3. Hukuk Dairesi 2016/5631 E. , 2017/16000 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE)MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki ziynet alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile 09/09/2011 tarihinde evlendiklerini, 11/04/2013 tarihinde para ve çocuk yüzünden tartışmaları üzerine davalının kendisini evden kovduğunu, o tarihten beri ailesi ile yaşadığını, tüm çeyizi ve özel eşyalarının davalının evinde kaldığını, ziynet eşyalarının davalı tarafından rızası dışında alındığını, bunların kayınvalidesi ve kayınpederinin evinde olduğunu belirterek boşanma istemiyle birlikte ziynet olarak takılan 17 adet 22 ayar ... burgusunun aynen iadesine ya da bedeli olan 28.800,00 TL"nin yasal faiziyle birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacının kendisi işe gitmek üzere evden ayrıldıktan sonra evi terk edip giderken ziynet eşyalarının tamamını alıp gittiğini, ayrıca ziynet eşyalarının değerinin belirtilen miktarda olmasının mümkün olmadığını, 17 adet bileziğin her birinin 15 gram kadar olduğunu, bileziklerin yıpranma payının da nazara alınması gerektiğini belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davaya konu bileziklerin düğün fotoğraflarında da görüldüğü üzere davacıya düğünde takıldığı ve kim tarafından takılırsa takılsın bağış niteliğinde olduğu için davacıya ait olduğu, taraflar henüz birlikte yaşarlarken davacıya ait olan bu bileziklerin davalı tarafın anne ve babası tarafından davalının elinden alındığı, 3-4 ay kadar davalı tarafın anne ve babasında kaldığı, sonrasında davacıya iade edildiği iddiasının sübuta ermediği, davalının anne ve babasında kalan bu bileziklerin hayatın olağan akışına göre aslında davalının uhdesinde tutulduğu ve davacıya iadesinin gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile, her biri 22 ayar, bir adedi 21"er gram ağırlığında ve dava tarihinde bir adedinin değeri 1.701,00 TL olan, ... altın burma bilezik diye tabir edilen 17 adet altın bileziğin davalıdan aynen alınarak davacıya iadesine, bunun mümkün olmaması halinde 17 adedinin toplam değeri olarak talep edilen 28.800,00 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) 6100 sayılı HMK"nın "Tahkikatın sona ermesi" başlıklı 184. maddesi "(1) Hâkim, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir. (2) Mahkeme tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder." hükmünü; "Sözlü yargılama" başlıklı 186. maddesi ise "(1) mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatle mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. (2) Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir." hükmünü amirdir.
Somut olayda, 25.06.2015 tarihli duruşmaya davalı vekili tarafından mazeret bildirilmiş, mahkemece davalı vekilinin mazereti kabul edilmiştir. Aynı celsede tahkikatın bittiği bildirilmiş ve davacı vekilinden sözlü yargılama için duruşma günü talep edilip edilmediği sorulmuş, hazır olan davacı vekilinin süre talebinin olmadığını belirtmesi üzerine, sözlü yargılamaya geçilmiş ve dava sonuçlandırılmıştır.
Mahkemece, 186/1. maddesi uyarınca sözlü yargılama için gün tayin edilmemiştir. Tahkikat aşaması sona erdiğine göre tarafların 6100 sayılı HMK"nın 186. maddesi uyarınca sözlü yargılama duruşmasına davet edilmesi zorunludur. 6100 sayılı HMK"nın 186/1. maddesine göre; mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. Bu yasal zorunluluğun gereği yapılıp mazereti kabul edilen davalının sözlü yargılama duruşmasına katılması imkânı sağlanmadan davanın esası hakkında hüküm kurulması Anayasa"nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkına aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma nedenine göre, sair hususların bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın 6100 sayılı ...ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle sair hususların incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/11/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.