3. Hukuk Dairesi 2020/6641 E. , 2021/5249 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının yanında 1985 yılından 2003 yılına kadar at seyisi olarak çalıştığını, son aldığı ücretin net 250.000.000 TL (eski TL) olduğunu, günde 3 saat fazla mesai yaptığını, hafta sonu, dini ve resmi bayramlarda çalıştığı halde ödeme yapılmadığını, yıllık ücretli izin hakkının sadece iki yıl kullandırıldığını, son olarak mont diye tabir edilen ücretin artık ödenmeyeceği söylenerek işten çıkarıldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 500.000.000 TL (eski TL) kıdem tazminatının 30/08/2003 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile; 420.000.000 TL (eski TL) mont alacağı, 100.000.000 TL (eski TL) fazla mesai alacağı, 100.000.000 TL (eski TL) yıllık ücretli izin, 100.000.000 TL (eski TL) hafta sonu alacağı, 100.000.000 TL (eski TL) resmi ve dini bayramdan doğan alacaklarının yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı; davacının 01/02/1997 tarihinde işe girdiğini, işten kendi rızası ile ayrıldığını ve herhangi bir alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; taraflar arasındaki hizmet aktini davacının haklı sebep olmaksızın feshettiği, bu sebeple B.K"nun 345. maddesi gereğince ihbar tazminatı alamayacağı, kanunda yıllık ücretli izin hakkı ve hafta tatili alacağını düzenleyen bir hüküm bulunmadığı, seyislerin yaptıkları iş süresine göre fazla mesai alacağının bulunmadığı, davacının dini ve milli bayramlarda çalıştığına dair dosyada bulgu ve belge olmadığı, davacının mont alacağının da bulunmadığı, öte yandan Türkiye yarış atı yetiştiricileri ve sahipleri derneğinde at sahiplerinden seyisler için her yarışta kesilen kıdem tazminat fon parası olup, her seyisin iş yerinden ayrılınca bu fondaki parasını alacağı bu sebeple davacının kıdem tazminatı veya buna benzer bir alacağı da bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık 818 Sayılı BK"nun 313. ve devamı maddelerinde düzenlenen hizmet akdinden kaynaklanmakta olup, davacının hizmet akdinin 30/06/2003 tarihinde sona erdiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu"nun "istisnalar" başlığını taşıyan 4/b. madde ve fıkrasındaki "50"den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde," İş Kanunu hükümlerinin uygulanmayacağı açıkça belirtilmiştir. Bu durumda uyuşmazlıkta uygulanacak hükümler 818 sayılı Kanun hükümleridir. Davacının istemleri arasında kıdem tazminatı, fazla mesai, genel tatil, dini ve resmi bayram, hafta tatili ile yıllık izin ücretleri ve mont alacağı yer almaktadır. BK.’nun 344. maddesi’nde, "muhik sebeplerden dolayı gerek işçi gerekse iş sahibi, bir ihbara lüzum olmaksızın her vakit akdi feshedebilir. Ezcümle, ahlaka müteallik sebeplerden dolayı yahut hüsnüniyet kaideleri noktasından iki taraftan birini artık akdi icra etmemekte haklı gösteren her hal, muhik bir sebep teşkil eder. Bu gibi hallerin mevcudiyetini hakim takdir eder. Fakat işçinin kendi kusuru olmaksızın duçar olduğu nispeten kısa bir hastalığı yahut kısa müddetli bir askeri mükellefiyeti ifa etmesi, muhik sebep olarak kabul edilemez." hükmü, yine BK.’nun 345/1. maddesi’nde ise, "Muhik sebepler bir tarafın akte riayet etmemesinden ibaret olduğu taktirde, bir taraf diğer tarafa onun akit ile müstehak iken mahrum kaldığı feri menfaatler de nazara alınmak üzere, tam bir tazminat itasıyla mükellef olur." hükmü ve yine anılan maddenin 2. fıkrasında ise, "bundan başka hakim vaktinden evvel feshin mali neticelerini, hali ve mahalli adeti gözönünde tutarak taktir eder." hükmü vazedilmiştir. Yine, BK.nun 329. maddesinde fazla çalışmayla ilgili düzenleme mevcut olup, " Sözleşme ile kararlaştırılmış ya da mutad olan çalışmanın ölçüsüne oranla bir fazla çalışma zorunlu oluyorsa, işçi bunu yapmaya gücü yeterse ve üzerine almayı reddetme dürüstlük kuralına bir aykırılık ifade ederse, fazla çalışmayı kabul etmek zorundadır. İşçi, bu fazla çalışma için kararlaştırılan ücrete oran kurularak ve özel durumlar gözönüne alınarak takdir edilmesi gereken ek ücreti talep hakkına sahiptir." hükümleri mevcuttur.
Somut olaya dönülecek olursa; maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava hizmet akdinin haksız olarak davalı tarafından feshedilmesi nedeniyle hak kazanılan işçilik alacakları isteğine ilişkindir. Mahkemece davacının taleplerinin bir kısmının ispatlanamadığı, bir kısmına ilişkin 818 sayılı Borçlar Kanunun"da düzenleme bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de , davacının alacaklarının hesaplanması yönünden dosyaya kazandırılan 25/12/2008 tarihli ve 18/06/2009 tarihli bilirkişi raporları arasında, davacı istemlerinin yerinde olup olmadığı ve miktarları yönünden çelişki bulunduğu görülmüştür. Bundan ayrı, Türkiye yarış atı yetiştiricileri ve sahipleri derneğinde at sahiplerinden seyisler için her yarışta kesilen kıdem tazminat fon parası olup, her seyisin iş yerinden ayrılınca bu fondaki parasını alacağı bu sebeple davacının kıdem tazminatı alacağı olmadığı yönündeki değerlendirmeye ilişkin de dosyada somut delil bulunmamaktadır. O halde mahkemece yapılacak iş; Türkiye Jokey Kulubünden bahsi geçtiği üzere bir fonun olup olmadığının sorulması, bundan sonra konusunda uzman yeni bir üçlü bilirkişi heyetinden daha önce alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişkiyi de giderecek şekilde, davacının 818 sayılı Borçlar Kanununa göre talepleri hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 sayılı Kanunla eklenen geçici 3. madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/05/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.