20. Hukuk Dairesi 2013/8511 E. , 2014/2317 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki orman kadastrosuna itiraz davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 29/04/2013 gün ve 2012/12150 E. 2013/4679 K. sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davacılar vekilleri tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar ... ve 12 arkadaşı adına vekilleri 10.12.2002 tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdikleri ... Köyü idari sınırları içinde kalan, ancak ... Köyü, ... Devlet Ormanı sınırları içinde gösterilen taşınmazlarla ilgili orman sınırlamasının hatalı olduğunu ve çalışmanın köylerinde ilân edilmediğini bu işlemin iptali için ... İdare Mahkemesinin 2002/ 56 Esasında 20/12/2001 tarihinde dava açtıklarını adli yargının görev alanında olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiğini, idare mahkemesinde sunulan dilekçe ve delillerini aynen tekrar ettklerini bildirerek, sınırlamanın iptalini istemişlerdir. Mahkemece 6831 sayılı Kanunun 7 ve 8. maddelerinde öngörülen çalışma ve ilâna ilişkin koşulların yerine getirilmemiş olması nedeniyle davanın kabulü ile 20 nolu Orman Kadastro Komisyonunca yapılan sınırlamanın iptaline dair verilen karar, Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmekle, Dairenin 22.06.2011 gün 2011/8366 - 7863 sayılı kararı ile [“... ve ... Köyleri içinde bulunan ormanlarda yapılan orman kadastrosu, aplikasyon çalışmalarının orman kadastro komisyonunca 6831 sayılı Kanunun 8. maddesinde ve Orman Kadastro Yönetmeliğinin 15 ve 16. maddesinde belirtilen tüm ilânların, kanun ve yönetmeliğe uygun olarak yapıldığı ve dava konusu taşınmazın ... Devlet Ormanı sınırları içine alınarak, orman kadastrosunun ilân edildiği ve bu çalışmanın kesinleştiği, orman kadastrosuna itiraz davalarının, 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesi hükmüne göre 6 aylık askı ilân süresi içinde kadastro mahkemelerinde, bu sürenin geçmesi halinde yine aynı maddenin son cümlesi uyarınca, tapulu taşınmazlar yönünden hak sahiplerince 10 yıllık hak düşürücü süre içinde genel mahkemelerde açılabileceği, bu sürenin geçirilmesinden sonra, hangi nedenle olursa olsun orman kadastrosunun iptali için dava açılamayacağı, davacıların herhangi bir mülkiyet belgesine dayanmadıkları gibi, 11.maddede öngörülen 6 aylık ve 10 yıllık sürelerin de çoktan geçmiş ve orman kadastro çalışmasının kesinleştiği, dava açıldıktan sonra Sapadere Köyünde yapılan genel arazi kadastro çalışmasında taşınmazın kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalması nedeni ile ada ve parsel numarası verilerek 3402 sayılı Kanunun 22/son maddesi gereğince tapu kütüğüne olduğu gibi aktarılması işleminin yeni bir kadastro işlemi olmadığından davacılara yeni bir dava hakkı vermeyeceği nedeniyle mahkemece davanın reddine karar verilmesi...""] gereğine değinilerek bozulmuş, mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacılar vekili tarafından temyizi üzerine Dairenin 29/04/2013 gün ve 2011/12150 E. 2013/4679 K. sayılı ilâmıyla [""Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına,] karar verilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 10 yıllık sürede tapu kaydına dayalı olarak açılan orman tahdidine ve kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
... Köyünde ise 34 nolu Orman Kadastro Komisyonunca yapılan Orman Kadastrosu ve 2/B çalışmasının sonuçları 16.09.1999 tarihinde, ... Köyünde 20 nolu Orman Kadastro Komisyonunca 2896 sayılı Kanuna göre yapılan Orman Kadastrosu ve 2/B çalışmasının sonuçları 30.04.1986 tarihinde, yine aynı köyde 26 nolu Orman Kadastro Komisyonunca 3302 sayılı Kanuna göre yapılan Orman Kadastrosu ve 2/B çalışmasının sonuçları 24.11.1988 tarihinde, ilân edilmiş ve dava tarihinde kesinleşmiştir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu ... Köyünde arazi kadastrosu 15.08.2006 tarihinde kesinleşmiş, çekişmeli taşınmazlar ... ada ... parsel sayılı "... Devlet Ormanı" sınırı içinde bırakılmış, ancak, orman parseline tutanak düzenlenmeksizin 3402 sayılı Kanunun 22/son maddesi gereğince tapu kütüğüne aktarılmıştır. ... Köyündeki arazi kadastrosu ise 30.05.2006 tarihinde kesinleşmiştir.
Davacılar vekilleri karar düzeltme istemli dilekçelerinde; ... Köyü mülki sınırları içinde harici satış senetleri, vergi kayıtları bulunan tapulu arazilerinin ... Köyünde yapılan orman kadastrosunda tahdit sınırları içine alındığını sonradan öğrendiklerini, usûlsüz yapılan bu bu idarî işlemde Sapadere Köyü mülki sınırları içinde bulunan bir kısım arazilerin ... Devlet Ormanını içinde tahditi yapılarak ... ada ... parsel numarası ile sınırlandırıldığını, köylüler hakkında açılan ceza davaları ile öğrendiklerini, ... Köyünde 20 nolu Orman Kadastro Komisyonu tarafından yapılan orman kadastro işleminin ... Köyünde ilân edilmediğini, bu işlemin iptali için idare mahkemesinde iptal davası açtıklarını, görevsizlikle adli yargıya aktarıldığını, çekişmeli taşınmazın 2006 yılında yapılan kadastrodan önce tapuda kayıtlı olduğunu, mahkemece tapu kayıtlarının tüm gittilerinin ve revizyonlarının getirtilmediğini ve keşifte sağlıklı bir şekilde uygulanmadığını, ayrıca taşınmazın orman alanı dışında kaldığını, tarım arazisi olarak kullanıldığını, orman olmadığını ileri sürerek Dairenin onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün bozulmasını karar düzeltme yolu ile istemiştir.
Dosyanın karar düzeltme istemi doğrultusunda yapılan incelemesinde; mahkemece, yerel bilirkişi yardımı ile ve sadece harita mühendisi marifetiyle yapılan keşifte ... Köyü ile ... Köyünün hudutnamleri uygulanmış dava konusu edilen taşınmazların ... Köyü hudutları içinde kaldığı ve ... Köyü kadastrosunda ... ada ... sayılı parsel ... Devlet Ormanı olarak, ... ada ... sayılı parsel ... Devlet Ormanı olarak tesbitinin yapıldığını, tarım arazileri dışında kalan alanların ayrıca ... Devlet Ormanı olarak sınırlandırıldığını söylemiş haritasında hangi parsel numarasını aldığı belirlenmediği gibi davacıların dava ettikleri yerler kadastro paftası üzerinde yüzölçümleri ile birlikte gösterilmemiştir. Mahkemece davacıların hem idarî yargı davasında dayandıkları hemde eldeki adlî yargı davasında dosyaya fotokopisini sundukları T.Sani 1337 t. 5 numaralı ve yine Temmuz 1935 tarih 8-9-10 numaralı ve Temmuz 1935 tarih 23-24 numaralı tapu kayıtlarının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve varsa revizyonları getirtilmemiş ve yapılan keşifte mevki ve hudutlar yöreyi iyi bilen yaşlı yerel bilirkişilerden sorulmak suretiyle sağlıklı bir uygulama yapılmadığı gibi, davaya konu taşınmazların en yakın kadastro parselleri ile irtibatlandırılmak suretiyle kadastro paftası üzerinde gerçek yerleri de fen bilirkişi tarafından saptanmamış yerleri isim belirtilerek işaretlenmemiştir.
Kaldıki; kadastro mahkemesi basit yargılama ve seri muhakeme usûlüne tabidir. Davacıların dayandıkları yazılı delilleri ibraz edilenler dışında varsa tapu kayıtları noter satış senetleri kendilerinden bir bir sorularak tarih ve sayıları ile birlikte açıklattırılmamış ve mahkemeye sundukları yazılı deliller toplanmamış, ayrıca eldeki davanın hukukî nedenini teşkil eden ... Köyünde 20 nolu ve 26 nolu Orman Kadastro Komisyonu tarafından yapılan orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamalarına ilişkin çalışmaların sonuçlarının dava konusu taşınmazların bulunduğu ... Köyünde usûlüne uygun biçimde ilân edilip edilmediği sorulmamış ilân edilmişse askı ilân tutanağı getirtilmemiştir. Kesinleşen tahdit haritalarının uygulanmasında da uzman orman bilirkişinin görüşüne müracaat edilmemiş sadece harita mühendisinin eksik uygulaması ile yetinilmiştir.
Bu nedenle; ... Köyünde 20 nolu ve 26 nolu Orman Kadastro Komisyonu tarafından yapılan orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamalarına ilişkin çalışmaların sonuçlarının dava konusu taşınmazların bulunduğu Sapadere Köyünde usûlüne uygun biçimde ilân edilmemişse, davacılar idarî yargıda açtıkları davadan başlıyarak eldeki davada da tapu kayıtlarına dayandıklarına göre; Dairenin 22.06.2011 gün 2011/8366-7863 sayılı ilâmında davacıların herhangi bir mülkiyet belgesine dayanmadıkları yolundaki tesbiti maddi hatadan kaynaklanmakta olup maddi hata usûlü kazanılmış hakkın istisnasının teşkil edeceğinden Dairenin 29/04/2013 gün ve 2011/12150 - 2013/4679 sayılı onama ilâmı kaldırılarak aşağıda belirtildiği şekilde yeniden uygulama ve araştırmaya yönelik bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle; mahkemece, davacıların dayandıkları tapu kayıtları ile taşınmaza en yakın komşu kadastro parsellerin varsa dayanağı olan tapu kayıtlarının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve krokilerinin varsa ayrıca vergi kayıtlarının, ayrıca dayanılan tapu kayıtlarının 2006 yılında yapılan kadastroda varsa revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları ile komşu parsel tutanak ve dayanaklarının, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler kurulu dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir ziraat ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 tarih ve 31/13 E., K.; 14.03.1989 tarih ve 35/13 E., K. ve 13.06.1989 tarih ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3.3.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; orman kadastrosu yapıldığına göre, fen ve uzman orman bilirkişiler yardımıyla yapılacak uygulamada taşınmazın konumunu gösteren orijinal - renkli (renkli fotokopi) tahdit haritası ile memleket haritası ölçeğinin kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftasının ölçeği de memleket haritası ile tahdit haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her üç harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunduğundan, hazinenin iddiası nedeniyle yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal - renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ölçeğinin kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftasının ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; dayanılan tapu kayıtlarının dava konusu taşınmazlara köy, mevki ve hudut olarak uyup uymadığı, ayrıntılı bir şekilde yaşlı mahalli bilirkişiden sorulmalı tapu kayıtlarının kapsamları belirlenmeli, hudutları irdelenmeli yerel bilirkişilerin bilmediği yönlerde gerekirse kadastro tespit tutanak bilirkişileri ile davacı tanıkları dinlenmeli, tapu kayıtlarının malikleri ile davacılar arasındaki ırsi ya da akdi illiyet bağı kurulmalı, tapu kayıtlarının varlığı orman içi açıklığının istisnasını teşkil ettiğinden tapu kaydı bulunan yerde tapu kaydının uyması halinde orman içi açıklığından artık söz edilemiyeceği düşünülmeli, davaya konu taşınmazın en yakın kadastro parselleri ile irtibatlandırılmak suretiyle kadastro paftası üzerinde gerçek yerleri de fen bilirkişi
tarafından saptanmalı, bundan sonra kesinleşen komşu kadastro parsellerinin hudutlarında orijinal paftadaki niteleme de dikkate alınarak ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve incelemeyle ve bilirkişinin yetersiz raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüyle, Dairenin 29/04/2013 tarih ve 2011/12150 - 2013/4679 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA, yerel mahkemenin 27/03/2012 tarih ve 2012/145 - 2012/394 sayılı kararının yukarıdaki gerekçelerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 24/02/2014 günü oy birliğiyle karar verildi.