
Esas No: 2014/19790
Karar No: 2016/10739
Karar Tarihi: 22.11.2016
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/19790 Esas 2016/10739 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı hazine vekili, davalı borçlu ...’nın kamu alacağının tahsilini imkansız hale getirmek amacıyla adına kayıtlı taşınmazın davalı ...’a sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, müvekkilinin mal kaçırma amacının olmadığını haksız açılan davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., taşınmazı banka kredisi çekerek aldığını satışın raiç bedel üzerinden yapıldığını belirtmiştir.
Mahkemece, davalı ...’ın dava konut taşınmazı satın alırken 100.000,00 TL konut kredisi aldığı,satışın kamu alacağının tahsilini imkansız hale getirmek için muvazaalı yapıldığının ispatlanmadığından ve borçlunun bir başka taşınmazının da bulunduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
6183 sayılı Yasa’nın 28/1 maddesi gereğince üçüncü dereceye kadar kan hısımları ile, eşeler ve ikinci dereceye kadar (bu derece dahil) sıhri (kayın)hısımları arasındaki tasarruflar bağış niteliğinde olup iptali gerekmektedir. Somut olayda üçüncü kişi ...‘ın dosya içeriğinden kamu borçlusu ...’nın kayın biraderi yani eşinin kardeşi olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde davalılar arasındaki tasarruf ivazlı veya raiç bedel üzerinden olsa bile bağış niteliğinde olup davacı alacaklıya karşı geçersizdir. Ayrıca 6183 sayılı Yasa’nın 30.maddesine göre de kamu alacaklarının bir kısmını veya tamamının tahsiline olanak bırakmamak amacı ile borçlu tarafından bir taraflı tasarruflar ile borçlunun maksadını bilen veya bilmesi gereken kimseler ile yaptığı tasarruflar geçersizdir. Bu anlamda borçlunu kayınbiraderi olan üçüncü kişinin mali durumunu bilmemesi de yaşam deneyimlerini uygun değildir.
Öte yandan gerekçeye esas alınan borçlunun diğer taşınmazı üzerinde ipotek ve hacizler dikkate alındığında kamu borcunun tahsiline imkan olmadığı ortadır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdr.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 22.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.