3. Hukuk Dairesi 2016/9750 E. , 2017/15478 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; arkadaşı vasıtasıyla dava konusu taşınmazın satışı için 155.000,00 TL ye davalıyla şifahi olarak anlaştıklarını, başlangıçta 1.000,00 TL kaparo verdiğini, davalının daha sonra 4.000,00 TL istediğini, arkadaşına duyduğu güven nedeniyle bu miktarı da davalıya ödediğini, ardından davalının taşınmazı başka bir kişiye sattığını öğrendiğini, davalının sözleşme ilişkisini yerine getirmeme nedeniyle ödediği bedelin iadesi için icra takibi başlattığını; davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek; itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; yeni bir ev aldığı için komşusu vasıtasıyla tanıştığı davacı ile acil paraya ihtiyacı olduğu için dava konusu taşınmazın satışı konusunda 155.000,00 TL’ye anlaştıklarını, davacının anlaşma doğrultusunda 1.000,00 TL kaparo ödediğini, 10 gün için bakiye miktarın ödemesini beklerken davalının ödemeyi ertelediğini, bu defa acil ödemesi nedeniyle davacıya kaparoyu 5.000,00 TL ye çıkarmasını teklif ettiğini, davacının teklifini kabul ederek kaparoyu 5.000,00 TL’ye çıkardığını, davacının evi boşaltmasını istediği ve yeni aldığı evin 3-4 aya kadar tamamlanacağı nedeniyle eşyalarını kiralık depoya yerleştirdiğini, kendisinin de eşyalı kiralık eve taşındığını, davacının daha sonra evi almaktan vazgeçtiğini beyan ettiğini, bu nedenle maddi zarara uğradığını, evi daha düşük bedelle satmak zorunda kaldığını savunarak davanın reddine ve kötüniyet tazminatın karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davacı satıcıya 5.000,00 TL bağlanma parası ödendiği ve satıştan cayıldığı tarafların kabulünde olduğu, dinlenen tanık anlatımlarında ve bilhassa tarafların ortak tanığı olan ... yeminli beyanında, takibe konu edilen 5.000 TL"nin davalıya verildiği, 1.000 TL"nin verildiği sırada davacının kalan 4.000 TL"nin üzerinde olmadığını bilahare getireceğini beyan ettiği, bir kaç gün sonra kalan miktarı da ödediği; ayrıca, davalının evi boşaltması yönündeki talebi doğrultusunda davalının evi boşalttığı, başka bir kiralık eve geçtiği, tanık anlatımlarına göre davacının bilahare evi almaktan vazgeçtiği, olayın meydana geliş şekline göre davacının verdiği bağlanma parasını geri istemekte haklı olmadığı gerekçesiyle; davanın ve kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, harici taşınmaz satımına dayalı olarak ödenen paranın, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesine yönelik başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taşınmazların satışına ilişkin resmi şekilde sözleşme yapılmadıkça TMK. 706.ve TBK"nun 237., Tapu Kanununun 26.ve Noterlik Kanunu"nun 60.maddeleri gereğince harici satış sözleşmesi hukuken geçersizdir. Geçersiz sözleşmelerde herkes aldığını iade etmekle yükümlüdür.
Dosyanın incelenmesinde; tarafların beyanlarına göre, dava konusu taşınmazın satışı için 155.000,00 TL karşılığında anlaşıldığı, davacı tarafından ilk olarak 1.000,00 TL daha sonra 4.000,00 TL davalıya kaparo verildiği, ardından resmi satışın gerçekleşmediği, söz konusu bedelin iadesine ilişkin başlatılan icra takibine itiraz edildiği anlaşılmaktadır.
Bu noktada ikrar kavramı hakkında şu açıklamaların yapılmasında yarar görülmüştür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 188. maddesine göre “Tarafların veya vekillerinin mahkeme önünde ikrar ettikleri vakıalar, çekişmeli olmaktan çıkar ve ispatı gerekmez.”
Öğretideki tanımlamalara göre, ikrar (dar anlamda ikrar), görülmekte olan bir davada, taraflardan birinin, diğer tarafça ileri sürülen ve kendisi aleyhine hukuki sonuç doğurabilecek nitelik taşıyan maddi vakıanın doğruluğunu kabul etmesidir.
Yargıtay uygulamasında da, ikrara bu anlam yüklenmektedir. İkrardan söz edilebilmesi için, bir tarafın bir vakıa ileri sürmüş olması, diğer tarafın da bu vakıanın doğru olduğunu bildirmesi gerekir. İkrarın konusu, ancak karşı tarafın ileri sürdüğü vakıalar olabilir. Bir tarafın, kendisinin ileri sürdüğü bir vakıanın doğruluğunu bildirmesi ikrar niteliği taşımayacağı gibi, karşı tarafın ileri sürdüğü hukuki sebepler de ikrara konu olamazlar.
Kanunda ispat sınırı olarak gösterilen parasal belli tutarı (HMK 200/1.maddesi) aşan hukuki işlemler ve senede karşı olan iddialar (HMK 201.maddesi) kural olarak yalnız senet (kesin delil) ile ispat edilebilir. Yazılı delil yoksa, ikrar (HMK m. 188) ve yemin (HMK m.225 vd) gibi kesin delillerle de iddianın ispat edilmesi olanaklıdır.
Somut olayda; davacı tarafın bedel iddiasını yazılı delille ispatlaması gerekse de ikrar delili gibi kesin delille de iddiasını ispatlayabilmesi olanaklıdır. Bu kapsamda davalı tarafından davacı tarafça iddia edilen 5.000,00 TL nin alındığı ikrar edilmiştir.
O halde; mahkemece; taraflar arasında gerçekleşen geçersiz taşınmaz satışı sözleşmesi nedeniyle davacı tarafından davalıya 5.000,00 TL ödendiği ve geçersiz sözleşmelerde herkesin aldığını iade etmekle yükümlü olduğu belirlenmekle; davalı tarafından yapılan itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08/11/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.