Esas No: 2021/23693
Karar No: 2022/6769
Karar Tarihi: 04.04.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/23693 Esas 2022/6769 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/23693 E. , 2022/6769 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; davalı borçlu ... hakkında Nazilli 2. İcra Müdürlüğü’nün 2012/1145 Sayılı takip dosyası üzerinden icra takibi başlattığını, söz konusu icra takibinin 15/03/2010 tarihinde borçlu davalı ...'a tebliğ edilerek kesinleştiğini, takibin kesinleşmesine müteakip borçlu-davalı hakkında haciz işlemi gerçekleştirildiğini ve borçluya ait haczi kabil malın bulunmadığını, ancak borçlu ...'a muris babası ...'dan kalan taşınmazlar konusunda yapılan araştırmalar neticesinde borçlu ...'ın babası ...'dan kendisine miras yolu ile intikal eden .... köyü, .... parsel, 274 parsel, .... parsel, 816 parsel, 828 parsel, 877 parsel sayılı taşınmazları ağabeyi olan davalı ...'a muvazaalı olarak 01/06/2010 tarihinde devrettiğini öğrendiklerini, söz konusu devirlerin mal kaçırma amacıyla yapıldığını belirterek bu tasarrufların iptalini talep ve dava etmiştir. Davacı daha sonra 10/09/2013 havale tarihli dilekçesi ile dava dilekçesinde bildirdiği parsellere ek olarak Kıcık köyü 226, 273, 280, 806, 450, 1367 parsel sayılı taşınmazları da dava konusu yaptığını ve bu taşınmazlar bakımından da aynı taleplerde bulunduğunu belirtmiştir.
Davalılar vekili; davanın 2 yıllık hak düşürücü sürenin sonunda açıldığını, müvekkilinin alacaklıyı zarara uğratma gibi bir kastının olmadığını, devirlerin sadece miras taksiminden kaynaklı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davalılar arasında yapılan işlemin davalının iddia ettiği gibi gerçek bir taksim olarak nitelendirilemediği, aksine davacıdan mal kaçırma girişimi olarak değerlendirilebileceği kanaatine varılarak davacının ilk dava dilekçesinde belirttiği taşınmazlar yönünden davanın kabulüne, diğer davalılar ve parseller için usulünce açılmış bir dava bulunmadığı (yargılama sırasında da ıslah ile dahi taraflarda değişiklik yapılamayacağından) anlaşıldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Hükmü temyiz eden davalı ...’ın 17/11/2021 tarihli dilekçeyle temyiz isteğinden feragat ettiğini bildirdiği anlaşıldığından temyiz isteminin feragat nedeniyle reddi gerekmiştir.
2-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
3-Dava; İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir. Somut olayda; davacının ilk dava dilekçesinde belirttiği taşınmazlar yönünden davanın kabulüne, dahili davalılar ve parseller için usulünce açılmış bir dava bulunmadığı, yargılama sırasında da ıslah ile dahi taraflarda değişiklik yapılamayacağı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi ve bu davalılar lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
4-Tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK’nın 283/2. maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekir.
Somut olayda; mahkemece davanın kabulüne karar verildiği dava konusu 837 parselin tapu kayıtlarının incelenmesinde; davalı borçlu ... tarafından davalı ...’a satılan 6/192 oranındaki hissenin, davalı ... tarafından 19/04/2011 tarihinde kardeşlerle yapılan miras taksim sözleşmesi gereğince davaya dahil edilen Naciye Uysal’a devredildiği görülmüştür. Mahkemece, bu parsel yönünden davacı alacaklı tarafından 4. kişi konumundaki kişinin kötü niyetli olduğunun ileri sürülmesi halinde Naciye Uysal’ın kötüniyetli olup olmadığının tartışılması, aksi halde ise bu parseldeki hisse yönünden İİK’nın 283/2. maddesi uyarınca davanın üçüncü kişi ... yönünden tazminata dönüştüğü kabul edilerek üçüncü kişi ...’ın dava konusu bu hisseyi elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekirken bu husus tartışılmadan bu parseldeki hisse yönünden davacıya haciz ve satış yetkisine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ...’ın temyiz dilekçesinin feragat nedeniyle REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (3) ve (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 44,80 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 04/04/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.