3. Hukuk Dairesi 2017/6064 E. , 2017/15363 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kiralananın tahliyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, dava konusu taşınmaza 1/2 oranında paydaş olduklarını, dava konusu taşınmazın ticari niteliği bulunması sebebiyle taşınmazı kendi ticari faaliyetlerinde kullanmak ve işletmek ihtiyacında olduklarından davalı şirkete 27/08/2014 tarihli ihtarname keşide edildiğini ve ihtarnamenin 01/09/2014 tarihinde tebliğ edildiğini, taşınmazın bulunduğu bölgede üniversitelerin bulunması nedeniyle öğrenci yurdu, otel ve konaklama tesisleri vb işletmelere büyük ihtiyaç ve talep bulunduğunu, bu alanda yatırım yapmak ve ticari faaliyette bulunmak istediklerini, ihtiyacının zorunlu ve samimi olduğunu belirterek kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, davacıların ihtiyaç iddiasının gerçek ve samimi olmadığını beyanla davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacının, konaklama hizmetlerinde hangi işi yapacağının net olarak belirtilmemesi, kira tespiti ve tahliyeye ilişkin her iki ihtarnamenin aynı gün birlikte gönderilmesi ve davacının yargılama aşamasında kiralanan yer ile ilgili satış ilanı vermesi hususları dikkate alındığında her ne kadar davacı taraf internetteki satış ilanının kendisinin yapmadığını beyan etmiş ise de 3-4 aylık zaman diliminde herhangi bir suç duyurusunda bulunmaması nedeniyle davacının beyanlarına şüphe ile yaklaşıldığı ve itibar edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6098 Sayılı TBK’nun 350/1. maddesi uyarınca ihtiyaç iddiasına dayalı olarak açılacak davalarda dava hakkı kural olarak kiraya verene aittir. Ancak kiraya veren durumunda olmayan malikin de bu davaları açabileceği içtihaden kabul edilmiştir.
Kimlerin ihtiyacı için tahliye davası açılabileceği TBK’nun 350. maddesinde sınırlı olarak sayılmıştır. Sözü edilen madde hükmüne göre kiraya veren veya kiraya veren durumunda olmayan malik ancak kendisinin, eşinin alt soyu ve üst soyunun veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişilerin konut (veya işyeri) ihtiyacı için dava açabilir.
Taraflar arasında, 04/02/2011 başlangıç tarihli kira sözleşmesi konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Yargılama sırasında, davalı vekili tarafından, davacıların taşınmazı internet sitesinden ilan vererek satışa sunduğu bildirilerek internet ilanları ibraz edilmiştir. Davacılar, satış ilanlarının kendilerini tarafından verilmediğini beyan etmiş olup davacıların suç duyurusunda bulunmamaları nedeniyle Mahkemece davacıların beyanına itibar edilmemiş ise de söz konusu satış ilanları hakkında suç duyurusunda bulunmamaları davacılar aleyhine değerlendirilemez. Bu durumda mahkemece dava konusu taşınmazın davacılar tarafından satışa çıkarılıp çıkarılmadığı, ilanın davacılar tarafından verilip verilmediği veya bu konuda bir emlak yetkilisine verilmiş yetki olup olmadığı araştırılıp, tarafların tüm delilleri toplandıktan sonra sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken gerekli araştırma yapılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.