8. Hukuk Dairesi 2012/6987 E. , 2012/6803 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve Anıtlı Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Anamur Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 16.11.2011 gün ve 200/778 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili dava dilekçesinde; mevkii ve sınırları belirtilen tahminen 15 dönüm miktarındaki taşınmazın vekil edeni tarafından yaklaşık 40 yıl önce emek ve masraf sarf edilerek tarım arazisi haline getirildiğini ve 40 yıldır nizasız, fasılasız malımdır diyerek kullanıla geldiğini açıklayarak taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğundan tespit harici bırakıldığını, taşınmazın özel mülkiyete konu olabilecek yapıda olmadığını, imar – ihya yoluyla ziraata elverişli hale getirilmediğini açıklayarak davanın reddine ve taşınmazın TMK. nun 713/6. maddesi gereğince Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı köy tüzel kişiliği, davaya cevap vermediği gibi yargılama oturumlarına da katılmamıştır.
Mahkemece, davacı yararına imar ve ihya ile kazanmayı sağlayan zilyetlik koşullarının oluştuğu benimsenerek davanın kısmen kabulü ile Mersin İli, Anamur İlçesi, Anıtlı Köyü, Köşkbükü mevkiinde bulunan bilirkişilerin 09.08.2010 tarihli raporu ve krokide A harfiyle belirtilen 4021,76 m2"lik kısmının tarla vasfıyla Ali kızı 1939 doğumlu ... adına tapuya kayıt ve tesciline, davacının bilirkişilerin 09.08.2010 tarihli raporunda B, C ve D harfleriyle gösterilen kısımlara ilişkin talebin reddine, belirtilen yerlerin tapuya tespit gibi tesciline, davacı tarafça bilirkişilerin 09.08.2010 tarihli raporunda E harfiyle gösterilen kısmına ilişkin talepten feragat edildiğinden söz konusu yere ilişkin davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi üzerine, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, imar – ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal nedenlerine dayalı olarak TMK. nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan tapuya tescil davasıdır. Uyuşmazlık konusu taşınmaz Anıtlı Köyünde 1972 yılında 766 sayılı Tapulama Kanununa göre yapılan kadastro çalışmaları sonucunda taşlık vasfıyla tespit harici bırakılmış ve kadastro tespit işlemi 10.02.1973 tarihinde kesinleşmiştir. Bilirkişi kurulu raporu ile Müze Müdürlüğünün 14.11.2011 tarihli yazısına göre, bilirkişilerce düzenlenen rapor ve krokide taşınmazın E harfiyle gösterilen kısmı Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünün 24.06.2008 – 3592 sayılı kararıyla 1. derece arkeolojik sit alanı içinde bulunmaktadır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporuna ve Müze Müdürlüğü yazısına göre, taşınmazın bilirkişi rapor ve krokisinde E harfiyle gösterilen 2290,65 m2"lik kısmı 1. derecede arkeolojik sit alanı içerisinde bulunduğundan TMK. nun 715, 999 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/c maddesi gereğince Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan özel mülkiyete konu olmayacak yerlerden olduğu ve TMK. nun 999. maddesi gereğince tescili mümkün olmayan yerlerdendir. Hazine vekili, taşınmazın Hazine adına özel mülkiyet niteliğiyle tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir. Taşınmazın tescile ve özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olması sebebiyle mahkemece bu kısım hakkındaki davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalı Hazine vekilinin taşınmazın krokide E harfiyle gösterilen kısmına yönelen temyiz itirazlarının reddi ile bu kısım hakkındaki hüküm fıkrasının ONANMASINA,
Davalı Hazine vekilinin bilirkişilerce düzenlenen krokide taşınmazın A harfiyle gösterilen kısmına yönelik temyiz itirazlarına gelince; mahkemece davacı yararına imar – ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik koşullarının davacı yararına oluştuğu benimsenerek taşınmazın krokide A harfiyle gösterilen kısmının davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme elverişli bulunmamaktadır. Mahkemece, imar – ihya koşulları usulüne uygun olarak araştırılmadığı gibi komşu parsellere ait kadastro tutanakları ve varsa bu parsellere ilişkin dava dosyaları ile kadastro çalışmaları sırasında komşu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları, ilgili mercilerden celp edilerek mahalline uygulanmadan hava fotoğraflarıyla yakın plan ve panoramik resimlerden faydalanılmadan eksik inceleme sonucunda hüküm kurulmuştur. Ayrıca, keşif sırasında üç yerel bilirkişinin birlikte dinlenilmesi de usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Dava konusu taşınmaz kadastro çalışmaları sırasında Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşlık niteliğiyle tapulama harici bırakılmıştır. Taşınmazın belirlenen bu niteliğine göre, orman sayılmayan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerin emek ve para harcanarak kültür arazisi haline getirilmesi ve aynı Kanunun 14. maddesinde yazılı koşulların gerçekleşmesi halinde imar – ihya yoluyla kazanılması mümkündür. İhya yoluyla bir taşınmazın kazanılması için ihya koşullarının yanında ihya olgusunun tamamlandığı tarihten itibaren TMK. nun 713 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesindeki koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekir.
Bu bakımdan öncelikle dava tarihi olan 17.04.2009 tarihinden geriye doğru en az 20 – 30 yıl öncesine ait (1979-1989 yılları arası) iki ayrı zamanda çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığından yöntemine uygun bir biçimde getirtilerek dosya arasına konulması, yeniden yapılacak keşifte daha önce götürülmeyen uzman bilirkişi jeodezi ve fotoğrametri mühendisi aracılığıyla uygulanması, hava fotoğraflarının çekildiği tarihlere göre dava konusu taşınmaz ve çevresinin kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı, imar ve ihyasının tamamlanıp tamamlanmadığı, imar ve ihya edilmişse hangi tarihte tamamlandığı veya hava fotoğraflarının çekildiği tarihlere göre ne durumda bulunduğu konularının açıklığa kavuşturulması, hava fotoğraflarının stereoskopik aletle üç boyutlu olarak incelemeye tabi tutulması, taşınmazın gerçek niteliğinin saptanması, açıklanan konularda uzman bilirkişiden gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, dava konusu yerin hava fotoğrafları üzerinde işaretlenmesi gerekmektedir.
Keşif sırasında üç yerel bilirkişinin birlikte dinlenilmesi de usul ve kanuna aykırıdır. Tanıklar hakkındaki hükümler aynı zamanda yerel bilirkişiler hakkında da uygulanır. Bu nedenle HMK. nun 261 (HUMK. m.265) maddesi gereğince, yerel bilirkişi ve tanıkların tanıklar gibi yerel bilirkişilerinde ayrı ayrı huzura alınıp dinlenmeleri gerekmektedir. HUMK.nun 258 ve 259 (HMK.m. 243, 244, 259, 290/2) maddeleri gereğince, yerel bilirkişi ve tanıkların davetiyeyle keşif yerine çağırılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıkların keşif yerinde dinlenmeleri, beyanlar arasında çelişki bulunduğu taktirde HUMK.nun 265 (HMK. m. 261) uyarınca aykırılığın giderilmesi, davacının taşınmazın imar ve ihyasına hangi tarihte başladığı, imar ve ihyayı ne şekilde sürdürdüğü ve hangi tarihte tamamladığı hususlarının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, imar ihyanın tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıllık kazanma süresinin dolup dolmadığının hesaplanması gerekir. Bundan ayrı, uyuşmazlık konusu taşınmaza komşu aynı köy 519, 224, 479 ve 662 parsel sayılı taşınmazlara ait kadastro tutanakları ile varsa bu parsellere ilişkin dava dosyalarının ilgili mahkemelerden, kadastro çalışmaları sırasında uygulanan tapu kayıtları ve vergi kayıtlarının bulundukları Tapu Sicil Müdürlüğü ile Özel İdare Müdürlüklerinden celp edilerek, teknik bilirkişi, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla mahalline uygulanması, kayıtların taşınmaz yönünü ne olarak okuduğu üzerinde durulması ve teknik bilirkişiye krokisi üzerinde işaretlettirilmesinin sağlanması, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.
HMK. nun 290/2. maddesi gereğince, taşınmaz ve çevresini gösterir yakın plan ve panoramik resimlerin birlikte keşfe götürülecek bilirkişi fotoğrafçı aracılığıyla çektirilerek, keşfi yapan hakim tarafından onaylandıktan sonra dosya arasına eklenmesi gerekmektedir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün taşınmazın bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen kısmına ilişkin hüküm fıkrasının 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 2588 sayılı Kanunla eklenen 492 sayılı harçlar Kanununun 13/j maddesi uyarınca Hazineden harç alınmasına mahal olmadığına 06.07.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.