20. Hukuk Dairesi 2014/1374 E. , 2014/3219 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... Kasabasında bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adlarına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece 25.06.2004 tarihli krokide (A) harfli 14094 m² ile işaretli taşınmaz hakkındaki davanın kabulüne ilişkin verilen karar, davalı Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 03.03.2010 gün ve 2009/19906 - 2623 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “...mahkemece, öncelikle yörede 1988 yılında yapılan orman kadastro çalışmasına ilişkin işe başlama, çalışma, askı ilan ve iş bitirme tutanakları ile çekişmeli taşınmazların bulunduğu yere ilişkin orman tahdit haritası ilgili yerlerden getirtilmeli, daha sonra yeniden yapılacak keşifte 6831 sayılı Orman Kanununa göre Orman Kadastrosu ve aynı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesi ve Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6 - 7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen steoroskopik çift hava fotoğraflarının steoroskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmeli, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, böylesine yapılacak inceleme sonucunda taşınmaz orman kadastro sınırları dışında kalsa bile dava, genel arazi kadastrosunda çalılık niteliğiyle tescil harici bırakılan tapusuz taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla tesciline ilişkin olduğundan, memleket haritasında da çalılık işaretli yerlerden olduğunun saptanması halinde, doğal eğiminin yüksek olması nedeniyle 6831 sayılı Kanunun 1/J maddesi kapsamı dışında kaldığı ve bu nedenle orman kadastrosunun kesinleştiği tarihe kadar orman sayılacağı, Yargıtay H.G.K.nun 24.10.2001 gün, 2001/8-464/751 sayılı kararı ile H.G.K.nun 12.05.2004 gün 2004/8-242-292 sayılı kararlarında açıklandığı üzere, orman sınırı dışında bırakılmasından dava tarihine kadar yirmi yıllık zilyetlikle kazanma süresinin geçmesinin zorunlu olduğu, somut olayda bu sürenin de dolmadığı gözönünde bulundurulmalı...” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, yüksek eğimli makilik alan olması nedeniyle orman tahdidinin kesinleştiği güne kadar orman sayılacağı ve bu tarihten dava tarihine kadar zilyetlik süresinin dolmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 24.11.1988 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1958 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir. Taşınmaz bu çalışmada taşlık, çalılık olarak tapulama harici bırakılmıştır
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastrosu, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın evveliyatının orman sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve orman kadastrosu ile orman sınırı dışına çıkarıldığı tarihe kadar olan zilyetliğe değer verilemeyeceği, dava konusu taşınmazın orman sınırı dışında bırakıldığı, orman kadastrosunun kesinleştiği 24.05.1989 tarihinden davanın açıldığı 14.03.2002 tarihine kadar davacı gerçek kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği süresinin dolmadığı belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 18/03/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.