3. Hukuk Dairesi 2016/4230 E. , 2017/15289 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki asıl davada ziynet alacağı - birleşen davada kişisel eşya iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kabulüne; birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde asıl ve birleşen davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı asıl davada; davalı ile 2013 yılında evlendiklerini, dava tarihi itibariyle aralarında boşanma davasının görülmekte olduğunu,düğünde takılan ziynet eşyalarının muhafaza edilmek üzere kendisinin babası olan ... adına kayıtlı bankadaki kiralık kasaya konulduğunu, kasanın anahtarlarından bir tanesinin kendisinde ,diğerinin ise davalıda olduğunu; ancak, davalı ile fiili ayrılık tarihi olan 16/01/2014 tarihinde kasada bulunan altınların davalı tarafından alınarak kasada sadece 72 adet çeyrek altının bırakıldığını ileri sürerek; 8 adet bilezik (1 adedi 2.500,00 TL olmak üzere toplam 20.000,00 TL), 1 adet ... bileziği ( 5.000,00 TL), 1 adet set takımı (4.000,00 TL) 1 adet köstek ( 4.000,00 TL), 1 adet altınlı bilezik (1.000,00 TL), 1 adet taşlı kelepçe bilezik (1.000,00 TL) ten oluşan ziynet eşyalarının tarafına aynen iadesine; aynen iadesi mümkün değilse ziynetlerin toplam bedeli olan 35.000 TL’nin 16.01.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı asıl dava cevabında; davaya konu ziynetlerin kendisi tarafından alınmadığını, taraflar evlenmeden 6 ay önce kendi babasının Yapı Kredi Bankası"ndaki hesabında bulunan 115.000,00 TL"nin yine aynı bankada hesabı bulunan davacının hesabına aktarıldığını ve tarafların evlilik birliği içinde oturdukları konutun alınarak ½"sinin davalı adına tapuya tescil ettirildiğini, davacı ile 2012 yılı Ağustos ayında sözlendiklerini ve evlilik tarihinden bir yıl öncesinden düğünde takılacak olan altınların davacıya takıldığını, davaya konu ziynetlerle ilgili iddiaların doğru olmadığını, iddia edildiği kadar ziynet eşyası
takılmadığını, taraflar arasında boşanma davasına konu eylemlerin gerçekleşmesi üzerine kendisinin kayınpederi ile birlikte giderek ilgili kasadan sadece kendisinin taktığı 5 adet bilezik, köstek, set takımı ve ... bileziğini aldığını; ancak, davacının yakınlarının tarafları barıştıracaklarını söylemesi üzerine bu ziynetleri tekrar banka kasasına koyduğunu ve davacının ailesine haber verildiğini, barışma çabalarının ise sonuçsuz kaldığını; köylerindeki örf ve adetlere göre, kadına takılan takıların kadına, erkeğe takılan takıların erkeğe ait olduğunu, nitekim 2 adet bilezik, 86 küçük altın, 1 adet büyük Cumhuriyet altını, 1 adet büyük kafalı altın, 1adet beşibirliğin kendisine takıldığını ve bu takıların diğerleriyle birlikte davacının babası tarafından alındığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
Davacı birleşen davasında; davalının adına kayıtlı olup kullanmakta olduğu ... plakalı aracın davalı ile evlendiklerinde kendi babası tarafından kendisine hediye edildiğini, ancak kendisinin iş yoğunluğu sebebiyle aracın o esnada babasının yanında olan davalı adına kayıt ettirildiğini, söz konusu aracın kendisinin kişisel malı olduğunu,bu nedenle de evlilik birliği içerisinde edinilmiş mal olarak kabul edilemeyeceğini,yine dosya kapsamına sunulan banka havale makbuzundan da anlaşılacağı üzere araç bedelinin kendi babası tarafından ödendiğini ileri sürerek; davalı adına kayıtlı aracın kendisine aynen iadesine; bu mümkün değil ise, araç bedeli olan 37.900 TL’nin yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı birleşen davaya cevabında; davacının kötü niyetli olarak, kendisine ait olduğunu bildiği halde aracın ödemesinin babası tarafından yapılmasından yararlanmaya kalktığını, kayınpederinin oğlunu evlendirecek olması sebebiyle altına ihtiyacının olacağını ve altın fiyatlarının düşük olduğunu söyleyerek kendisine takılan altınları istediğini,yine davacı ile evlenme öncesinde kendi babası tarafından davacı ile birlikte oturdukları evin yarı hissesinin davacıya verilmesine karşılık sağlanan hak ve menfaat de dikkate alınarak aracın bedeli olan 37.900,00 TL"nin ödendiğini; davacının iddia ettiği gibi bu aracın davacıya hediye edilmediğini, davacının babasının kızına hediye vermek istese idi aracı onun adına tescil ettirebileceğini, davacının iş yoğunluğu sebebiyle aracın kendisi üzerine tescil edildiği iddiasının ise inandırıcılıktan uzak olduğunu; nitekim davacının babasının müdürü olduğu şirkette çalıştığını ve istediği zaman izin alabileceğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; asıl davada davacının ziynet eşyalarının iadesine yönelik davasının kısmen kabulü ile; 8 adet bilezik tanesi 25 gram (18.100,00 TL), 1 adet ... bileziği 45 gram (3.540,00 TL), 1 adet set takımı 50 gram (4.550,00 TL), 1 adet köstek 35 gram (3.300,00 TL), 1 adet altınlı bilezik 14 ayar 4 gram (1.115,00 TL), 1 adet kelepçe bilezik 15 gram (1.300,00 TL)"in aynen olmadığı takdirde 31.905,00 TL"nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, fazla talebin reddine; birleşen davada ise,davacının kişisel eşya olduğu belirtilen aracın iadesi ile ilgili davanın ise reddine karar verilmiş, hüküm asıl ve birleşen davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık; asıl davada ziynet alacağı;birleşen davada ise kişisel eşya iadesine ilişkin alacak isteminden kaynaklanmaktadır.
Dairemizin yerleşik uygulamasına göre kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır.
Türk Medeni Kanunu"nun 6. maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer.
Somut olaya bakıldığında;eldeki davanın asıl ve birleşen dosya davacısı vekili tarafından reddedilen kişisel eşya iadesi talebi yönünden temyiz edildiği anlaşılmaktadır.
Birleşen davada,davacı davaya konu ettiği 16 JYZ 14 plakalı aracın kendi babası tarafından kendisine hediye olarak alındığını ve bu nedenle de söz konusu aracın kendisinin kişisel malı olduğunu ileri sürmüş;davalı ise, evlenmeden altı ay önce 13.03.2013 tarihinde kendi babası tarafından davacının banka hesabına 115.000 TL’nin havale edildiğini,söz konusu para ile davacı ile birlikte oturdukları evin alındığını ve söz konusu evin ½’sinin tapuda davacı üzerine tescil edildiğini,yine köy geleneklerine göre düğünde damada takılan altınların damada ait olduğunu, kendisine takılan altınları davacının babasına verdiğini,bu şekli ile ev ile ilgili davacıya sağlanan maddi menfaat ve davacının babasına verdiği kendisine ait altınlar gözetilerek davacının babası tarafından söz konusu araç bedeli olan 37.900 TL’nin ödendiğini savunarak, davanın reddini talep ettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, her ne kadar, davacının talep ettiği araçla ilgili olarak, bu aracın gerçekte davacının babası tarafından alındığı ve kızına verildiği iddialarının tüm dosya kapsamı dikkate alındığında ispatlanamadığından bahisle, birleşen davanın reddine karar verilmiş ise de; ifade edilen Dairemizin yerleşik içtihatları da dikkate alındığında, mahkemenin kabulünün aksine düğününde damada takılan ziynet eşyalarının da davacı kadına ait olduğu açıktır.Yine,söz konusu araç bedelinin davacı kadının babası olan ... tarafından ödendiği, davaya konu edilen araç bedelinin 37.900 TL olduğu da dikkate alındığında,araç bedelinin davalının belirttiği 80 küçük altının da çok üzerinde olduğu anlaşılmakla; birleşen dava yönünden de davanın kabulü gerekirken,eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile birleşen davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.