3. Hukuk Dairesi 2016/9489 E. , 2017/15415 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalılar vekili tarafından istenilmekle, duruşma günü olarak belirlenen 07.11.2017 tarihinde davalılar vekili Av. ... geldi. Davacı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalılardan ... ile 2012 yılında evlendiğini, evlilik öncesi kayınbabası olan davalı ..."nın mehir senedinde yeralan ziynet ve çeyiz eşyalarını kendisine verdiğini, ancak düğünden sonra senede konu ziynet eşyalarının davalı ... tarafından saklanmak üzere elinden alındığını, ziynet eşyalarının sadece düğünlerde takılması için verildiğini, sonrasında yine elinden alındığını, davalı ..."ın şiddet uygulayarak evden göndermesi nedeniyle mehir senedine konu ziynet ve çeyiz eşyaları ile evlenirken yanında getirdiği kişisel eşyalarının davalılarda kaldığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, mehir senedine konu ziynet ve çeyiz eşyaları ile kişisel eşyalarının aynen iadesini, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılar, davacının eltisi ile yaşadığı tartışma sonucu evi terk ettiğini, bu esnada ziynet eşyaları ile çeyiz eşyalarının bir bölümünü yanında götürdüğünü, sonrasında aile büyükleri tarafından ikna edilen davacının eve geri döndüğünü, ancak götürmüş olduğu eşyaları yanında getirmeyen davacının aynı gün evi yeniden terk ettiğini, evde kalan eşyaları ise iadeye hazır olduklarını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece; 15 adet havlu ve 2 adet çeyrek altın dışındaki çeyiz eşyaları ile davacı tarafça evlenirken getirilen kişisel eşyalarının yapılan keşif sırasında davalılar tarafından davacıya teslim edildiği, davacının teslim edilen eşyaları müşterek evde bırakıp sadece 15 tane havlu ile 2 adet çeyrek altını yanında götürmesinin olağan hayat akışına aykırı olduğu, ziynet eşyaları yönünden ise; çıkan kavga sonucunda evden ayrılan davacının daha sonra gerçekleşen barışma sonucunda eve geri döndüğü, ancak aynı gün çıkan kavga nedeni ile evden yine ayrılmak zorunda kalan davacının ziynet eşyalarını yanında götürdüğünün kabul edilemeyeceği, kaldı ki davacının altınlarının davalı kayınpederi tarafından saklandığı ve özel günlerde takılması için verildiği hususunun taraf tanıklarının beyanları ile sabit olduğu, davalılardan ..."nın şehir dışına çıkacağı için ziynet eşyalarını davacıya teslim ettiğine dair iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle; yargılama sırasında teslim edilen eşyalar hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer eşyalar yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Türk Medeni Kanunu"nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Buna göre, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkaran kimsenin iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
Somut olayda; davaya konu mehir senedi ile toplam 220 gram ağırlığında 8 adet bilezik ile 80 gram ağırlığında 1 adet set takımının davacıya verildiği sabittir. Ancak, mehir senedinde ziynet eşyalarının ayarları belirtilmemiştir. Buna göre; davacı, davalılarda kalan iş bu ziynet eşyalarının ayarlarının ne olduğunu ispatla yükümlüdür.
Bundan ayrı, HMK"nun 266. maddesi hükmüne göre; çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde, bilirkişinin oy ve görüşünün alınması zorunludur. Bu durumda, seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerektiği kuşkusuzdur. Davada, hükme esas alınan rapor, mülk bilirkişi tarafından hazırlanmıştır. Mahkemece, görüşüne başvurulan bilirkişinin ziynet eşyaları konusunda uzman olmadığı açıktır.
Hal böyle olunca, mahkemece; öncelikle 8 adet bilezik ile 1 adet set takımından ibaret olan ziynet eşyalarının ayarlarının ne olduğunu ispat etmekle yükümlü olan davacının göstermiş olduğu tüm delillerin usulünce toplanması, sonrasında ise ziynet eşyaları konusunda uzman bilirkişiden ziynet eşyalarının dava tarihindeki değerlerini gösterir, somut verilere dayalı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınması suretiyle ulaşılacak sonuç uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, 1.480 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.