Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/5336
Karar No: 2017/16125
Karar Tarihi: 20.11.2017

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/5336 Esas 2017/16125 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2016/5336 E.  ,  2017/16125 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı,muris ..."un sağlığında düzenlenen ve ... .Noterliği"ne 06.07.2004 tarihli düzenleme şeklinde tevdi edilen 05.07.2004 tarihli el yazılı vasiyetnamesi ile; Türkiye"de bulunan hisseli veya müstakil gayrımenkullerinin tamamını ve bankalardaki paralarını, vd. sahibi olduğu şeyleri davalılara bıraktığını,vasiyetnamenin ... . Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 15.04.2015 tarih 2014/617 E. 2015/290 K. sayılı dosyasında açılıp okunduğunu,murisin mirasçı bırakmadan vefat etmesi nedeniyle tek mirasçısının Hazine olduğunu, 05.07.2004 tarihli el yazısı ile yazıldığı belirtilen vasiyetnamenin murisin eli ürünü olup olmadığının açıklığa kavuşturulmadığını,yine vasiyetname için asabiye uzmanı olan doktordan sağlık raporu alınmış ise de,Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü"nün 08.05.1996 tarihli yazısında belirtilen unsurların bu raporda bulunmadığını; yine, murisin vasiyetnameyi yaptığı sırada 83 yaşında olduğunu ve temyiz kudretine sahip olup olmadığının tespit edilemediğini ileri sürerek; söz konusu murise ait olduğu belirtilen 05.07.2004 tarihli el yazılı vasiyetnamenin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ..., murisin bir kısım menkulleri yönünden kendilerini musaleh tayin ettiğini, vasiyetnamenin de şekil şartlarına ve TMK"nun 538 maddesine uygun tanzim edildiğini savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ..., murisin kendilerini musaleh olarak atadığını, davada yetkili mahkemenin malların bulunduğu yer ... Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu,söz konusu vasiyetnamenin usulüne uygun düzenlendiğini,kaldı ki murisin kendileri yönünden vasiyete konu ettiği gayrımenkulü sağ iken kendisine sattığını; böylece, kendisinin vasiyetname dışında kaldığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
    Davalı ... ve ..., murisin kendilerini musaleh olarak tayin ettiğini, vasiyetnamenin de TMK"nun 538 maddesine uygun olduğunu savunarak; davanın reddini istemişlerdir.
    Mahkemece; 4721 sayılı TMK"nun 502. maddesinde, vasiyetname yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip olmak ve 15 yaşını doldurmuş olmanın gerekli olduğunun açıkça belirtildiği, HMK"nun 533 ve 537 maddelerinde açıklandığı üzere vasiyetnamenin düzenlenmesine ve saklanmasına ilişkin yasa hükümleri göz önüne alındığında, alınacak raporların sıhhati bakımından davacının dayandığı yönetmeliklere atıf yapılmadığı, öte yandan dosyada mevcut ... Odasının //2015 tarih, 239118 sayılı yasasına göre davacının rapor ibraz eden hekimin oda kaydının bulunduğu ve 20 yıldır serbest muayenehanesinin bulunduğunun anlaşıldığı,ilgili sağlık raporunun yetkili uzman tarafından tanzim edildiği saptandığından şekil eksikliğinin söz konusu olmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava; şekil eksikliği ve ehliyetsizliğe dayalı vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir.
    1-Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme ve değerlendirme ve ayırtedebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim, Medeni Kanununn "fiil ehliyetine sahip olan kimse kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir" biçimindeki 9.madde hükmüyle hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlanmış; 10.maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek "ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır" hükmünü getirmiştir. "Ayırtım gücü eylem ve işlev ehliyeti olarak da tarif edilerek, 13.maddesinde "yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir" denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca; ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir.
    Hemen belirtmek gerekir ki, Medeni Kanunun 15.maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmama nedeniyle kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere yapacağı işlemlere sonuç bağlanamaz.
    Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında, olaya yaklaşıldığında bir kimsenin ehliyetinin tespitinin şahıs ve mamelek hukuku bakımdan doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar. Bu durumda tarafların gösterecekleri tüm delillerin toplanılması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, tıbbi belge, film grafilerinin eksiksiz getirilmesi zorunludur.
    Bunun yanında, her ne kadar, ...nun 282.maddesinde belirtildiği gibi bilirkişilerin "rey ve mütalaası" hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, akıl zayıflığı gibi psikolojik nedenlerin belirlenmesi çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
    Hele ayırt etme gücünün nisbi bir kavram olması, kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan özellikle Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen Medeni Kanununun 409/2 maddesi akıl hastalığı ve akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
    Vasiyetname yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip olmak gerekir.Ehliyetsiz kişilerin yaptığı vasiyetnameler kendiliğinden batıl olmaz.
    Somut olaya bakıldığında ise;muris vasiyeti düzenlediği tarih itibariyle 83 yaşında olup,davacı tarafça murisin söz konusu el yazılı vasiyetnameyi yaptığı tarihte akli melekelerinin ve temyiz kudretinin yerinde olup olmadığının tespitinin gerektiği belirtilmekle, vasiyetname tarihinde murisin tasarruf ehliyetinin bulunup bulunmadığı konusunda tüm delillerin toplanarak, ehliyetsiz olduğu iddia edilen murise ait doktor raporları, tıbbi belge,film grafilerinin de getirtilmesi suretiyle Adli Tıp Kurumundan rapor alınıp, davacı tarafın fiil ehliyetine ilişkin iddiaları değerlendirilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken,bu araştırmalar yapılmadan ve ilgili rapor alınmadan hüküm tesisi yoluna gidilmesi doğru görülmemiştir.
    2-Bundan ayrı olarak,davacı taraf fiil ehliyeti dışında söz konusu el yazılı vasiyetnamenin murisin eli ürünü olup olmadığının da tespiti gerektiğini belirtmek suretiyle,bu hususu da iptal sebebi olarak ileri sürmüştür.
    TMK"nun 538.maddesinde; ""El yazılı vasiyetnamenin yapıldığı yıl, ay ve gün gösterilerek başından sonuna kadar mirasbırakanın el yazısıyla yazılmış ve imzalanmış olması zorunludur.""düzenlemesi yer almaktadır.
    TMK.nun 538."nun maddesindeki öngörülen ilkeler geçerlilik şartıdır. Bunlardan birinin eksikliği vasiyetnameyi geçersiz kılar.
    Bir belgedeki imza ve yazının, atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik araç gereç yardımıyla binoküler mikroskopla büyütülerek kıyaslama, ultraviyole lambası ve ınfraded ışınları altında tahrifat, belgelerin arka yüzündeki yatık ışık verilerek fülaj izi görüntüsü, alttan aydınlatmalı lambalarla imza kopyacılığı, grafolojik, grafometrik esaslar içerisinde milimetrik mukayeseli ölçümler ve belgelerin niteliğine göre gerekli değişiklik fenni metotlarla yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay"ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması; gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarını fotoğraf yada diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır.(HGK 06.06.2001 tarih ve 2001/-466 E.; 2001/483 K)
    Somut olayda ise;davacı söz konusu 05.07.2004 tarihli el yazılı vasiyetnamenin muris eli ürünü olup olmadığının tespiti gerektiğini belirtmiş olmakla,bu hususun mahkemece, murise ait imza ve yazı örneklerinin ilgili kurumlardan temin edilmesi suretiyle yukarıda ifade edilen şekilde araştırılması sonucunda hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken,eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
    Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve açıklamalar dikkate alınmak suretiyle, öncelikle murisin davaya konu edilen 05.07.2004 tarihli el yazılı vasiyetnameyi düzenlediği tarih itibariyle fiil ehliyeti bulunup bulunmadığının yöntemince araştırılması, bu iptal sebebi aşılır ise ikinci iptal sebebi olarak incelenmesi gereken 05.07.2004 tarihli el yazılı vasiyetnamenin murisin eli ürünü olup olmadığının tespiti sonucunda hüküm tesisi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi