3. Hukuk Dairesi 2017/2964 E. , 2017/15979 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki asıl dava kira bedelinin tespiti, birleşen dava alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; asıl davada; taşınmazın davalıya 5 yıllığına kiraya verildiğini, kira müddetinin sona ermesinden 1 ay evvel yazılı olarak haber verilmesi kaydıyla kiracıya kira sözleşmesinin 5 yıl daha uzatılacağına ilişkin opsiyon hakkı tanındığını, kiracının kiralayana ihtarname çekerek opsiyon hakkını kullandığını, kira bedelinin ikinci 5 yıllık dönem için ne kadar artacağı konusunda kira kontratında bir hüküm bulunmadığını, tarafların kira bedeli konusunda anlaşamadıklarını, bu nedenle ... 3.Sulh Hukuk Mahkemesi"nce 2011/1108 esas 2012/552 karar sayılı ilamı ile 01/08/2011-31/07/2012 dönemine ilişkin kira bedelinin 82.707,00 TL olduğuna hükmedildiğini, davalı tarafa 2012-2013 dönemi kira bedelinin 90.000,00 TL olarak ödenmesi için ... 6.Noterliği"nin 13/06/2012 tarih ve 012230 yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, buna rağmen davalının kira bedeli olarak 35.900,00 TL ödeme yaptığını belirterek 2012-2013 dönemine ait kira bedelinin 54.100,00 TL artırılarak ödeme tarihi olan 31/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek olan ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı birleşen davada; aynı taşınmaz ile ilgili olarak 01/08/2013-31/07/2014 dönemine ilişkin kira bedelinin 79.570,87 TL olarak vade tarihi olan 31/07/2013 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, yıllık 20.000 USD kira bedeli ödediklerini, davacının talebinin fazla olduğunu savunarak; asıl ve birleşen davaların reddini istemiştir.
Mahkemece; asıl davanın kısmen kabulüne, 01.08.2012 tarihinden itibaren yıllık kira bedelinin brüt 90.000 TL olarak tespitine, kira alacağı farkına yönelik talebin reddine, birleşen davanın kısmen kabulü ile 01.08.2013 tarihinden itibaren yıllık kira bedelinin brüt 93.141 TL olarak tespitine, kira alacağı farkına yönelik talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin asıl davaya yönelik sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Davacı vekilinin asıl davada yargılama giderlerine ilişkin temyiz itirazı yönünden ise;
6100 sayılı HMK’nun 326. maddesinin 2. fıkrası; "Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır." hükmünü içermektedir.
Olayımızda, mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve hükmün 11. bendinde asıl dava yönünden davacı lehine yargılama giderlerine hükmedilmiş ancak aynı hükmün 12. bendinde asıl davada yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına şeklinde çelişkili hüküm kurulması doğru değildir.
Ancak, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği ve "hakimin takdir yetkisi kapsamında" kalmadığından; hükmün, HUMK 438/7, C2 hükmü ve 6100 sayılı HMK 370/2 ek 3/1 maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
3-) Davacı vekilinin birleşen davaya ilişkin temyiz itirazı yönünden ise;
HMK 26.maddesinde; "Hakim tarafların talep sonuçları ile bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez" düzenlemesi yeralmaktadır.
Hakim, davacının talebi ile bağlı olup, bu talepten fazlasına karar veremez. Bunun gibi hakimin talepten başka bir şeye de hüküm vermesi yasaktır. Buna karşılık, mahkeme yapılan tahkikat sonunda gerçekleşecek duruma göre talepten noksanına hüküm verebilir.
Somut olayda; birleşen davada davacının 01.08.2013-01.08.2014 dönemi eksik ödenen 79.570 TL nin tahilini istemiştir. Mahkemece davacının talebi alacağın tahsili olduğu halde dava kira bedelinin tespiti davası olarak nitelendirilerek, taleple bağlılık kuralına aykırı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının asıl davaya yönelik diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasından 12. bendin çıkarılması suretiyle asıl davaya ilişkin hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.