararlarına karşı açılacak davalar, 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre kadastro mahkemelerinde çözümlenir. Yine, aynı Kanunun 4. maddesi gereğince “yenileme yalnız teknik çalışmaları kapsar. Tapu siciline geçmiş veya geçmemiş mülkiyet ve mülkiyete ilişkin haklar inceleme konusu yapılamaz...” Somut olayda, dava yenileme tesbitine karşı askı süresi içinde açıldığından, 5. madde gereğince davaya bakma görevi kadastro mahkemesine aittir. 4. madde hükmüne göre kadastro mahkemesinin görevi, teknik çalışmaları kapsayan yenileme işleminin kanuna ve yönetmeliğe uygun yapılıp yapılmadığını belirlemek suretiyle sadece bu konuda davanın esası hakkında bir karar vermekten ibarettir. Paftaların yenilenmesine itiraz davalarında tapu siciline geçmiş veya geçmemiş mülkiyet ve mülkiyete ilişkin haklar inceleme konusu yapılamaz.
Temyize konu dava, paftaların yenilemesi sırasında hata yapıldığı iddiasıyla birlikte davalılara ait tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tescili iddiasını da kapsamaktadır. Dosya kapsamından, yörede 1990 yılında yapılarak kesinleşen orman kadastro çalışmasının bulunduğu belli olup; Orman Yönetimi ve müdahil Hazine, kesinleşen tahdit içinde kalan taşınmazın kesinleşen orman kadastro çalışması itibarı ile orman sayılan yerlerden olduğu iddiası ile tapusunun iptali ve tescil isteği ile herhangi bir süreye bağlı kalmadan genel hukuk mahkemesinde dava açabilir. Ancak, bu konudaki dava, görevsiz olan kadastro mahkemesinde açılmıştır.
O halde, mahkemece yapılması gereken iş: paftaların yenilenmesi sırasında 2859 sayılı Kanunun 4. maddesi ve bu kanun hükümleri uyarınca çıkartılan yönetmelik hükümlerine aykırı işlem yapılıp yapılmadığını, usûlen yaptıracağı bilirkişi incelemesi ile saptayarak, süresinde açılan davanın esası hakkında hüküm kurmak; çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla davalıların tapusunun iptali ve tescil isteğiyle açılan davadan dolayı da görevsizliğe karar vermekten ibarettir.
Davacı ... Yönetiminin paftaların yenilenmesi işlemine karşı açtığı davanın, Yönetiminin lehine ya da aleyhine karara bağlanması, kesinleşen tahdit içinde kalan tapunun iptali ve tescil davası yönünden H.U.M.K.’nın 237. maddesi anlamında bir kesin hüküm oluşturacağının da düşünülemeyeceği""ne değinilmiştir.
Bozma kararına karşı, davalı ... tarafından yapılan karar düzeltme talebi de, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 20.01.2009 tarihli ve 2009/984-559 sayılı kararı ile reddedilmiştir
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davacı ... Yönetiminin davasının kabulüne, yapılan yenileme çalışmalarının hatalı olduğunun tesbitine, 30/04/2012 havale tarihli fen bilirkişisi İbrahim Uzuner ve orman bilirkişisi ..."un müşterek raporlarında belirtildiği üzere, dava konusu ... ada ... sayılı parselin yüzölçümünün 61350,71 m² olduğunun tesbitine, yüzölçümün bu şekilde düzeltilmesine, kesinleşmiş orman kadastro tutanakları doğrultusunda aradaki sınırın bilirkişi raporuna ekli krokide gösterilen " orman tutanaklarında bahsi geçen eski köy yolu" olarak belirlenmesine, tapu iptali ve tescil talebi açısından mahkemenin görevsizliğine, mahkeme kararı kesinleştiğinde ve talep halinde tapu iptali ve tescil talebine yönelik olarak davanın dosyadan tefriki ile görevli ve yetkili ... Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı Belediye Başkanlığı ile davalılar ..., ... (... oğlu 1966 d.oğlu), ... (... oğlu 1969 d.oğlu) ve katılma yoluyla ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, yenileme kadastrosuna itiraz ile tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 28.07.1990 tarihinde yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır.
1) Davalı Belediye Başkanlığının temyiz itirazları yönünden;
İncelenen dosya kapsamına göre, davalı Belediye Başkanlığı hakkında bozma öncesi husumet nedeniyle red kararı verildiği, davalı belediyenin bozmadan önceki hükmü temyiz etmediği, husumetten red kararı belediye açısından kesinleşmiş olup, bozma sonrası verilen kararı temyiz edemeyeceğinden temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2) Davalı gerçek kişilerin temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece, davacı ... Yönetiminin tapu iptali ve tescil istemine yönelik talebi hakkında görevsizlik kararı verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, davacı ... Yönetiminin, yapılan yenileme çalışmasının yetersiz olduğu iddiası ile açmış olduğu davanın kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; 2859 sayılı Kanunun 5. maddesi gereğince yenileme tesbitlerine yapılacak itirazlar ve komisyon kararlarına karşı açılacak davalar, 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre kadastro mahkemelerinde çözümlenir. Yine, aynı Kanunun 4. maddesi gereğince “yenileme yalnız teknik çalışmaları kapsar. Tapu siciline geçmiş veya geçmemiş mülkiyet ve mülkiyete ilişkin haklar inceleme konusu yapılamaz...” Somut olayda; dava, yenileme tesbitine karşı askı süresi içinde açıldığından, 5. madde gereğince davaya bakma görevi kadastro mahkemesine aittir. 4. madde hükmüne göre kadastro mahkemesinin görevi, teknik çalışmaları kapsayan yenileme işleminin kanuna ve yönetmeliğe uygun yapılıp yapılmadığını belirlemek suretiyle sadece bu konuda davanın esası hakkında bir karar vermekten ibarettir. Kadastro mahkemesinde paftaların yenilenmesine itiraz davalarında tapu siciline geçmiş veya geçmemiş mülkiyet ve mülkiyete ilişkin haklar inceleme konusu yapılamaz. Mahkemece, dava konusu taşınmaz hakkında orman ve fen bilirkişi tarafından tanzim edilen 20/04/2012 tarihli raporda orman tahdit hattına dayalı olarak yapılan inceleme ve araştırmada belirlenen taşınmazın tahdit hattına göre konumuna göre hüküm kurulması hatalıdır. Kaldı ki, dairenin bozma kararı sonrasında kendisinden ek rapor alınan fen bilirkişisi ..."un 05/11/2009 tarihli rapor ve eki krokisinde dava konusu taşınmazın 1956 yılında yapılıp kesinleşen arazi kadastrosu paftası ve yenileme kadastro paftasına göre konumu gösterilmiş ve
taşınmazın eski ve yeni durumları arasında çok büyük farklılıklar olmadığı, taşınmazın 2859 sayılı Kanun 4. maddesi ve yönetmeliklere uygun olarak yapıldığı belirtilmesi dosya içeriğinden de yapılan yenileme işleminin usulüne uygun olduğunun anlaşılması karşısında, mahkemece davacı ... Yönetiminin yapılan yenileme çalışmasının yetersiz olduğu iddiası ile açmış olduğu davası bakımından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, bu bakımdan davanın kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle, davalı Belediye Başkanlığının temyiz dilekçesinin REDDİNE, temyiz harcının talep halinde iadesine,
2) İkinci bentde davalı gerçek kişilerin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının talep halinde iadesine 20/02/2014 günü oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.