3. Hukuk Dairesi 2016/9668 E. , 2017/16216 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki maddi-manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 21.11.2017 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davalı vekili vekili Av.... geldi. Karşı taraf davacılar vekili Av....geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, davacı ... ve ..."ın babaları, davacı ..."ın eşi, davacılar ... ile ..."ın ortak çocukları, diğer davacıların kardeşleri ..."ın 02/09/2014 tarihinde, davalı şirkete ait elektrik nakil hattında, davalı şirketin elemanlarına, ilgililerin istemi üzerine elektrik akımının tamiri için yardımcı olurken elektrik akımına kapılarak yaşamını yitirdiğini, olayın davalı şirketin gerekli özen ve ihtimamı göstermemesinden kaynaklandığını, davacıların dava konusu olay nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradıklarını ileri sürerek davacı eş için 100.000TL destekten yoksun kalma tazminatı, 50.000TL manevi tazminat, çocuklar için ayrı ayrı 25.000"er TL destekten yoksun kalma tazminatı ve 40.000"er TL manevi tazminat, anne ve baba için ayrı ayrı 20.000"er TL maddi, 25.000"er TL manevi tazminat ve davacı üç kardeş için ayrı ayrı 10.000"er TL manevi tazminat ve 5.000 TL cenaze ve defin giderinin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı, şirketin olayla ilgisi olmadığı gibi kusurunun da bulunmadığını, davalı şirketin alt işvereni şirketlerin sorumluluğunun bulunduğunu, camper bağlantısı yapmak üzere bölgeye giden ekip elemanlarının bağlantının yapılacağı yeri maktüle sorduklarını, sadece yolu tarif etmesini istemelerine rağmen maktülün onlarla birlikte bağlantının yapıldığı bölgeye geldiğini, bu seferde ekip elemanlarını dinlemeyerek ekip elemanlarından sonra elektrik direğine çıktığını savunarak davanınreddini dilemiştir.
Mahkemece, bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 18/06/2015 tarihli rapora göre müteveffanın %60 oranında, davalı şirketin ise %40 oranında kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Anayasanın 141"nci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297"nci maddesinde de hüküm altına alınmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297"nci maddesinde hükmün ihtiva etmesi gereken hususlar ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince, yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur.
Bir mahkeme kararının gerekçesi, davaya konu maddi olguların mahkemece ne şekilde nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar, kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki bağlantıyı gösterir. Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız bulunduklarını anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntıları ile ortaya koyan, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek bir açıklık taşıyan gerekçe bölümünün bulunması zorunludur.
Taraflara hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur.
HMK."nun 388 maddesinde belirtilen hükmün açık ve net olması gerekliliğinin yanı sıra gerekçe de anlaşılabilir, yeterli ve denetlenebilir olmalıdır. Gerekçe ile hüküm arasında sonuca etkili uygunsuzluklar bulunmamalıdır.10.04.1992 gün 1991/7 Esas 1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunması hali bozma nedeni oluşturmaktadır.
Somut olayda mahkeme gerekçesinde 13/01/2016 tarihli bilirkişi raporuna göre kusur indirimide yapıldıktan sonra murisin eşi ... için ödenmesi gereken tazminat miktarı 7052,58 TL, çocuklar ... ve ... için ayrı ayrı 25.000 TL, anne ve baba ... ve ... için ayrı ayrı 20.000 TL olduğunu, ödemesi gereken cenaze ve defin giderinin ise 532 TL olduğu, bilirkişi raporu doğrultusunda maddi tazminat ve cenaze ve defin giderler taleplerinin kısmen kabulüne karar verildiği belirtilmiş, hükümde ise davacı eş ... için 70.052,78TL, oğlu... için 8.931,30TL, oğlu ... için 15.534,12TL, anne ... için 4.885,22TL ve baba ... için 7.594,74TL olmak üzere toplam 101.998,15TL maddi tazminatın ve 532,00TL cenaze defin giderinin 02/09/2014 tarihinden itibaren yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratıldığı gibi hükmedilen tazminat toplamları da 106.988,16 TL olduğu halde toplam 101.998,15 TL olarak belirtilmiştir.
O halde, mahkemece; gerekçe ile hükmün birbirine uyumlu olduğu, yeterli, açık, denetlenebilir bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
2-) Bozma nedenine göre; taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün taraflar yararına HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenlerle tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 1.480 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin yek diğerinden alınıp yek diğerine verilmesine, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.