22. Hukuk Dairesi 2015/11098 E. , 2016/17079 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, ücret, yıllık izin, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı işverene ait işyerinde 2005 yılından beri en son net 2.000,00 TL ücretle çalıştığını ve iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile izin ve ücret, fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının 2009 yılında davalı işyerinde asgari ücretle çalışmaya başladığını, davacının daha önce çalışmış olduğu şirket ile davalının hiçbir bağı olmadığını, işyerinin mülk sahibinden 20.09.2009 tarihinde kiraladığını ve 08.02.2010 tarihinde de ruhsatı alınarak faaliyete başlandığını, şirketler arasında devir olgusunun da bulunmadığını ve bu sebeple davacının 2005-2009 dönemindeki çalışmalarından mesul olmadıklarını, işyerindeki yetersizliği sebebiyle iş sözleşmesinin feshedildiğini ve ödenmeyen işçilik alacağı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1.Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Davacının hizmet süresi hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda; davacı işçi, 2005 yılından itibaren aynı işyerinde çalışmaya devam ettiğini ve davalı şirketteki çalışmasının 2009 yılında başladığını, aynı işyerinde kesintisiz olarak 2005-2012 yılları arasında çalıştığını ileri sürerken; davalı işveren, davacının 2009 yılında davalı işyerinde çalışmaya başladığını, daha önce çalışmış olduğu şirket ile davalının hiçbir bağı olmadığını, işyerinin mülk sahibinden 20.09.2009 tarihinde kiraladığını ve 08.02.2010 tarihinde de ruhsatı alınarak faaliyete başlandığını, şirketler arasında devir olgusunun da bulunmadığını ve bu sebeple davacının 2005-2009 dönemindeki çalışmalarından sorumlu olmadıklarını savunmuştur. Davacının sigortalı hizmet cetvelinin incelenmesinde 02.03.2007-08.12.2009 tarihleri arasında dava dışı ..... Ltd. Şti. işyerinden, 11.11.2009-12.03.2012 tarihleri arasında ise davalı şirketten çalışmalarının Kuruma bildirildiği anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının hizmet süresi 02.03.2007-12.03.2012 olarak belirlenmiştir. Davalı taraf önceki çalışmadan sorumlu tutulamayacağını savunduğuna göre; mahkemece, davalı şirket ile dava dışı ...... Ltd. Şti. arasında organik bağ ya da alt işveren- asıl işveren ilişkisi bulunup bulunmadığı tespit edilmeli, bir kısım tanığın davacının aynı işyerinde kesintisiz olarak çalışmaya devam ettiği yönündeki beyanları da dikkate alınarak davalı ile dava dışı anılan şirket arasında işyeri devri, işletme devri ya da davacının iş sözleşmesinin devri gibi işlemler yapılıp yapılmadığı da açıklığa kavuşturulmalıdır. Yapılacak araştırma neticesinde oluşacak sonuca göre; davalının, davacının 02.03.2007-08.12.2009 tarihleri arasındaki çalışmasından sorumlu tutulup tutulamayacağı belirlenmelidir. Eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3.Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanun"unda 32. maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçiler o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
Çalışma hayatında daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek, ilgili işçi ve işveren kuruluşları ile Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı internet sitesinde bulunan “Kazanç bilgisi sorgulama” ekranından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda, feshin kesinleştiği tarih itibariyle işçinin ücreti, ilgili meslek odalarından ve diğer kuruluşlardan yapılacak emsal ücret araştırması ve Türkiye İstatistik Kurumu"nun resmi internet sitesindeki “kazanç bilgisi sorgulama” kısmındaki bilgiler dikkate alınarak belirlendikten sonra, sonucuna göre kabul edilen alacaklar hakkında karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olmuştur.
4. Kabule göre de; davacı, dava dilekçesinde 2012 yılı şubat ve mart aylarına ait ücretinin ödenmediğini ileri sürerek ücret alacağı talebinde bulunmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının şubat ve mart ayları için toplam iki aylık ücret alacağı bulunduğu kabul edilmişse de; davacının mart 2012 dönemindeki çalışması 12 gün olup, bu ay için 12 günlük ücret üzerinden hesaplama yapılması gerektiğinin göz önünde bulundurulmaması isabetli olmamıştır. Davacının ücret alacağı, şubat ayının tamamı ve mart ayı için 12 gün üzerinden hesaplanıp hüküm altına alınmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 09.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.