20. Hukuk Dairesi 2013/11030 E. , 2014/2281 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, .... adına kayıtlı Mart 1980 tarih 10 nolu, 2064,00 m² yüzölçümlü tapu kaydının kesinleşen orman sınırları içinde kaldığını, aynı nedenle asliye hukuk mahkemesinde açtıkları 1986/18 sayılı tapu iptali ve tescil ile elatmanın önlenmesi istemli davanın da kabul edildiğini, ancak, tapunun bir bölümünde kat irtifakı tesis edildiğinden tapunun iptali ve orman olarak tescili konusunda tapu müdürlüğünce idari yoldan işlem yapılmadığını bildirerek kat irtifakı tesis edilen tapu kayıtlarının iptaline ve elatmanın önlenmesine istemleriyle Karabük 2. Asliye Hukuk Mahkemesine dava açmış, ilgili mahkemenin 03/04/2007 tarihli ve 2003/232 - 2007/146 sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiş, temyiz üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 15/04/2008 tarih 2008/3317-5947 sayılı kararında; “Temyize konu davanın açıldığı 08.07.2003 tarihinden sonra taşınmazın bulunduğu yerde 2/B madde uygulaması yapılarak taşınmaz XIX numaralı poligon içinde orman sınırları dışına çıkarılmış ve bu çalışma 03.03.2004 tarihinde ilân edilmiştir. Bu durumda, dava aynı zamanda 2/B madde uygulamasına itiraz niteliğinde olmakla davaya bakma görevi 6831 sayılı Kanunun 11. maddesi uyarınca kadastro mahkemesine ait olduğu” gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiş, bozma sonrasında Karabük 2. Asliye Hukuk Mahkemesince, bozma kararına uyulduktan sonra 2/B madde uygulamasına itiraz yönünden görevsizlik kararı verilerek dosya kadastro mahkemesine intikal ettirilmiştir.
Kadastro mahkemesince Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) davaya dahil edildikten sonra, davanın kabulüne ve dava konusu Karakaya Devlet Ormanı - I içerisinde yer alan ve 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesine göre P.XIX olarak orman tahdidi sınırları dışına çıkartılan (Karabük İli, Şirinevler Mahallesi 120 evler mevkiinde kain Temmuz 1984, cilt no: 39, sahife no: 89, sıra no: 12’de kayıtlı taşınmaz) taşınmazın orman tahdit sınırları içerisinde bırakılmasına karar verilmiş, bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 12/12/2011 tarihli ve 2011/10133 E. - 14495 K. sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “6831 sayılı Kanunun değişik 2/B maddesi ile (bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerlerin orman rejimi dışına çıkartılacağı) hükmünün bulunduğu, bundan doğal ve gerçek anlamda nitelik kaybının anlaşılması gerektiği, her isteyenin ormanlarda doğal olarak bulunan deliceleri aşılaması, bina ya da eklentilerini inşa etmesi, erezyona sebep olacak biçimde araziyi teraslaması ya da orman bitkilerini kökleyip tarım yapmaya teşebbüs etmesi veya 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi gereğince hiçbir zaman kişiler adına tapuya tescil edilemeyecek ve özel mülke konu olamayacak orman içi açıklığı niteliğinde olan yerlerin insan eliyle ve zorlama yöntemlerle niteliğinin yitirilmesi kanun maddesinde anlatılan bilim ve fen bakımından nitelik kaybı olmayıp, zorla ve ormanın tahribi sonucu niteliğinin kaybettirilmesidir. Bu yöntem, toprak erozyonu, ormanların ortadan kalkması, doğanın ve çevrenin bozulup yok olması sonuçlarını doğurur.
-2-
2/13/11030 - 2014/2281
Kanunda tanımlanan (....bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetme...) kavramında bu tür olaylar amaçlanmamıştır. 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesinin başka türlü yorumu, ormanların bilinçli şekilde niteliğinin kaybettirilmesine, tahribine ve yok edilmesine izin verdiği sonucuna ulaştırır ki, bu durum Anayasanın 169 ve 170. maddelerine aykırı olur. Suç teşkil edecek eylemlerle ve zorlama yolu ile ormanların niteliğinin kaybettirilmesi kanunlarla korunamaz.
O halde; yukarıda anlatılan eylemler sonucu ormanların yok edilmesinin bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybetme olarak kabul edilemeyeceğini gözönünde bulundurularak, dava konusu taşınmazın orman bütünlüğünü bozmama, su ve toprak rejimine ve çevresindeki ekosistemlerinin tüm öğeleriyle kendisini yenileyebilme gücüne zarar vermeme, ormancılık çalışmalarının etkenlik, verimlilik ve karlılık düzeylerini düşürmeme, taşınmaz üzerinde insan elinin çekilmesi ve olduğu gibi bırakılması halinde yeniden orman haline dönüşüp dönüşemeyeceği gibi koşulları birlikte değerlendirip, dava konusu taşınmazın hangi doğal olaylar ve eylemler sonucu bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybettiğini ya da etmediğini inceleyerek bu olguları tartışması ve taşınmazın hangi maddî ve bilimsel olgular sonucu nitelik kaybettiği sonucuna ulaştığını raporunda açıklaması gerekir.
Bu nedenle, mahkemece öncelikle 1980 yıllara ait hava fotoğrafı ve memleket haritası bulundukları yerlerden getirtilerek önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek iki orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazın 31.12.1981 yılından önce bilim ve fen bakımından tam olarak orman niteliğini yitirip yitirmediği yukarıda yazılı koşullar dikkate alınarak belirlenmeli, oluşacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.” denilmiştir. Mahkemece, bozmaya uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulamasına itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1946 yılında 3116 sayılı Kanuna göre 1976 yılında 1744 sayılı Kanuna göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile 03.03.2004 tarihinde ilân edilen kesinleşmeyen aplikasyon ve 2/B çalışması bulunmaktadır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna ve çekişmeli taşınmazın 31.12.1981 yılından önce bilim ve fen bakımından tam olarak orman niteliğini yitirdiği anlaşıldığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 24/02/2014 günü oy birliği ile karar verildi.