
Esas No: 2013/10751
Karar No: 2014/2579
Karar Tarihi: 27.02.2014
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2013/10751 Esas 2014/2579 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... ile davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ....154 ada 1 parsel sayılı 5749808,41 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, orman niteliğiyle Hazine adına tesbit edilmiştir.
Davacı gerçek kişi, 154 ada 1 sayılı parsel içinde kalan iki parça taşınmaza yönelik olarak kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece, davanın reddine ve dava konusu 154 ada 1 sayılı parselin tesbit gibi tesciline, karar kesinleştiğinde 145 ada 1 sayılı parseldeki davalıdır şerhinin kaldırılmasına karar verilmiş; davacı ..."ın temyizi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 08/02/2010 tarih ve 2010/1246 Esas - 2010/1251 K. sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Mahkemece taşınmazın orman içi açıklık niteliğinde olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, dava konusu olan ve (A) harfi ile gösterilen bölüm 145 ada 1 nolu parsele bitişik olup orman içi açıklık niteliği taşımamaktadır. Dosyada mevcut 05.07.2007 tarihli fennî bilirkişi raporunda dava konusu (A) harfli bölümünün (Y) harfi ile gösterilen 4875,47 m2"lik kısmının açık alanda kaldığı; (X) harfi ile gösterilen 9455,10 m2"lik kısmın ise yeşil orman alanı içinde kaldığının tesbit edildiği bildirildiği halde, çekişmeli taşınmazın orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının da yeri gösterilmemiştir. Dosyada mevcut orman bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporuna ekli memleket haritasında taşınmazın yeri memleket haritasında gösterilmiş ise de fenni bilirkişi raporundaki ayrımlar ve taşınmazın açık alan ve yeşil alan içinde kalan kısımları ayrı ayrı gösterilmemiş sadece taşınmazın 8995,26 m2"lik kısmının açık alanda kalan ve orman sayılmayan yerlerden olduğu bildirilmiş olup; orman bilirkişi raporu ile fenni bilirkişilerin raporu birbiri ile bütünlük ve uyum içinde değildir. Mahkemece eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince yapılan orman kadastrosuna ait tahdit haritası ile tapulama paftası ölçekleri denkleştirilip birbiri üzerine aplike edilerek değişik açı ve uzaklıklarda olan, en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktası görülecek biçimde dava konusu taşınmazın ve komşu taşınmazların
-2-
2013/10751-2014/2579
orman kadastrosu ve aplikasyon hattına göre konumu, orman kadastro haritasındaki sınır noktaları ile varsa aplikasyon haritasındaki sınır noktaları kadastro paftası üzerinde ayrı renkli kalemlerle çizilmek suretiyle düzenleyecekleri kroki ile yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır."" denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine; davacının 154 ada 1 sayılı parselin 28.03.2012 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfinin (x) kısmında gösterilen 4193,00 m2"lik yere ilişkin açmış olduğu davanın kabulüne, bu kısımla ilgili tespitin iptali ile bu kısıma ilişkin ayrı bir ada ve parsel numarası verilerek davacı ... Ahmet Kılıç adına tespiti ile tapuya tesciline, (B) harfiyle gösterilen 7686,43 m2"lik kısmına ve (A) harfinin (y) kısmında gösterilen 10.091,98 m2"lik yere ilişkin açmış olduğu davanın reddine, 28.03.2012 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfinin (x) kısmı dışında kalan dava konusu 154 ada 1 sayılı parselin tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... ile davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekili tarafından esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı içinde bırakılmıştır.
6100 sayılı HMK"nun 307. maddesine göre, feragat, taraflardan birinin talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olup; aynı Kanunun 309. maddesi uyarınca dilekçe ile veya sözlü olarak yapılabilir ve hüküm ifade etmesi de karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatına bağlı değildir. Aynı Kanunun 311. maddesinde ise, feragatın kesin hüküm gibi hukukî sonuç doğuracağı düzenlenmiştir. Somut olayda; davacı ..., 05/07/2007 tarihli duruşmada dava konusu ettiği 145 ada 3 parsel numaralı taşınmazın devamı olarak gösterdiği fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen bölüme yönelik davasından feragat ettiğini beyan etmiştir. Dolayısıyla, (B) harfi ile gösterilen bölüme yönelik davasından feragati kesin hüküm sonucunu doğurmaktadır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna, uzman orman bilirkişisi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın temyize konu (A) harfi ile gösterilen bölümün (X) işaretli kısmının orman sayılmayan yerlerden ve çekişmeli taşınmazın temyize konu (Y) işaretli kısmının orman sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığına göre, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle, maddi hata olarak yazıldığı anlaşılan hükmün 1 ve 2. bendindeki isim hatasını düzeltmenin yeniden yargılamayı gerektirmemesi gözetilerek "...Hacı Ahmet Kılıç..." ibaresinin "......." olarak düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nun 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu haliyle ONANMASINA, temyiz harçlarının istek halinde iadesine 27/02/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.