3. Hukuk Dairesi 2016/7184 E. , 2017/15918 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde asıl davalı ... Sandıkçı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı-birleşen davalı; asıl davada; davalı ...’ten daire satın aldığını ve içerisinde oturmaya başladığını, elektrik, su aboneliğini yaptırdığını, ancak davalı ...’in aynı daireyi diğer davalı ...’a da sattığını, davalı ... tarafından açılan tapu iptali tescil davası neticesinde tapunun davalı ... adına kaydedildiğini, ardından evin tahliyesini istediklerini, 18/02/2005 tarihinde davalılarla biraraya gelerek dava konusu dairenin 2005 yılı mülkiyet bedeli üzerinden hissesine düşen miktarı ödeyeceğini geri kalan bedelin de diğer davalı Abidin Sandıkçı tarafından ödeneceğinin belirtilerek anlaştıklarını, ancak davalı ...’un bu anlaşmayı tek taraflı olarak fesih ettiğini, bunun üzerine kendisinin de fesihnameyi kabul etmediğini ve anlaşma şartlarının yerine getirilmesini ihtar ettiğini belirterek fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla dairenin bedeline isabet eden 30.000,00 TL"nin yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ...; davaya cevap vermemiştir.
Davalı-birleşen davacı ...; cevap ve birleşen dava dilekçesinde; noterde yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile daireyi satın aldığını, devir yapılmadığı için açtığı cebri tescil davasıyla tapuyu kazandığını, dairenin diğer davalı tarafından davacıya satıldığını, husumetin kendisine yöneltilemeyeceğini, davaya dayanak gösterilen anlaşmametninin feshedildiğini, fesih için irade beyanının yeterli olduğunu beyan ederek asıl davanın reddine, birleşen davada dava konusu anlaşma senedinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; asıl davada, dava konusu dairenin davalı ... tarafından daha önce davacıya 16.500,00 TL bedelle sattığı, polisteki 27/01/2006 tarihli beyanında bu satışı ve bedeli aldığını kabul ettiği, 18/01/2005 tarihli sözleşmenin davalı ..."in dava konusu daireyi birden fazla kişiye satışı nedeniyle davacının ödediği bedelin ne şekilde karşılanacağını belirten ve bu amaçla düzenlenmiş bir sözleşme olduğu, davacının dava konusu yerin bedelini haricen satın aldığı Abit"ten isteme imkanına sahip bulunduğu, denkleştirici adalet ilkesi gereğince bedel talep edebileceği, davacının davalı ..."a ödediği bir bedel veya Mahmut"un haksız bir eylemi nedeniyle gördüğü zarar bulunmadığı gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile 34.628,88 TL"nin 30.000 TL"sine dava tarihinden; 4.628,88 TL"sine ıslah tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile davalı ...’ten tahsiline, davalı ..."a karşı açılan davanın reddine, birleşen davada; davalı ..."un davaya verdiği cevapta borçlu olmadığına dair itirazlarını ve delillerini sunma imkanına sahip olmasına rağmen başka bir dava açarak aynı miktarda borçlu olmadığının tespitini talep etmesinde hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı ... Sandıkçı tarafından temyiz edilmiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacı tarafından ibraz edilen 24/04/2001 tarihli emlak vergi makbuzunun ödeme tarihi olarak esas alınmasıyla ödendiği kabul edilen 16.500,00 TL’nin ifanın imkansız hale geldiği tapu iptali tescil davasının kesinleşme tarihine kadar ulaştığı değer yönünden denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır.
Davalı temyiz dilekçesine ekli 04.06.2001 tarihli davacı ile aralarında düzenlenen ""Protokol"" başlıklı sözleşmeyi ibraz etmiş ve bu sözleşmeye göre davacının satım bedeli olarak 6.500,00 peşin verildiğini, bakiye bedeli ise ödemediğini bildirmiştir.
Davalının temyiz dilekçesine ekli ""Protokol"" başlıklı belgede taşınmazın 16.500,00 tl bedelli satımı konusunda anlaşıldığı, 6.500.00 TL peşin verildiği, kalan 10.000,00 TL tapu devrinde verileceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece davalı tarafça temyiz aşamasında ileri sürülen belge, davacı tarafa gösterilerek, davacı tarafça belgedeki imzanın kabulü halinde, davacı tarafından bakiye 10.000,00 TL"nin davalıya ödendiğinin alacağın miktarı itibariyle ( HUMK 288 ) HMK 200 md. gereği yazılı delille ıspatı gerekmektedir.
Davacı tarafından 10.000,00 TL"nin davacı tarafından davalıya ödendiğinin ispatlanamaması halinde peşin ödenen 6.500,00 TL yönünden ödenen ( protokol) tarihi esas alınarak, bakiye 10.000,00 TL"nin davalıya ödendiğinin ispatlanması halinde ise 6.500,00 TL yönünden 04.06.2001 ödeme tarihi, 10.000,00 Tl yönünden ise mahkemece belirlenecek ödeme tarihi esas alınarak denkleştirici adalet ilkesine göre uzman bilirkişi marifetiyle Yargıtay denetimine uygun elverişli rapor alınarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/11/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.