20. Hukuk Dairesi 2014/91 E. , 2014/2552 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi, .... 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan çalışmalarda, 103 ada 1 sayılı parselin orman niteliği ile sınırlandırılıp Hazine adına tesbit tutanağı düzenlenerek 30 günlük kısmî ilâna çıkartıldığını, bu orman parseline bitişik ve ekli haritada gösterilen alanın da orman sayılan yerlerden olduğu halde, orman alanı dışında bırakıldığını ileri sürerek, bu alanın orman sınırları içine alınarak orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescilini istemiştir.
Davaya konu yer hakkında 150 ada 7 parsel numarası verilerek ve kadastro mahkemesinde orman kadastrosuna itiraz davasına konu olduğundan sözedilerek malik hanesi açık bırakılıp kadastro tesbit tutanağı düzenlenerek 3402 sayılı Kanunun 5. maddesi gereğince mahkemeye gönderilmiş, edinme sebebi bölümünde geçen zilyedleri davaya dahil edilerek davaya devam edilmiş ve mahkemece açılan davanın kısmen kabulüne, dava konusu 150 ada 7 sayılı parselin tesbitinin iptali ile fen bilirkişisinin krokisinde (A) harfi ile işaretli 2276,06 m² bölümünün orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline, (B) harfi ile işaretli 5458,19 m² bölümünün davalı gerçek kişi adına tarla niteliğiyle tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm Orman Yönetimi ve Hazine tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2010/14793 E. - 2011/622 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece 150 ada 7 sayılı parselin teknik bilirkişi raporuna ekli krokide (B) harfi ile işaretli 5458,19 m² yüzölçümlü bölümünün ... yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; taşınmazın belgesizden tarla niteliği ile malik hanesi açık bırakılarak tesbitinin yapıldığı anlaşılmakla, Çeşnigir Çayına sınır olması nedeniyle dere yatağı olup olmadığı, imar ve ihyanın tamamlanıp ziraat alanı haline gelip gelmediği araştırılmamıştır. O halde; uzman jeoloji ve ziraat mühendisi bilirkişiler marifetiyle yapılacak keşifte, taşınmazın çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulmalı, bilirkişilere davalı taşınmazdan toprak numunesi aldırılıp toprak yapısı hususunda inceleme yaptırılıp, zilyedlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları ile davalı iseler dava dosyaları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; taşınmazın Çeşnigir Çayının aktif yatağında ya da etki alanında kalıp kalmadığı belirlenmeli, imar ve ihya ile zilyedliğin tesbiti yönünden taşınmaz başında dinlenecek tanık beyanlarına başvurulmalı; parselin öncesinin ne olduğu, imar ve ihyanın hangi tarihte
tamamlanıp bittiği, zilyedliğin hangi tarihte başlayıp kimler tarafından kaç yıl, ne biçimde sürdürüldüğü, % 10-30 meyilli olan davalı yerde bu kullanımın ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların imar ve ihya ile zilyedlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar gerçek kişi yararına zilyedlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı saptanmalı; 3402 sayılı Kanunin 14. maddesi uyarınca, davalı yanında, murisler ve tüm mirasçıları yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 03.07.2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri dikkate alınarak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır” denilmiştir.
Mahkemece, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 24.01.2011 gün ve 2010/14793 Esas 2011/622 Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş; Yargıtay bozma kararı doğrultusunda mahkemece tekrar keşif icra edilmiş, davaya konu taşınmazın fen bilirkişisinin krokili raporunda (B) harfiyle gösterilen kısmının 6831 sayılı orman Kanununun 1. maddesi hükmüne göre orman sayılmayan yerlerden olduğu, orman içi açıklık ve eylemli orman niteliğinde olmadığı anlaşıldığından bahisle, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, Kazgölü Mevkii 150 ada 7 parsel sayılı taşınmazın tesbitinin iptaline, 07.08.2013 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 2276,06 m2"lik bölümün orman niteliği ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 5458,19 m2"lik bölümün Çeşnigir ...ı 1932 doğumlu .... adına tarla niteliğiyle tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimince temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman kadastrosuna ve kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının Orman Yönetimine yükletilmesine 27/02/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.