10. Hukuk Dairesi 2016/5196 E. , 2016/8946 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet süresinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, mahkemece verilen bu karar, Dairemizin 06.04.2015 tarih ve 2015/1586-2015/511 sayılı ilamı ile onanmak suretiyle kesinleşmiştir. Mahkemece 06.01.2016 tarihli ek kararı ile hükmün tavzihine karar verilmiştir
Ek kararla verilen tavzihe ilişkin hükmün, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı 06.09.1999 tarihinde davalılardan Av. ..." nin yanında işe başladığını, işe başladıktan iki yıl sonra büro gider ortağı olan davalıların sigorta primleri ile alacaklarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları yönünde protokol imzaladıklarını, 06.09.1999-16.08.2010 tarihleri arası davalılardan ..." nin yanında, 06.09.1999 tarihinden 01.01.2003 tarihleri arasında Av. ... ile ..."ın yanında çalıştığını, 20.12.2001 ile 01.01.2007 tarihleri arası ... ile ..."ın yanında çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece 22.10.2014 tarihli kararı ile davacının davalı ... yönünden davanın kısmen kabulüne; davacının davalıya ait iş yerinde 20/12/2001 - 01/01/2003 tarihleri arasında davalı kuruma bildirilmeyen hizmetinin olduğunun tespitine, davalı ... yönünden davanın kısmen kabulü ile; davacının davalıya ait iş yerinde ( ofiste ), 20/12/2001 - 16/08/2010 tarihleri arasında davalı kuruma bildirilmeyen hizmetinin olduğunun tespitine, davalı ... yönünden davanın kısmen kabulü ile; 05/03/2002 - 01/01/2007 tarihleri arasında davalı kuruma bildirilmeyen hizmetinin olduğunun tespitine ve fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İş bu karar, Dairemizin 06.04.2015 tarih ve 2015 /1586 -2015 / 511 sayılı ilamı ile onanmak suretiyle kesinleşmiştir.
Mahkemece, davalılardan ... tavzih dilekçesi vermesi üzerine; dosya kapsamı ve hükme esas alınan bilirkişi raporu dikkate alındığında hükmün infaz edilebilecek nitelikte açık olmadığı gerekçesiyle hükmün tavzihine karar verildiği görülmüştür.
Mahkemece söz konusu tavzih hükmünde;
"1-Davalı ... yönünden davanın kısmen kabulüne,
Davacının davalı ..." a ait işyerinde 20.12.2001-01.01.2003 tarihleri arasında davalı kuruma bildirilmeyen 6 günlük hizmeti olduğunun tespitine,
Aynı dönem için davalı ... yönünden davanın kısmen kabulü ile davacının davalıya ait işyerinde 20.12.2001-01.01.2003 tarihler arasında davalı kuruma bildirilmeyen 6 günlük hizmetinin olduğunun tespitine,
2-Davalı ... yönünden davanın kısmen kabulü ile, davacının davalıya ait işyerinde 20.12.2001-16.08.2010 tarihleri arasında davalı kuruma bildirilmeyen hizmetinin olduğunun tespiti ile 01.01.2007- 16.08.2010 tarihleri arasında davacının davalı kuruma bildirilmeyen 525 gün hizmetinin olduğunun tespitine.
3-Davalı ... yönünden davanın kısmen kabulü ile, 05.03.2002- 01.01.2007 tarihleri arasında davacının davalı kuruma bildirilmeyen 645 gün hizmetinin olduğunun tespitine,
Aynı dönem için davalı ... yönünden davanın kısmen kabulü ile, davacının davalıya ait işyerinde 05.03.2002-01.01.2007 tarihleri arasında davacının davalı kuruma bildirilmeyen 645 gün hizmetinin olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddi " şeklinde hüküm tesis edildiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK"nın 297 ve 298.maddelerine göre yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Hükmün tavzihi HMK 305. (HUMK.nun 455.) maddesinde düzenlenmiş olup, tavzih yoluyla bir hükmün anlaşılamayacak biçimde bulunması veya açıklıkla
anlaşılamaz ve çelişik fıkralar taşıması durumunda, hükümdeki gerçek anlamı meydana çıkarmak amacıyla başvurulan yasal bir yoldur. Hükmün tavzihi yoluyla, hükümle tanınmış haklar sınırlandırılamayacağı gibi genişletilmesi ve değiştirilmesi de olanaksızdır.
Hakim hükmü vermekle o davadan elini çekmiş olur ve yargılamanın iadesine karar verilmedikçe veya hüküm temyiz edilip bozulmadıkça verilen hükmü hiçbir biçimde değiştiremez. Tavzih gerekçesiyle verilen hüküm fıkrasında değişiklik yapamaz ve daha önce verilen kararın dışına çıkılacak biçimde, taraflardan birinin sorumluluğunu azaltamaz veya artıramaz.
Mahkemece, davacının davalılar yanındaki hizmet süresi tavzih kararı ile açıklığa kavuşturulmak istenilmişse de; davalılar hakkında birlikte hüküm kurulup, davalı ... yönünden infazda tereddüd oluşacak şekilde diğer davalıların yanındaki çalışmalardan da bu davalının birlikte sorumlu olabileceği şekilde hüküm tesis edildiği görülmüştür.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı ... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ..."ye iadesine, 31.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.