20. Hukuk Dairesi 2013/10840 E. , 2014/2244 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği Akköy Köyünde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, daha önce murusi babasının zilyet ve kullanımanda iken murisin 2003 yılında ölümü sonrasında mirasçılar arasında yapılan taksim sonrası kendisine düştüğünü ve halen zilyetliğinde bulunduğunu, taşınmaz üzerinde kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne ve üzerinde iki katlı kagir ev bulunan 915 m² yüzölçümlü taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, kurulan hüküm Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14/05/2007 gün ve 2007/6283 - 6316 sayılı kararı ile onanmış, ancak, Hazine ve davalıların karar düzeltme itirazları sonucu Dairenin onama kararı kaldırılmak suretiyle 18/12/2007 gün ve 2007/17125 - 16758 sayılı kararı ile hüküm bozulmuştur.
Mahkemece uyulan bozma kararında özetle: "Mahkemece taşınmazın davacının babası Ali"den kalmakla beraber Ali"nin çocukları arasında yapılan taksimde davacı ..."a isabet ettiği ve davacının kullanımında olduğu gerekçesiyle davacı ..."ın davasının kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Taşınmazın 2003 yılında ölen ortak miras bırakan Ali Bay"dan kaldığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamadığı gibi, bu yön de mahkemenin kabulündedir. Uyuşmazlık, Ali Bay terekesinin mirasçıları arasında paylaşılıp paylaşılmadığı ve uyuşmazlığa konu taşınmazın paylaşım sonucu hangi tarafa isabet ettiğine ilişkindir. Medenî Kanunun eski 539 yeni 599. maddesine göre terekenin doğrudan mirasçılarına intikali kural olduğuna ve davalı ..."nın da paylaşımın olmadığını ileri sürdüğüne göre, paylaşımın yapıldığını kanıtlama yükümlülüğü paylaşımı iddia eden davacı tarafa düşmektedir. Paylaşıma, dayanan taraf Medeni Kanunun 6. maddesi gereğince paylaşımın varlığını, paylaşım tarihini, paylaşıma bütün paydaşların veya yetkili temsilcilerinin katıldıklarını, paylaşımda paydaşlara verilen paylar ile bunların akibetlerini, paylaşımın bozulup bozulmadığını kanıtlamakla yükümlüdür. Ne var ki; davacı taraftan bu konuda delilleri sorulmamış, yerel bilirkişi ile tanıkların soyut içerikli sözlerine değer verilerek hüküm tesisi yoluna gidilmiştir. Geçerli bir taksimin varlığından söz edilebilmesi için taksime tüm mirasçıların ya da temsilcilerin katılmaları her mirasçıya
- 2 -
2013/10840 - 2014/2244
hangi mevkiinden taşınmaz mal verildiğinin, taşınmaz mal verilmeyen mirasçının ne şekilde razı edildiğinin somut olarak ortaya konulması gerekir. Bu nedenle; davasını kanıtlama yükümlülüğünde bulunan davacıdan bu konudaki delilleri sorulmalı ve tanık gösterilmesi istenmeli, isteği halinde aynı olanak davacı ..."e de tanınmalı, daha sonra mahalli bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte bilirkişi ve tanıklardan Ali Bay"ın terekesinin yöntemine uygun ve geçerli biçimde paylaşılıp paylaşılmadığı, paylaşım yapılmış ise, tüm mirasçılarının taksime katılıp katılmadığı, taksime katılmayan mirasçıların kendisini ne şekilde temsil ettirdiği, taksimin hangi tarihte yapıldığı, her mirasçıya hangi taşınmaz mal verildiği, paylaşım dışı mal olup olmadığı, dava konusu taşınmazın kime verildiği araştırılmalı, uzun süreli kullanmanın harici paylaşımın karinesi olduğu düşünülmeli, paylaşımda eşitliğin zorunlu bulunmadığı gözönünde tutulmalı, Ali Bay mirasçıları Mahmure, Nermin ve Şermin Bay"ın davayı kabul ettikleri ve aleyhlerine verilen hükmüde temyiz etmedikleri de gözetilerek, oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir." denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılama sırasında yörede 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kadastro Kanununun 4. maddesi kapsamında orman kadastrosu ile genel arazi kadastrosu işlemleri yapılmış, çekişmeli taşınmaz orman sınırları dışında bırakılmakla birlikte hakkında 154 ada 13 parsel numarası verilmek suretiyle kadastroya tâbi tutulduğu, 891 m² yüzölçümü ile belgesizden 1 adet 3 katlı kargir ev, ardiye ve arsa niteliği ile tesbiti yapılıp asliye hukuk mahkemesinin 2005/38 sayılı dosyasında davalı olması nedeniyle malik hanesi açık bırakıldığı görülmekle, dava dosyası 3402 sayılı Kanunun 5. maddesi gereğince görevsizlik kararı verilmek suretiyle kadastro mahkemesine aktarılmıştır.
Kadastro mahkemesince yapılan yargılama sonucu çekişmeli taşınmazın müşterek muris Ali"den kaldığı, ancak, Ali"nin 2003 yılında ölümünden sonra tüm miraslarının katılımı ile taksimin yapılarak çekişmeli taşınmazın davacıya kaldığı, bu hususun diğer mirasçılar ve tanıklarca da doğrulandığı, muris Ali ile davacı zilyetliğinin 20 yılı aştığı ve usûlünce yapılan araştırmada öncesi itibariyle orman sayılan yerlerden olmadığı belirlenerek davacının davasının kabulü ile Mudanya İlçesi, Akköy Köyü, 154 ada 13 parsel sayılı taşınmazın aynı nitelikte davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılardan Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosunun yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 20/02/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.