3. Hukuk Dairesi 2016/5673 E. , 2017/15898 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki eşya alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile 26/06/2012 tarihinde evlendiklerini, davalının bağımsız konut temin etmediğini, davalının eşine sahip çıkmadığını son olayda davacının boğazını sıkarak "seni öldürürüm annem ne isterse yapacaksın" diyerek tehdit ettiğini, 27/05/2013 tarihinde müşterek konutu terk ederek aynı sokakta oturan babasının evine geçtiğini, baba evine geçtiğinde ziynet eşyalarının üzerinde olduğunu ancak davalı ve ailesinin istemesi üzerine davacının babasının davaya konu ziynetleri götürüp davalının annesine teslim ettiğini, davalı tarafın 30/05/2013 tarihinde çeyiz eşyalarını teslim ettiklerini ancak ziynet eşyalarını iade etmediklerini belirterek ziynet eşyalarının aynen iadesini olmazsa bedelinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacı tarafın iddialarının tamamen asılsız olduğunu, davacının defalarca evini terk ettiğini, ziynet eşyalarını davacıdan alınmadığını, ziynetlerin davacının uhdesinde olduğunu kaldı ki talep edilen ziynetlerin de doğru olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; davacının her ne kadar dava konusu ziynet eşyalarını evden ayrılırken yanında götürdüğü, bilahare bu ziynet eşyalarını davalı tarafın müdahalesi ile rızası dışında elinden alındığını iddia ederek iş bu davayı açmış ise de davacıya takılan ziynet eşyalarının nitelik ve niceliklerine ilişkin tanıkların dinlendiği ancak davacı tarafın kendisine ait ziynet eşyalarının davalıda kaldığını ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm; davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay İçtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü
hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
Davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyalarının kendi babası tarafından davalının annesine teslim edildiğini ileri sürmüş, davalı ise; ziynetlerin davacının uhdesinde olduğunu kendisi tarafından alınmadığını savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden yanında götürmesi gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Aksini ispat yükü davacı kadındadır.
Somut olayda davacı kadın; iddiasının ispatına yönelik tanık dinletmiştir. Davacı tanıklarından ... davacının babası olup beyanında; ""davalının ablasının takıları istemesi üzerine komşularından dava dışı ... ve ... ile davalının ailesinin evine gittiklerini, takıları tek tek sayarak davalının annesine teslim ettiğini"" ifade etmiştir. Bunun yanında; ... Cumhuriyet Başsavcılığınca davalının annesi hakkında "yalan tanıklık" suçunun yapılan soruşturması sırasında dinlenen tanık ... veriği yeminli ifadesinde; ""davacının babası olan ... ve kendi eşi ile birlikte davalının annesinin evine gittiklerini, ..."ın ziynetleri davalının annesine teslim ettiğini, takıların eksik olup olmadığı sorulduğunda davalının annesinin tam olduğunu belirttiğini"" beyan etmiştir.
Buna göre davacı; dava konusu edilen ziynet eşyalarının davalı tarafa teslim edildiğini görgüye dayalı beyanda bulunan tanık ifadeleri ile ispat etmiştir. Aksinin ispatı davalıya düşmektedir.
O halde mahkemece; davacının talep ettiği ziynet eşyalarının davalı tarafta kaldığı kabul edilip, miktar ve cinsi yönünden de tanık beyanları ve bilirkişi raporu değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı taraf yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.