Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/4468
Karar No: 2014/3215

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2013/4468 Esas 2014/3215 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2013/4468 E.  ,  2014/3215 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı ... Yönetimi vekili 14.12.2004 tarihli dilekçesiyle, ... Köyü ... parsel sayılı taşınmazın yörede yapılıp kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığını, davalı adına olan tapu kaydının iptali ve orman niteliğiyle Hazine adına tescilini istemiştir.
    Mahkemece, dava konusu taşınmazın Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılan yerde kaldığından davacı ... Yönetiminin aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin verilen karar, davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 18.07.2008 gün ve 2008/5117-10806 sayılı kararı ile bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “... Taşınmazın aynına ilişkin davalarda davalı sıfatının taşınmazın tapudaki pay sahibi olan tüm malik ya da maliklerine ait olduğu, davanın ... Köyü ... sayılı parselin çap krokisi içinde kalan taşınmaz için açıldığı, çap krokisi içinde bir bölümün imar yolu olarak bırakıldığı bu nedenle imar uygulamasını yapan Belediyenin davalı sıfatının bulunduğu, parselasyon ile 1946 sayılı parselin tapudaki sayfasının kapatıldığı, ifrazen ... ada ... ve ... ada ... sayılı parsellerin oluştuğu, bu parsellerde davalıların payları bulunmakla birlikte, davalılar dışında da bir kısım paydaş yada paydaşlarının bulunduğu, bu paydaşlarında davalı sıfatı olduğu, yokluklarında yargılama yapıp hüküm kurulamayacağı, bu nedenle imar uygulaması ve parselasyonu yapan Belediye Başkanlığı ile ... ada ... ve ... ada ... sayılı parsellerin davalılar dışındaki diğer paydaşları aleyhine dava açması için olanak verilmesi ve dava açması halinde davaların birleştirilerek aleyhine dava açılanların savunma ve delillerinin sorularak yargılamaya devam edilmesi...” gereğine değinilmiştir.
    Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, dava konusu taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 2. madde ve 2/B madde uygulamaları ile orman sınırı dışına çıkartılan yerlerden olduğundan aktif husumet yokluğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazın daha sonra arazi kadastrosu yoluyla oluşturulan tapu kaydının iptal ve orman niteliğiyle tesciline ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1976 yılında ilk tahdidin aplikasyonu ve Muratpaşa Vakfının tapulu taşınmazları yönünden Vakıflar Genel Müdürlüğünün itirazı üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanın hâkem sıfatıyla verdiği karar ile tahdidi iptal edilen yerler hakkında yapılan ormanların kadastrosu çalışmaları 15.09.1976 tarihinde, bu işlemlere karşı yapılan itirazları inceleyen 7 numaralı Orman Kadastro Komisyonu işlemleri de 09.12.1976 tarihinde ilân edilmiştir. Daha sonra 1988 yılında 36 numaralı Orman Kadastro Komisyonunca aplikasyon ve sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ile 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması yapılmış ve 15.06.1989 tarihinde ilân edilmiştir.
    Dava konusu ... Köyü ... sayılı parsel 1988 yılında yapılan genel arazi kadastrosunda, 343 m2 kargir ev ve bahçesi olarak kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle öncesinde dava dışı ... ... ve ... sayılı parsellerin bir bütün olduğundan söz edilerek ½"şer pay ile ... ve ... adlarına tesbit edilmiş, Vakıflar Yönetiminin tapuya dayalı olarak açtığı davasının feragat nedeniyle reddine ilişkin Kadastro Mahkemesinin 20.01.1992 gün ve 1991/1492-897 sayılı kararının kesinleşmesi sonucu tesbit gibi ... ve ... adına tescil edilmiştir. Daha sonra 2981 sayılı Kanun hükümlerine göre 119 m² bölümü Düzenleme Ortaklık Payı olarak belirlenip, 224 m² bölümü ilkin ... ada ... ve ... ada ... sayılı parsellere ifraz edilmiş ve 18.09.2002 tarihinde yeniden yapılan parselasyonda da bir bölümü imar yolu olarak belirlenmiş, bir bölümü ise ... ada ... ve ... ada ... sayılı parsellere ifraz edilmiş, ... ada ... sayılı 2968 m² yüzölçümündeki parselin 7544/296800"er payı, 6069 m² yüzölçümündeki ... ada ... sayılı parselin ise 37/6069 ar payı ... ve ... adına tescil edilmiştir.
    İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada çekişmeli taşınmazın 1942 yılında yapılan orman tahdidi dışında kalan yerlerden olduğu, bu yapılan tahdide ilişkin olarak Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yapılan itiraz sonucu ... Vakfına ait tapunun kapsadığı alan ile ilgili olarak Yargıtay 2. Hukuk Dairesince hâkem sıfatı ile verilen karar ile orman tahdidinin iptal edildiği, Vakıf tapusu kapsamı dışında kalan yerler yönünden ise tahdidin kesinleştiği, 1976 yılında orman tahdidinin tamamen iptal edildiği kabul edilerek yeniden yapılan tahdid işlemine değer verilemeyeceği, aplikasyon ile orman sınırlarının değiştirilemeyeceği, 6831 sayılı Kanunun 7. maddesi uyarınca orman kadastro komisyonlarınca yapılacağından 1990 yılında yapılan mutabakat zaptı ile orman sınırlarının değiştirilemeyeceği, bu şekilde yapılan işlemlere değer verilemeyeceğinden dava konusu taşınmazın 1942 yılı orman tahdidinde orman sınırları dışında bırakılması ve davacı yönetimin de kesinleşmiş tahdide dayalı olarak dava açtığı anlaşılması nedeniyle taşınmazın orman tahdidi dışında kaldığı gerekçesiyle davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca orman sınırı dışında bırakıldığı gerekçesiyle aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi doğru değilse de, hükmün sonucu itibariyle doğru olduğu anlaşıldığından, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 18/03/2014 günü oy birliği ile karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi