3. Hukuk Dairesi 2016/7718 E. , 2017/15663 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; aracını oto satış galeride sergilemek için bıraktığını, aracının noterlikçe yapılan usulsüz işlem nedeniyle herhangi bir vekalet ve yetki olmadan sahte imza ile satıldığını, satış bedelinin düşük gösterildiğini, satışın noterlikçe yapılması nedeniyle davalı noter ile davalı noter katibinin bu satıştan sorumlu olduklarını belireterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL maddi zararın satış tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar; davanın zaman aşımına uğradığını, davacının daha sonra satışa onay verdiğini, noter satış sözleşmesi ile sigortaya başvurarak sigorta poliçesini iptal ettirdiğini, prim iadesi aldığını, davacının aracını satıp, araç ruhsatını ve nüfus cüzdanını teslim ettiğini, 45.000,00 TL"lik bono aldığını, davacı hesabına ödeme yapıldığını, zarar ile noterlik işlemi tarafından uygun illiyet bağının bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece; davacının yetkisiz kişinin yaptığı sözleşmeye icazet verdiği, sözleşmenin iptali için bir dava açmadığı ve davacının da bir zararının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; noterin hukuki sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir
Noterlik işlemleri; Düzenleme, Onaylama ve Örnek verme ve Diğer işlemler olmak üzere dört ana başlıkta toplanır.
Kural olarak noterler, ilgililerin istemi üzerine, hukuki işlemleri belgelendirirler. 1512 Sayılı Noterlik Kanunu"nun 72. maddesinde, "İlgili", belgelendirme isteminde bulunan kişi, olarak tanımlanmıştır.
Diğer taraftan, 1512 Sayılı Noterlik Kanunu"nun 94. maddesinde, noterlerin, yapılan işlemlerin örneklerini ancak ilgililerine, kanuni mümessil veya vekillerine yahut da mirasçılara verebilecekleri hükme bağlanmıştır.
Buna göre uyuşmazlığın çözümü için öncelikle vekalet sözleşmesinin tarafı olan vekilin, Noterlik Kanunu"nun 72 ve 94. maddesinde belirtilen "ilgili" kavramına girip girmediğinin belirlenmesi gerekmektedir.
Bu hususta Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü 19.01.2007 gün ve 1163 sayılı yazısında, Noterlik Kanunu"nun 72. maddesinde "ilgili" belgelendirme isteminde bulunanan kişidir, denilmek suretiyle, ilgili kavramına Noterlik Kanunu yönünden genel ve sınırlayıcı bir tanım getirildiği, Kanunun genel ve sınırlayıcı bu açık hükmü karşısında ilgili kavramını, temlik, feragat ve vekalet gibi tek taraflı işlemlerde lehine işlem yapılanlar ile vekalet verileni de kapsayacak şekilde yorumlamanın mümkün olmadığını bildirmiştir.
Türkiye Noterler Birliği Yönetim Kurulunca görevlendirilen, ... Noter Odası Hukuk Komisyonu, noterlerin görevlerinin gereklerine uygun davranmalarını sağlamak üzere 2009 yılında bir bildiri yayınlamış ve örnek verme işlemleri sırasında TNB’nin 25.12.2007 tarih 26018 sayılı Hukuk yazısında yer alan, Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’nün, 19.01.2007 günlü ve 1163 sayılı yazısı gereğince işlemde imzası bulunmayanlara veya bu konuda özel yetkisi olmayanlara örnek verilemeyeceği hususu bildirilmiştir.
Öte yandan, Noterlik Kanunu’nun 1. maddesinde; noterliğin bir kamu hizmeti olduğu ve noterin, hukukî güvenliği sağlamak ve anlaşmazlıkları önlemek için işlemleri belgelendirdiği belirtilmiştir. Görevi belge ve işlemlere resmîyet kazandırmak olan noterlerin, yaptıkları işlemler dolayısıyla meydana gelecek zararlardan ötürü sorumlu tutulması bir zorunluluktur. Bu kadar önemli bir işin yapılmasıyla yetkili kılınan noterlerin sorumluluklarının da düzenlemeye paralel olması gerekir. Noterlerin uzmanlığına inanan ve güvenen iş sahipleri, yapılan iş ve işlemlerin tam ve sağlıklı olduğu konusunda kuşku duymamalıdırlar. Bir işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar doğmuşsa noterin bundan sorumlu olması doğaldır.
Noterlerin yaptıkları hizmet dolayısıyla sorumlulukları, 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 162. maddesinde hüküm altına alınmış olup; stajyer, katip ve katip adayları tarafından yapılmış olsa bile noterlerin, bir işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görmüş olanlara karşı sorumlu oldukları, noterin, ödediği miktar için, işin yapılmaması, hatalı yahut eksik yapılmasına sebep olan stajyer veya noterlik personeline rücu edebileceği hükme bağlanmıştır.
Noterlik Kanunu’nun 162. maddesinde kusurdan söz edilmemiştir. Bu sebeple noterlerin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Tüm kusursuz sorumluluk hallerinde olduğu gibi zarar gören davacı, davalı noterin kusurunu kanıtlamak zorunda değildir. Zarar gören davacı yalnızca zararla eylem arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamak zorundadır. İlliyet bağının kesildiği durumlarda kusursuz sorumlu olan kişi sorumlu tutulmayacaktır. Mücbir sebep, zarar görenin tam kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusuru ile illiyet bağı kesilir ve kusursuz sorumlu olan kişi sorumluluktan kurtulur. Buna
göre noter, gerekli özeni gösterdiğini iddia ederek sorumluluktan kurtulamayacaktır. Ancak gerekli özeni göstermiş olsa bile, zararın doğmasına engel olamayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. Bu husus nedensellik bağının kesilmesidir. Bunun ispatı da davalı notere aittir.
Somut olayda; ... 23. Noterliğinin 05.09.2012 tarih ve 17831 yevmiye nolu araç satış sözleşmesi ile 06 BU 5877 plakalı aracın 17.400 TL bedelle satıcı ... tarafından alıcı ..."a satıldığı görülmektedir. Yine ... 23. Noterliğinin 13.11.2012 tarih ve 23137 yevmiye numaralı "Beyanname" adlı belgede beyanda bulunan dava dışı ... "... Satış yapılıp imza aşamasına geldiğinde ... arandı. Hemen geleceğini söyledi. Ancak gecikti, alıcı daacele ettiğ için ve daha önce de anlaştıkları ve para alışverişi bittiği için ..."un yerine ben imza attım ve hemen vezneye verdim. Ancak daha sonra ..."a satışın yapıldığını haber verdim..." şeklinde beyanda bulunmuştur. Dava dışı ..., ceza soruşturmasındaki ifadesinde benzer mahiyette açıklamalarda bulunmuştur.
Bu durumda; davacıya ait olmayan imza ile aracın satışının yapıldığı sabit olduğuna göre; nedensellik bağının kesildiğinin ispatı davalı notere düşmektedir.
Davalı noter işlemi ile sahte imzalı araç satış sözleşmesi yapılmış olması özen yükümlülüğünün kusurlu şekilde aksattığını göstermekte olup, noterin eylemi ile meydana gelen zarar arasında illiyet bağının kesilmediği açıktır. Bu nedenle, davalı noterin ve onun adına işlem yapan diğer davalının sorumluluğu cihetine gidilmelidir.
O halde, mahkemece; davalı noterin, araç satış işlemini yaparken kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermediği gözetilerek, kamu hizmeti yapan noterin, gerekli dikkat ve özeni göstermemesi onun sorumluluğunu gerektirdiğinden, davacının uğradığı maddi kayıpların belirlenmesi ve davalılardan tazminine karar verilmesi gerekirken; davanın reddine yönelik hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.