20. Hukuk Dairesi 2013/10195 E. , 2014/2259 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, ..... 2712,37 m² yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı .... adına tesbit edilmiştir.
Davacı Hanife Yumak, irsen intikal ve tapu kaydına dayanarak, birleşen dosya davacısı Hazine ise, taşınmazın Kıyı Kanunu ve Kıyı Yönetmeliği gereğince kıyı şeridi içinde kaldığı iddiası ile dava açmışlardır.
Mahkemece, davaların reddine ve taşınmazın tesbit gibi .... mirasçıları adına tesciline karar verilmiş; davacı Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 29.12.2005 tarih ve 2005/13457 - 13833 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: “Dava konusu taşınmazın sınırında orman bulunduğunun anlaşıldığı, mahkemece orman yönünden araştırma ve inceleme yapılmadığı, Anayasa’nın 169/2 ve 3402 sayılı Kanunun 18/2. maddeleri gereğince ormanların zilyetlikle kazanılması mümkün olmadığından 6831 sayılı Kanun kapsamında orman araştırılması yapılması, bundan sonra toplanan deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra kıyı konusunda bir değerlendirme yapılmadan taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine, dava konusu parselin .... mirasçıları adına tesciline karar verilmiş; davacı Hazine ve dahili davalı ... Yönetiminin temyizi üzerine hüküm, bu kez Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 04.02.2008 tarih 2007/15112 – 2008/1577 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: "Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; kadastro paftası ile memleket haritası ölçekleri denkleştirilerek birbirleri üzerine aplike edilmeden taşınmazın renksiz memleket haritası üzerinde daire şeklinde gösterildiğinden bilirkişi raporunun denetlenemediği gibi çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde idare tarafından yapılan ve usulüne uygun olarak tebliğ edilen kesinleşmiş bir kıyı kenar haritasının olup olmadığı, davalı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği de araştırılmamıştır.
Mahkemece; öncelikle, orjinal renkli eski tarihli memleket haritası ile hava fotoğrafları, idare tarafından yapılan ve usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiş, idarî yargı yolu kullanılmamış ya da kullanılmakla birlikte idarî yargı kararı kesinleşerek oluşmuş kıyı kenar
- 2 -
2013/10195 - 2014/2259
çizgisi mevcut ise haritası ilgili yönetimden getirtilmeli, bir orman, bir ziraat, bir jeolog ve bir fen bilirkişi yardımıyla yeniden yapılacak keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarında ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli, kıyı kenar çizgisi haritası fen elemanı bilirkişi ve jeolog bilirkişi marifetiyle uygulanmalı, çekişmeli taşınmazın kıyı haritası kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmeli; taşınmazın 573 m² bölümünün sahil kumluğu niteliğinde olduğuna ilişkin Jeoloji Mühendisi Mehmet Aydın tarafından düzenlenen 20.10.1995 tarihli rapor da değerlendirilerek, taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu ve kıyı kenar çizgisi dışında kaldığının belirlenmesi halinde, bu kez davalı gerçek kişinin bu yeri Hazineye karşı 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddeleri gereğince imar ve ihya ile zilyetlik yoluyla kazanma koşulları araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi"gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, Hanife Yumak tarafından açılan davanın reddine, davacı Hazinenin davasının ise kısmen kabulüne ve Harita Mühendisi .... tarafından hazırlanan rapora ekli krokide (A) ile gösterilen 2074,90 m² bölümün kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle bu bölüm için yapılan tesbitin iptali ile bu bölümün tapudan terkinine, aynı krokide (B) ile gösterilen 637,47 m² bölümün ise orman sayılmayan yerlerden olduğu ve davalı kişiler yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle, 160 ada 19 parsel sayısıyla .... mirasçıları adına veraset ilâmındaki hisseleri oranında tapuya tesciline karar verilmiş; davacı Hazine ve davalılardan ... vekilleri ile davalılar Süleyman, ..... ve ... tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 24.09.2012 tarih 2012/7816 - 10475 sayılı kararıyla davalılar ....., Baykal ve ... ile davalı ... vekilinin krokide (A) ile gösterilen 2074,90 m² bölümüne yönelik temyiz itirazları reddedilmiş, davacı Hazinenin temyiz itirazları ise kabul edilerek hüküm bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: [Mahkemece, bilirkişi raporuna ekli krokide (A) ile gösterilen 2074,90 m² bölümün kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı yönündeki gerekçesi isabetli ise de, bu bölümün tapudan terkinine karar verilmesi yerinde değildir. Şöyle ki; dava, kadastro tesbitine itiraz davasıdır. Çekişmeli taşınmaza karşı askı ilân süresi içinde dava açıldığına göre, çekişmeli taşınmaz tapuda kayıtlı değildir. Dolaysıyla tapuda kayıtlı olmayan taşınmazın krokide (A) ile gösterilen 2074,90 m² bölümünün tesbit dışı (kadastro harici) bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde “tapudan terkinine” karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.
Diğer yandan, mahkemece; çekişmeli taşınmazın bilirkişi raporuna ekli krokide (B) ile gösterilen 637,47 m² bölümün ise orman sayılmayan yerlerden olduğu ve davalı kişiler yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle, 160 ada 19 parsel sayısıyla .... mirasçıları adına tesciline karar verilmiş ise de, mahkemece varılan sonuç dosya kapsamı ile örtüşmemektedir. Şöyle ki; 25.02.2005 tarihli keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ve tespit bilirkişileri, davalıların taşınmazı, tarla olarak, ziraat yapmak amacıyla hiçbir zaman kullanmadığını, yaklaşık 40-50 senedir bu taşınmazın ekilip biçilmediğini, arazi zemininin kumluk olduğunu, özellikle deniz yönünden poyraz rüzgarı estiğinde zeminin kum ile dolduğunu, bu nedenle ziraat yapılmasının zor olduğunu, davalı ve mirasçıları tarafından taşınmazın ekilip biçildiğini görmediklerini beyan etmişlerdir. Ziraat bilirkişi ise, taşınmaz üzerinde herhangi bir tarımsal faaliyet yapıldığına dair bir bulguya rastlanmadığını bildirmiş, dosyadaki bilgi ve belgelerden, çekişmeli taşınmaz üzerinde hiçbir imar ve ihya çalışması yapılmadığı, yaklaşık 40-50 yıldır tarımsal faaliyette kullanılmadığı ve araziye tarım arazisi vasfı kazandırılmadığı, taşınmaz üzerindeki zilyetlikte kazanmayı sağlayan ekonomik amaca uygun ve kanunun aradığı bir kullanım şekli bulunmadığının anlaşılması karşısında, davalı gerçek kişiler yararına imar ve ihya ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğinin oluştuğundan söz edilemez. O halde, mahkemece, davacı Hazinenin bilirkişi raporuna ekli krokide (B) ile gösterilen 637,47 m² bölümü yönünden de davasının kabulüne karar verilmesi] gereğine değinilmiştir.
- 3 -
2013/10195 - 2014/2259
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, davacı Hanife Yumak tarafından açılan davanın reddine, davacı Hazinenin davasının kabulüne; Balıkesir İli, Bandırma İlçesi, Sahil Yenice Köyü 160 ada 19 parselde bulunan 2712,37 m2 yüzölçümündeki taşınmazın kadastro tesbitinin iptali ile; Harita Mühendisi .... "ın raporunda (A) harfi ile gösterilen mavi boyalı 2074,90 m2 taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle taşınmazın 3402 sayılı Kanunun 16. maddesi uyarınca tesbit dışı (kadastro) harici bırakılmasına, Harita Mühendisi ...."ın raporunda (B) harfi ile gösterilen kırmızı boyalı 637,47 m2"lik taşınmazın ise 160 ada 19 parsel numarası altında ham toprak niteliği ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının davalı ..."e yükletilmesine 24/02/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.